ABD emperyalizmi, geçen hafta “Sezar yasası” adı altında Suriye’ye ekonomik ambargoyu ağırlaştıran vahşi bir uygulama başlattı. 9 yıldır devam eden yıkıcı savaşa rağmen hedefine ulaşamayan ABD ile suç ortakları, halkları aç bırakarak intikam alıyorlar. Ambargonun sıkılaştırılması Suriye ile müttefiklerini, diğer bir ifadeyle ABD-İsrail eksenine karşı duranları açmaza almayı hedeflese de bedeli yoksullar, emekçiler ödeyecek.
Halkları ambargoyla ölüme mahkum etmek ABD’nin insanlığa karşı işlediği suçlardan biri. Örneğin 1991’den 2003’te giriştiği işgal saldırısına kadar 12 yıl boyunca Irak’a uyguladığı ambargodan dolayı 500 bini aşkın çocuk hayatını kaybetmişti. Şimdi aynı şeyi Suriye’de uygulamak istiyor. Bu barbarlığa ses çıkarmayan devletler, güya Suriye’ye insani yardım ulaştırılması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BM-GK) tasarı sundu.
2014’te kabul edilen bir BM-GK kararına göre Suriye’ye iki kapıdan “insani yardım” iletiliyordu. 6 yıldan beri Öncüpınar karşısındaki Babüsselame ile Cilvegözü karşısındaki Babülhava'dan uluslararası “yardımlar” yapılıyordu. Her iki kapıdan da cihatçı katillere silah, mühimmat, gıda, yeni tetikçi transferi de yıllardan beri yapılıyor. Bu da büyük ölçüde AKP-MHP rejimi eliyle gerçekleştirildi.
Süresi dolan bu kararın yenilenmesi için Almanya ile Belçika GK’ya karar tasarısı sundular. Dün yapılan oylamada kararı Çin’le Rusya veto etti. Bütün basın tekelleri haberi “Suriye’ye insani yardım Rusya ve Çin’in vetosuna takıldı” türünden başlıklarla verdiler. Buna göre “Sezar yasası”na destek verenler, Suriye’ye insani yardım ulaştırılması için çaba harcıyor.
Oysa durum tam tersidir. Ortada yine kaba riyakarlığın iğrenç bir versiyonu var. Zira halen cihatçıların ihtiyaç duyduğu her şey bu kapılardan taşınıyor. Suriye’ye “insani yardım” götürülmesiyle ilgileniyoruz havası verenler, Suriye halklarını aç bırakacak “Sezar yasası”na alçaltıcı bir tutum alarak destek veriyorlar.
Emperyalist işgal ya da saldırıların tümü gerçekleri tersyüz eden iddialarla gerekçelendiriliyor. Ülkeleri yakıp-yıkıyorlar, toplu kıyımlar gerçekleştiriyorlar ama “demokrasi götürdük” diyorlar. Şimdi de Suriye halklarını aç bırakmak için ambargo uyguluyorlar. Bu yetmiyor, cihatçıları beslemek için gönderdikleri malzemenin “insani yardım” olduğunu yutturmaya çalışıyorlar. Belirtelim ki, pek çok veri “insani yardım” adı atlında gönderilen malzemeden sivillere çok az pay düştüğünü, büyük oranının ise cihatçı çetelerin ambarlarına taşındığını ortaya koyuyor.
ABD ile suç ortakları Çin’le Rusya’nın vetosundan rahatsız oldu. Bundan dolayı “insani yardıma veto” diye sunuyorlar. Bu veto, cihatçıların ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olmayacak elbette. BM-GK kararı güya buna meşruluk sağlayacaktı. Karar veto edilse de, Suriye’de savaşın bitmesini engelleme politikasını terk etmedikleri sürece, cihatçı tetikçilerini beslemeye devam edecekler.
Öte yandan, Rusya’nın konuyla ilgili GK’ya yeni bir karar sunacağı belirtildi. Rusya’nın yardımların tek kapıdan, Cilvegözü karşısındaki Babülhava'dan İdlib’e ulaştırılmasını önereceği bildirildi.