Fransız Demiryolu şirketi SNFC CEO’su Jean-Pierre Farandou, 17 Eylül’de Fransız kanalı BFM TV’de 3 bin çalışanın işine son verileceğini ilan etti ve bunun “bir facia olmadığını” savundu. Bu küstahça açıklamanın ardından, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yeni bir tren modelinin tanıtımı için Paris merkezinde bulunan Lyon Garı’na gitti. Sud Rail (Güney Demiryolu) sendikası, son süreçte demiryolu sektöründe çalışan emekçileri hedef alan sosyal saldırılardan dolayı Macron’u protesto etti.
135 binden fazla çalışanı bulunan kamu şirketi SNCF, geçmişte de özelleştirilmek istenmiş ancak bu hedefe ulaşılamamıştı. Buna karşı SNCF, hükümetin neoliberal politikalarının hedefindedir. Macron, 2018’de özelleştirmenin önünü açan yasayı onaylamıştı. Buna dayanarak 2017 ile 2019 yılları arasında 7 bin işçi işten çıkarılmıştı. Özelleştirmelerin 2018’de başlamasıyla saldırının adı ‘demiryolu reformu’ oldu. 2019’da ise sektörü rekabete açan Hareketlilik Rehberlik Kanunu (LOM) çıkarıldı. Halen burjuva iktidarın işten çıkarma saldırısının ilk hedefinde demiryolu çalışanları var.
İşten çıkarmaların faturasını demiryolu işçileri daha az personelle daha uzun çalışma saatleri ve ağırlaşan iş yüküyle ödüyor. Yakın zamanda İnfrapôle işçileri, Paris’teki Kuzey Garının raylarını temizlemek ve hazırlamak için yeterince çalışan olmadığını, çalışma koşullarının insanlık dışı olduğunu haykırmak için greve çıkmışlardı.
Devlet destekli saldırı
Seçildiği günden bu yana burjuvaziyle yakınlığıyla bilinen ve sermayenin çıkarlarının savunucusu olduğunu gösteren Emmanuel Macron, gelecek yıl yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Görev süresinin sonuna gelen Macron, ‘emeklilik reformu’ karşıtı eylemlere, sarı yeleklilerin direnişine ve pandemiye rağmen, saldırıyı gündemde tutuyor. ‘Emeklilik reformu’ adıyla hazırlanan saldırıyı tekrar gündeme getiren Macron yönetimi, burjuvaziye hizmette sınır tanımadığını yeniden ispatlamıştır.
Birkez daha seçimlerde Fransız sermayesinin desteğini almaya çalışan Macron, hakları için en güçlü kavgayı veren demiryolu işçilerine karşı biriktirdiği öfkesini çok boyutlu saldırıları gündeme getirerek gösteriyor. 2019-2020 yıllarında yükseltilen sosyal yıkım karşıtı mücadelede ön saflarda yer alan SNCF ve RATP işçileri toplumun çoğunluğunun desteğini almış ve saldırıyı püskürtmüştü. Direniş karşısında yenilgi Macron’un içinde bir yara olarak kalmış görünüyor.
Macron iktidarının sözcüsü Gabriel Attal, demiryolları işçilerinin sosyal haklarının ortadan kaldırılması için hazırlık yaptıklarını itiraf etti. Emeklilik yasası ve SNCF CEO’sunun işten çıkarma girişimleri dışında, yakın zamanda demiryollarında çalışanlar ve aileleri için bedava olan tren biletlerinin kaldırılması da gündemdeydi.
SNCF işçilerinin ücretlerine 8 yıldan beri zam yapılmıyor. SNCF’te çalışanların aylık ortalama ücretlerinin bin 400 ila bin 800 Euro arasında olduğu biliniyor. Buna rağmen demagojide sınır tanımayan CEO, demiryolu işçilerinin aylık ortalama 3.500 Euro aldıkları yalanını ortaya attı. Demiryolu işçilerinin herkesten çok ücret ve sosyal hak aldıkları algısı yaratmaya çalışan CEO, 37.500 Euro maaş aldığını, bunun ise demiryolunda çalışan bir işçinin yıllık ücretini en az ikiye katladığını gizlemeye çalışıyor.
Ağır çalışma koşullarına maruz kalan Transdev otobüs şoförleri de yeni toplu iş sözleşmesinde ücretlerinin düşürülmek istenmesi üzerine 6 Eylül’de greve gitti. Başka şehirlerde de toplu ulaşım çalışanları mücadeleye katıldı. Transdev ve Keolis toplu ulaşım firmalarına bağlı Reims, Dijon, Mulhouse, Lyon ve Grenoble kentlerindeki işçiler de grevler gerçekleştirdi.
Geçmiş deneyimler ve mücadeleler
Demiryolları işçilerinin özelleştirmeye karşı gerçekleştirdikleri mücadele geleneğine baktığımızda, 1995’de Fransa genelinde yapılan dev grevden üç sene sonra, 1998’de yine aynı saldırılara karşı direnişe geçilmişti. O dönem demiryolları işçileri enternasyonal bir hareket geliştirip kenetlenmiş, Fransa dışında İspanya, Portekiz, Yunanistan, Belçika, İngiltere ve Luxemburg’da aynı günde başlayıp, 13 gün süren grevler yaptılar. Sermaye devletini o tarihte dize getirmeyi başaran demiryolları işçileri, birkez daha aynı yoldan giderlerse gündemdeki sosyal saldırıları püskürtmekte güçlük çekmeyecekler.