Nikaragua hükümetinden Almanya’ya dava

Nikaragua hükümeti 1 Mart Cuma günü İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü soykırıma destek verdiği gerekçesiyle Federal Almanya’ya dava açtı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 06 Mart 2024
  • 09:00

Nikaragua hükümeti 1 Mart Cuma günü İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında, özellikle Gazze Şeridi'nde sürdürdüğü soykırıma destek verdiği gerekçesiyle Federal Almanya’ya dava açtı. 

Dava dilekçesinde, Almanya’nın "soykırımın işlenmesini önlemek adına mümkün olan her şeyi yapma yükümlülüğünü yerine getirmediği" ifade ediliyor. Alman hükümeti, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme'yi, 1949 Cenevre Sözleşmesi'ni ve bunların ek protokollerini, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku’nun vazgeçilmez ilkelerini ve genel uluslararası hukukun zorunlu normlarını ihlal etmekle suçlanıyor. Almanya’nın İsrail’e siyasi, finansal ve askeri destek sağlarken, yardım kuruluşu Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) bağışlarını kestiği ve böylece soykırımı kolaylaştırdığı da vurgulanıyor. 

Amerika21 portalında yer alan habere göre, Nikaragua’da iktidardaki Daniel Ortega hükümeti dava ile ilgili yaptığı basın açıklamasında "Almanya yükümlülüklerini görmezden gelmeye devam ediyor ve İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerini aktif olarak destekliyor" dedi. 

Nikaragua hükümeti şubat ayının başında Almanya, İngiltere, Hollanda ve Kanada'yı "Gazze'deki Filistin halkına yönelik soykırımı destekledikleri" gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı önünde dava etmek istediğini açıklamış, bu ülkelere çağrı yaparak İsrail'e silah, mühimmat, teknoloji vb. tedarikini acilen durdurmalarını istemişti. Hükümet tarafından yapılan basın açıklamasında "Maalesef federal hükümete 2 Şubat'ta yapılan sözlü notaya rağmen, askeri silah ve yapılan haksızlıklarda kullanılabilecek diğer malların teslimatı ne durdu ne de azaldı. Hatta arttı. Almanya yükümlülüklerini görmezden gelmeye devam ediyor ve İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerini doğrudan ve dolaylı olarak aktif olarak destekliyor" dendi.

Nikaragua hükümeti adına yapılan basın açıklamasının devamında şunlar ifade edildi: 

"Almanya, UNRWA'ya sağlanan fonu kesme kararının ölümcül pratik sonuçlarının son derece farkındadır. Bu, özellikle Gazze Şeridi'ndeki milyonlarca Filistinlinin kolektif olarak cezalandırılması anlamına gelir; bu durum gerçekleşirse, onları açlığa, yetersiz beslenmeye ve hastalığa mahkûm eder.”

İşgal altındaki Filistin topraklarına yardım sağlayan UNRWA’nın 12 çalışanının “Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırılara karıştığı” iddia edilmiş, bu kişiler işten çıkarılmıştı. Bunun ardından Almanya, ABD, İngiltere ve İsveç gibi ülkeler UNRWA’ya bağışlarını durdurma kararı almıştı. 450 milyon doları bulan ve UNRWA'nın 2024 bütçesinin yaklaşık yarısına denk gelen bu yardımın kesilmesi, Filistin’de seyreden insani krizi daha da ağırlaştırdı.

Nikaragua hükümeti adına yapılan basın açıklamasında bu dört devlete Uluslararası Adalet Divanı’nın "Güney Afrika tarafından öne sürülen iddiaların en azından bazılarının makul olduğu" sonucuna vardığını da hatırlattı. 

Güney Afrika, Aralık 2023’te İsrail'i soykırımla suçlamış, Gazze Şeridi'ndeki Filistinli nüfusa yönelik Soykırım Sözleşmesini ihlal ettiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açmıştı. Dava Latin Amerika'da Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Küba, Nikaragua ve Venezuela tarafından desteklenmekte.

Adalet Divanı, ocak ayı sonunda İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırım saldırılarına karşı önlemler alması, Filistin halkının koruması ve insani yardımların bölgeye ulaşmasının mümkün kılınması ile ilgili kararlar almıştı. İsrail'in Filistinlilerin sığındığı Refah'a operasyon düzenlemesine karşı verdiği dilekçe ise Adalet Divanı tarafından reddedildi. 

Soykırım saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana Gazze'deki Sağlık Bakanlığı verilerine göre 30 bin 200'den fazla Filistinli öldürüldü. 70 bin üzerinde kişi yaralandı, 1,7 milyon Filistinli topraklarından zorla başka yere göç ettirildi ve bunların çoğu şu anda dünyanın en büyük mülteci kampı haline gelen Refah'ta bulunuyor.