Siyonist İsrail rejiminin himayesi, ABD emperyalizminin Ortadoğu politikasında özel bir yer tutar. Bu politika Trump döneminde her zamankinden de pervasızca uygulandı/uygulanıyor. Kudüs’ün İsrail’in başkenti kabul edilmesi, Suriye’ye ait Golan Tepeleri’nin İsrail toprağı ilan edilmesi gibi küstahça adımlar atan Trump, Kasım Süleymani’yi katlederek İsrail’e sunduğu hizmete yeni bir halka ekledi.
Bu icraatlar, siyonist rejimin başı B. Netanyahu için adeta birere can simidi oldu. Ailesiyle birlikte yolsuzluk batağının dibini boylayan Netanyahu, Trump’ın desteği sayesinde hapse girmekten kurtuldu, üstelik halen başbakanlık koltuğunda oturabiliyor.
Süleymani cinayetine herkesten çok sevinen siyonist rejim buna rağmen bir süre sessiz kaldı. Hem cinayeti azmettiren hem İran’la müttefiklerinin olası karşı saldırısından korkan Netanyahu ile müritleri, ortalık biraz durulunca konuşmaya başladılar. “Bizi hedef alanlar ağır bedel öder” açıklamasını yapan Netanyahu, “sorun ABD ile İran arasındadır. Biz buna dahil değiliz” türünden laflar da ederek, İran’a “bizi karıştırmayın” mesajı vermeye çalıştı.
Siyonistler de dahil Netanyahu’nun sözlerini ciddiye alan olmadı. İran’la müttefikleri ise Süleymani’nin öldürülmesinden ABD kadar İsrail’i de sorumlu tutuyor. Nitekim Netanyahu’nun İletişim Bakanı Eyüb Kara tarafından dün (10 Ocak) yapılan çağrı, İsrail’in esas önceliğinin ne olduğu hakkında somut fikir verdi.
Twitter hesabından Körfez şeyhlerine seslenen Eyüb Karar, İsrail’in İran karşıtı cephe oluşturmak için çaba sarf ettiğini bir kez daha gösterdi. Körfez şeyhlerine "İran'ın şerri karşısında güçlü bir cephe oluşturmak için ekonomi ve güvenlik konularında İsrail’le birlik olun” diye seslenen siyonist bakan, fiilen var olan “ABD-İsrail-Körfez şeyhleri” cephesine resmiyet kazandırma telaşında.
ABD-İsrail-Körfez şeyhleri cephesi resmi bir hal almasa da yıllardan beri işbaşındadır. Afganistan’dan Libya’ya, Filistin’den Irak’a, Suriye’den Yemen’e… Ortadoğu’daki tüm yıkıcı savaşların kışkırtıcısı bu kanlı cephedir. Yayılmacı hırslarıyla çakıştığı sürece bu cephenin yedek kuvveti olan AKP-Saray rejiminin suç ortaklığını da eklemek gerek. Sefil çıkarları bazen ayrışsa da, bu güçlerin tümü özünde halen aynı telden çalıyor.
Siyonist şeflerin Körfez şeyhlerini resmen ilan edilmiş bir cepheye çekmeleri kolay değil. Zira Arap halklarının tepkisinden çekinen Körfez şeyhleri, halen İsrail’le resmi bir cephe oluşturmaktan çekiniyorlar. Pratikte ise, pek çok alanda Siyonistlerle suç ortaklığına devam ediyorlar. Resmi olmayan bu cephe, halen Ortadoğu halklarına musallat olan belaların en büyüklerinden biridir.