Avusturya’nın başkenti Viyana’da 24 Haziran Çarşamba günü, Türkiyeli bazı devrimci-demokratik kurumlardan oluşan “Avrupa Kadın Dayanışması” tarafından, kadınlara yönelik şiddeti protesto eden bir eylem gerçekleştirildi. Evrensel’de yer alan habere göre, kendilerini “ülkücü”, “bozkurtçu”, “Erdoğancı” olarak nitelendiren bir faşist güruh tarafından bu eyleme yönelik saldırı düzenlendi. Saldırı üzerine, kadınlar “işgal binası” olarak bilinen Ernst Kirchweger Haus (EKH) adlı binaya sığındılar. Saldırganlar da olay yerinden ayrılmayarak binanın önünde beklediler.
Yaşanan saldırıyı protesto etmek amacıyla, ertesi gün EKH binasının da bulunduğu, Favoriten denen bölgede ortak bir anti-faşist gösteri gerçekleştirildi. Türk ordusunun Rojava ve Güney Kürdistan’a yönelik saldırılarının da protesto edildiği bu ikinci eyleme yönelik de zaman zaman provokasyon ve saldırı girişimleri oldu. Buna rağmen kadınlar basın açıklamasını gerçekleştirdiler ve ardından DİDF ve ATİGF gibi Türkiyeli grupların derneklerinin de bulunduğu EKH binasına geri döndüler.
İlerleyen saatlerde sosyal medyada yapılan çağrılar üzerine, yaklaşık bin kişilik faşist bir grup EKH binası önünde toplandı. Bozkurt işretleri eşliğinde tekbir getiren, “Recep Tayyip Erdoğan” diye slogan atan faşist güruh binaya girmeye çalışarak, içeridekileri ölümle ve binayı yakmakla tehdit etti. Olay mahallinde bulunan polis olan bitene adeta seyirci kalırken, DİDF binasının camları kırıldı. İçeride bulunanlar kendilerini pankart ve bayrak sopalarıyla savundular. Polisin gözü önünde cereyan eden olaylar gece yarılarına kadar devam etti.
İki gün art arda yaşanan bu saldırılar, 26 Haziran Cuma günü, anti-faşist güçler tarafından yapılan daha kitlesel bir eylemle protesto edildi.
Olay Avusturya basınında “Türk-Kürt” çatışması veya “Türkiye’den ithal edilen siyasi kimlik sorunları” gibi argümanlarla işlenerek, faşist saldırı görmezden gelindi. Burjuva partilerinden Yeşiller olayı “entegrasyon” sorunu olarak ele alırken, sosyal demokrat muhalefet partisi SPÖ ise hem hükümetin hem de Yeşiller’in tutumunu sert bir şekilde eleştirdi. SPÖ Milletvekili Nurten Yılmaz, saldırgan grubun arkasında siyasi bir ideolojinin ve organizasyonun olduğunu belirterek, hükümetin konuyu güvenlik sorunu olarak ele alması gerektiğini söyledi.
Saldırıya uğrayan anti-faşist güçler ve demokratik kitle örgütleri ise yaptıkları ortak açıklamada olayın, “ergen erkeklerden oluşan bir genç çetesi”yle sınırlı olmadığını, saldırının örgütlü ve siyasi güdümlü olduğunu ifade ettiler.
Favoriten denen bu bölgede daha önce benzer güruhlar tarafından 1 Mayıs yürüyüşüne yönelik de bir faşist saldırı girişimi olmuştu. Irkçı saldırı Londra’da da protesto edildi.
Toplumu dinci ve milliyetçi temelde bölme çabalarını gün geçtikçe arttıran Türkiye’deki dinci-faşist koalisyon, bunu kendi bekası için vazgeçilmez görüyor. Faşist iktidarın bu gerici çabaları Türkiye ile sınırlı değil. Yurtdışındaki işçi ve emekçileri zehirlemek için de kesintisiz bir çaba yürütülüyor. Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşanan saldırı da bu gerici çabaların zehirli meyvelerinden biridir.