Opel patronları kitlesel işçi kıyımına varan bir dizi saldırıya hazırlandıklarını yakın zamanda açıklamışlardı. Bunun üzerine BİR-KAR İşçi Komisyonu, 13 Şubat Salı günü, Opel’in Almanya’daki en büyük fabrikası olan Rüsselsheim’da bildiri dağıtımı gerçekleştirdi.
İşçileri saldırıya ve bunun yol açacağı sosyal yıkıma karşı uyaran ve örgütlü mücadeleye çağıran bildiri işçiler tarafından ilgiyle karşılandı. Çoğunun on yıllarını verdikleri işçilerin gelişmelerden oldukça kaygılı ve tedirgin oldukları gözlendi.
Öğlen vardiyası değişikliğinde gerçekleştirilen dağıtım esnasında, yer yer işçilerle diyalog kurma olanağı da yakalandı. İşçiler, Opel’de örgütlü sendika olan IG-Metall cephesinden saldırılara karşı herhangi bir hareketliliğin kendilerine yansımadığını ve “bekle gör” politikası izlendiğini belirterek tepkilerini dile getirdiler.
İşçilerin verdiği bilgiye göre, Opel bazı bölümlerini adım adım özelleştirerek taşeronlaştırmayı gittikçe derinleştirmektedir. Bir yandan kriz bahanesiyle işçi atmak isteyen Opel, diğer yandan Polonya’dan 900 kadar kalifiye işçi getirip çalıştırabilmektedir. Bu işçiler, parası firma tarafından karşılanan otellerde kalmakta, fakat diğer işçilere göre oldukça düşük ücrete çalıştırılmaktadırlar.
Yine işçiler, daha önceki saldırı süreçlerinden farklı olarak, bazı eski işçilerin bile bu sefer paralı çıkış almak istemediklerini, borçlu olduklarını ve çıkmaları durumunda başka yerde iş bulmalarının oldukça güç olduğunu belirten açıklamalarda bulundular.
Dağıtılan bildirinin tamamı ise şu şekilde:
“Opel’de işçi kıyımına karşı birleşelim, mücadele edelim!
İşçi kardeşler,
Bilindiği gibi Opel 2017 yılında Peugeot’ya satıldı. Yeni yönetimin izleyeceği politikalar işçiler tarafından merak ve kaygı ile bekleniyordu. Peugeot patronları, yakın zamanda henüz resmi olmasa bile yeni dönem planlarını basına sızdırdılar.
Plan şöyle:
- 2018 sonlarında başlayan kısa çalışma 2019’da devam edecek,
- Üretilen araba sayısı 123.000’den 68.000’e düşürülecek,
- Tek vardiyalı çalışma sistemine geçilecek.
Henüz ayrıntılarını bilmediğimiz bu tedbirlerin tümü işçilere karşıdır. Üretimin yarıdan yarıya azaltılması demek, işçi sayısının da yarıya indirilmesi demektir. Bu da binlerce insanın işsiz kalması, yani kitlesel bir işçi kıyımı demektir.
Sorun sadece binlerce kişinin işinden ve ekmeğinden olmasıyla sınırlı değil elbette. Bunların aileleri, onlarca taşeron firma, meslek yerleri, yan kuruluşlar, esnaflar, Opel’in katkılarıyla yaşayan müze, spor kulübü vb. kurumlar ile birlikte düşünüldüğünde on binlerce kişinin kaderini doğrudan etkileyecek bir gelişmedir bu. Yani Opel yönetiminin planı, Rüsselsheim ve dahası tüm Rhein Main bölgesi için ciddi bir sosyal yıkım anlamına gelmektedir. Yine yok edilen meslek ve işyerlerinden dolayı gelecek kuşaklara da ciddi bir saldırıdır aynı zamanda.
İşçi kardeşler,
GM gibi, Peugeot patronları da kitlesel işçi kıyımı için “zarar etme, rekabet edememe ve pazar payının düşmesi” gibi gerekçelere sarılıyorlar. Bu her zaman başvurulan bir aldatmacadır. Zira Opel işçisinin firmanın üretim ve yönetiminde hiçbir söz hakkı yoktur ve dolayısıyla hiçbir şekilde bundan sorumlu tutulamaz. Bunun tek bir sorumlusu var, o da kâra ve sömürüye doymayan aç gözlü patronlardır. Bedelini de onlar ödemelidir.
Yıllar yılı işçilerin sırtından büyük kârlar elde eden Opel’in aç gözlü patronları, işçileri kâra değil sadece zarara ortak ediyorlar. Faturayı bir kez daha işçiye kesmek istiyorlar.
Opel’in asıl sahipleri patronlar değil, kuşaklar boyu onu emeği ve alın teriyle var eden ve büyüten işçilerdir. Opel işçisi alın terine, ekmeğine, çocuklarının geleceğine, onuruna ve şehrine sahip çıkmalıdır. On binlerce insanın kaderi, Opel patronlarının kâr hırsına ve keyfine terk edilemez!
Ağır sonuçlara yol açacak bir yıkımı engellemek için, hiçbir oyalayıcı ve aldatıcı söyleme pirim vermeden derhal harekete geçilmelidir. İşçiler, işyeri temsilcileri, sendikalar, kitle örgütleri, devrimci partiler, esnaflar el ele verip bir mücadele planı çıkarmalıdır.
Unutmayalım, sonucu Opel işçisinin tutumu belirleyecektir. Geçmişte 8 saatlik işgünü hakkını koparıp almış Opel işçisi, bu son saldırıyı da püskürtebilecek deneyim ve potansiyele sahiptir.
Bizler, İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) olarak, Opel işçilerinin yanındayız!
Opel’de işçi kıyımına son, tüm çalışanlara iş güvencesi!
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
BİR-KAR İşçi Komisyonu”
Kızıl Bayrak / Frankfurt