İran’da protestolar sekizincini günü geride bıraktı. Petrokimya işçilerinin 33 gündür sürdürdükleri greve birçok kentte su ve elektrik kesintilerini protesto eden kitleler eklendi. İran hükümetine karşı isyana dönüşen protestolar devam ederken İran yönetemi eylemcilere azgınca saldırıyor. Eylemlerin yedinci gününde internet erişiminin de engellendiğine dair haberler gelirken halk sokakları terk etmiyor.
İran halkı rejimin yıkıcı ve baskıcı politikaları altında yoksullukla ve pandemi ile boğuşuyor. Enflasyon oranının %50’yi aştığı, gıda fiyatlarının son 12 ayda %70 civarında arttığı İran’da, ABD yaptırımları sonucu petrol ihracatı alt seviyeye düşmüş durumda. Bütçe açığını kapatmak için para basan hükümet ulusal para birimi İran Tümeni’nin son üç yılda sekiz kat değer kaybetmesine sebep oldu. Yükselen enflasyona ve artan yoksulluğa ek olarak pandeminin şiddetli bir biçimde vurduğu İran’da verilerin şeffaf olmadığı belirtiliyor. Rejimin 87.837 olarak açıkladığı korona virüse bağlı ölüm sayısının gerçekte dört katı olduğu iddia ediliyor.
İran işçi sınıfı ayakta
20 Haziran’da demir-çelik fabrikalarında kaynak işçilerinin başlattıkları eylemler diğer işletmelere de yayıldı. Demir-çelik işçilerini izleyen petrokimya işçileri de talepleri için greve çıktı. Rejimin işçileri işten atma ve tutuklama saldırılarına rağmen grevler farklı işletmlere yayıldı. Jahan Pars, Gachsaran Petrochemicals, Tahran Rafinerisi, Abadan Rafinerisi, diğer fabrika ve şirketlerden işçiler grevdeler. Ayrıca İsfahan’daki çelik ve çimento fabrikalarının da greve çıkması ve farklı sektörlerden işçilerin dayanışma eylemleri düzenlemesi ile grev dalgası daha da yayıldı.
İşçiler, “Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz” şiarıyla İran’ın şu anki 1400 takvim yılına atıfla “Kampanya1400” başlattıklarını duyurdular. Örgütlenmenin baskı altında olduğu İran’da taban örgütlenmeleri yoluyla iletişim kuran ve sosyal medyayı etkin bir biçimde kullanarak grevi örgütleyen işçiler, yüksek enflasyon karşısında ücretlerin arttırılması, çalışma koşullarının düzeltilmesi gibi talepler yükseltiyor.
Genel taleplerin yanı sıra fabrikalara özgü talepler de var. Örneğin, Haft Tappeh Şeker Kamışı Şirketinde çalışan işçilerin talepleri arasında gecikmiş maaşların hemen ödenmesi, sigorta cüzdanlarının uzatılması, işten çıkarılan arkadaşlarının derhal işe iade edilmesi, yolsuzluğa karışan tüm şirket yetkililerinin görevlerinden uzaklaştırılması ve tüm çalışanların aşılanması var.
İran işçi sınıfı pandemi ve açlık koşullarında insanca bir yaşama yeten ücret ve daha iyi çalışma koşulları için, yaşamak ve üretmek için direnişini sürdürüyor.
İran halkı sokakları terk etmiyor
İran işçi sınıfının kararlı eylemleri devam ederken su ve elektrik kesintileri daha geniş kesimlerde bardağı taşıran son damla oldu. Özellikle petrokimya işçilerinin de grevde olduğu Huzistan eyaleti ciddi bir su kriziyle karşı karşıya. Bölgede Karun nehri üzerinde baraj yapılması, halkın su sıkıntısı çekmesinin başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Bu yıl yaşanan kuraklık, sorunu daha da büyüttü. Son haftalarda, Huzistan’dan yansıyan haberlerde, Hur ol-Azim bataklığının kuruduğu ve su eksikliği nedeniyle hayvanların öldüğü ifade ediliyor. Kent sakinlerinin elektrik kesintileri nedeniyle de sorunlarla karşılaştığı belirtiliyor.
Bu koşullarda protesto eylemlerine başlayan İran halkı eylemlerin 8. gününü geride bıraktı. Huzistan eyaletinde Ahvaz, Ramhürmüz, Şuştar, Hamidiye, Susangerd gibi kentlerde protestolar düzenlendi.
Yansıyan haberlere göre eylemlerin beşinci gününde Susangerd'de protestocular valinin ofisini kuşatıp istifasını isterken Kuy-Alavi'de (Farahani Caddesi) protestocular ateş yakarak rejimin baskıcı güçlerinin yolunu kapattı.
Eylemlerin yedinci ve sekizinci gününde de benzer görüntüler yansıdı. Ateş yakarak, yolları kapatarak eylemlerini sürdüren kitlelerin “Kahrolsun Hamaney”, “Kahrolsun diktatör” ve “Halk rejim değişikliği istiyor” sloganlarını atarak taleplerini dile getirdiği belirtiliyor.
Baskıya rağmen protestolar yayılıyor, çiftçiler de eylemde
Huzistan’da protestolar devam ederken çiftçiler de eylemlere katıldı. Çiftçiler Hasan Ruhani hükümetinin süt fiyatına getirdiği kısıtlamaları protesto ediyor. Süt fiyatına sınırlama getirirken hükümet, hayvan yemi fiyatlarının artmasına izin veriyor. Bunun ise mandıra çiftçilerinin faaliyetlerini yürütmelerini ve geçimlerini sağlamalarını zorlaştırdığı belirtiliyor. Çiftçiler, hükümetten mevcut duruma bir çözüm bulmasını istiyor. İran’ın güneyindeki Neyshabur kentindeki mandıra çiftçileri de sokağa çıkarak hükümetin politikalarını protesto etti ve yolsuzluk yapan tüm yetkililerin görevlerinden uzaklaştırılmasını talep ettiler.
Eylemler devam ederken İsfahan, Lorestan ve Tahran’dan destek kuvvetleri gönderen rejim, kalabalığı dağıtmak için konvoy, göz yaşartıcı gaz ve biber gazı kullanıyor. Birçok bölgede kolluk güçlerinin protestoculara ateş açtığı ve iktidarın internet erişimini engellediği iddia edildi.
Hasan Ruhani ve Ali Hamaney’den açıklamalar
İran yönetimi, çözmekte aciz kaldığı birçok sorunla karşı karşıya bulunuyor. ABD’nin sıkı ambargosu, artan enflasyon, yayılan korona, yaşanan kuraklık, kum fırtınaları ve bunların işçilerin, emekçilerin ve yoksulların yaşamını zorlaştıran sonuçları… Eylemlerin ısrarla sürdürülmesi ve birçok kente yayılması sorunların boyutu hakkında fikir veriyor.
İran’ın dini lideri Ali Hamaney ile görev süresi bitmek üzere olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, kitle eylemleriyle ilgili açıklamalar yaparak, halkın talepleri için sokaklara çıkmakta haklı olduğunu kabul ettiler ve sorumluları halkın sorunlarıyla ilgilenmeye çağırdılar.
Hem Hamaney hem Ruhani, halkın uyanık olması gerektiğini söyledi ve dış güçlerin gösterileri istismar etmesine izin vermemesi için çağrıda bulundular. Halk haklıdır diyen iki lider yönetimin tepesindeler. Halk ise, bu yönetimi protesto ediyor. İran’da eyalet sistemi olduğu için bölgesel yönetimlerin belli bir inisiyatif alanı var. Buna karşın ülkede yaşanan temel sorunlardan merkezi yönetimin de sorumlu olduğu açıktır. Merkezin yönetim sorunu yerel yönetimlere atarak sorumluluğundan kaçmaya çalışırken, protestoların dolaysız muhatabı olan yerel yönetimler ise, sorunu kuraklık ve kum fırtınalarıyla izah ederek sorumluluktan kaçmaya çalışıyor.