Kısa süre önce Alman devlet televizyonu ARD kanalına bir röportaj veren ölüm makinası NATO'nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “daha kötüye hazır olmalıyız” dedi.
“Ukrayna'daki durumun gelecekte daha kötü bir hal alacağından korkup korkmadığı” sorusuna, “Ukrayna'dan gelecek kötü haberlere hazır olmalıyız. Savaşlar aşamalı olarak gelişir. Ancak Ukrayna'yı hem iyi hem de kötü zamanlarda desteklemeliyiz. Ukrayna'yı ne kadar çok desteklersek savaşın o kadar hızlı sona ereceğini biliyoruz” yanıtını veren Stoltenberg, savaş ateşine benzin dökmeye devam edeceklerini de söylemiş oldu.
Yaygınlaştırdıkları savaşlarda ölüm kusan silahları için “mevcut mühimmat üretiminin yetersiz kaldığını” söyleyen Stoltenberg, “Ukrayna'nın kritik bir durumda olduğunu” itiraf etti. “Avrupa savunmasının karşılaştığı zor durumlardan” söz eden NATO şefi, “talep artışından dolayı mühimmat fiyatlarının yükselmesine izin verilmemesinin önemli olduğunu” söyledi.
Sağlık, eğitim, ev kiraları, temel gıda gibi yaşamsal maddelerin fiyatlarının yükselmesinden söz etmezken, ''Mühimmat fiyatlarının yükselmesini en yakıcı sorun” olarak gören bu vahşi militarist zihniyete göre “talep artışından dolayı mühimmat fiyatlarının yükselmesine izin verilmemesi” gerekiyor. Stoltenberg her şeyden önce fiyatların yükselmesinden endişeli. Çünkü onun esas derdi “daha çok silah daha çok mühimmat daha çok savaş daha çok yıkım ve ölüm döngüsünün” kırılmasına izin vermemektir.
Kapitalizmin barbarlık düzeni olduğunu biliyorduk. Bu defa sistemin en etkili ve yetkili sözcüsü de bunu teyit ediyor. Bu ise temsil ettiği sistemin insanlara, diğer canlılara ve doğaya yaşamı değil ölümü reva gördüğünü kabul etmek anlamına da geliyor.
Silahlanma harcamaları 2,5 trilyon dolara dayandı
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), askeri harcamaların 2022 yılında 2'240 milyar dolar gibi rekor bir seviyeye yükseldiğini hesapladı. Son yayınlanan SIPRI raporu, ABD’nin 877 milyar dolar harcamayla açık bir farkla militarizm ve savaşa en çok para harcayan ülke olduğunu ortaya koyuyor. Hem Ukrayna savaşında hem İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma destek konusunda ABD’nin savaş arabasına atlayan AB devletlerinin de silahlanma harcamalarını yüzde 13 oranında arttırarak 480 milyar dolara ulaştırdıkları görülüyor.
SIPRI Raporu 2022 yılına ait verileri açıklıyor. Yıkım ve ölüm araçlarına olan talebin artması, 2023 yılında militarizm ve savaş için yapılan harcamaların çok daha yüksek olacağına işaret ediyor.
***
Batılı emperyalist güçlerin savaş makinası NATO'nun kışkırtmasıyla başlayan Ukrayna savaşı ile siyonistlerin Filistin’de devam eden soykırım saldırısının maliyetleri de katlanarak artıyor. Savaş durumundaki Rusya ve Ukrayna savaş harcamalarını sürekli arttırıyor. Açıklanan bütçe harcamalarına göre Ukrayna 2024 yılında vergi gelirlerinin tamamını, Rusya ise üçte birini savaş harcamalarına ayıracaklar. Bu ise toplamda en az 150 milyar Euro'ya tekabül ediyor.
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, İsrail Maliye Bakanlığı'nın tahminlerine dayandırdığı bir raporunda, Filistin’deki soykırım savaşının İsrail'e günde en az 269 milyon dolara mal olduğunu ve ülke ekonomisine önceki çatışmalardan daha fazla zarar vermesinin beklendiğini açıkladı. (Joe Biden yönetimi, soykırımın finansmanı için İsrail’e 14.3 milyar dolar vermişti)
Moody's'in, Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün (INSS) verilerine dayandırdığı açıklamasında ise savaşın genel maliyetinin 200 milyar şekele (53,5 milyar dolar) ulaşabileceği belirtiliyor. İsrail'in GSYİH'nin neredeyse yüzde 10'una tekabül eden askeri harcamaların siyonist rejimin ekonomik geleceğini tehdit ettiği söyleniyor.
***
Rusya ve Ukrayna'nın yayınladıkları 2024 bütçelerinde askeri harcamaların ağırlığının arttığı görülüyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski tarafından imzalanan belge, Ukrayna'nın toplam 44 milyar avro olarak gerçekleşmesi beklenen devlet gelirinin yaklaşık 40 milyarını askeri amaçlar için harcayacağını gösteriyor. Bu miktar, sadece vergi ve gümrük vergilerinden değil, aynı zamanda devlete ait şirketlerin henüz belirtilmemiş özelleştirmelerden elde edilmesi hedeflenen gelirlerini de kapsıyor. Ukrayna'nın savaş harcamaları vergi vb. gelirlerini aşıyor. Bu noktada savaşa benzin döken ABD-AB emperyalistleri devreye giriyor; savaşın devam etmesi, Ukrayna’nın daha çok yakılıp yıkılması için, savaş harcamalarına ayrılan bütçedeki açığı kapatıyorlar.
Rusya'nın önümüzdeki yıl için açıkladığı askeri bütçesinin de rekor seviyeye ulaştığı görülüyor. Plana göre, bütçe kalemindeki "Ulusal Savunma" harcamaları 111 milyar Euro, yani Ukrayna’nın neredeyse üç katı olacak. Bu da toplam bütçenin neredeyse yüzde 30'una ya da Rusya'nın milli hasılasının yüzde altısına tekabül ediyor. Bu arada kapitalist devletlerin militarizm ve savaşa yaptıkları harcamaların bir kısmını açıklamadıklarını da belirtelim.
***
Yıkım ve ölüm araçları tedarikinde yaşanan sıkıntıdan dolayı “dertli” olan bir diğer savaş kundakçısı ise AB Konseyi Başkanı Charles Michel’dir. “Mühimmat üretimindeki sıkıntı ve fiyat artışlarından dolayı AB'nin Ukrayna'ya vadettiği bir milyon top mermisi tedarik etme hedefini tutturamayacağını” belirten AB şefi, bundan duyduğu “ıstırabı” dile getirdi.
Savaşı körükleme histerisi bir türlü geçmeyen Alman emperyalizminin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’da “daha çok silah daha çok yıkım daha çok ölüm” naraları atmaya devam ediyor. Kısa bir süre önce Kiev'e Patriot ve IRIS-T hava savunma bataryaları sağlayan Alman hükümetinin bakanı, “uluslararası toplumu Ukrayna'yı sıkı bir şekilde desteklemeye" çağırıyor ve “özellikle hava savunma sistemleri ve güç jeneratörleri şeklinde bir kış savunma şemsiyesi sağlanması gerektiğini” vaaz ediyor.
***
Emperyalist savaş aygıtı NATO'nun şefi Stoltenberg'in “daha kötüye hazır olmalıyız” çağrısı hegemonya savaşının şiddetleneceğine işaret ediyor. bu sözler, her gün kriz ve çatışmalar yaratan, silahlanma ve savaş bütçelerini pervasızca artıran kapitalist-emperyalist devletlerin dünyayı sonu belirsiz bir maceraya doğru sürüklediklerinin itirafıdır aynı zamanda. Kapitalizmin barbarlık düzeni olduğunu itiraf edenlere, insanlara yaşam yerine ölümü dayatanlara karşı direnmenin yolu işçi sınıfı ve emekçi halkların örgütlü/enternasyonal mücadelesinin yükseltilmesinden geçiyor. Savaşların ve faşizmin kaynağı olan kapitalist özel mülkiyet sistemini hedefe çakacak bu mücadelenin başarası insanlığın ve dünyadaki yaşamın kurtuluşunun da yegane yolu olacaktır.