Frontex, göçmenlere karşı işlenen suçlara ortak

Belirtmek gerekiyor ki, OLAF raporu işlenen suçları 'hafif' gösteriyor. Zira Yunan polisi/Frontex suç ortaklığıyla göçmenlerin sadece iltica başvurusunda bulunma hakları çiğnenmiyor, ama aynı zamanda bazen ölüme de sürükleniyorlar.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 30 Temmuz 2022
  • 12:30

Avrupa’ya ‘yasadışı’ göçün geçiş yerlerinden biri Ege Denizi ve Meriç Nehri’dir. Bu alanlarda her yıl sayısız göçmen hayıtını kaybediyor. Ölüm olaylarının bir kısmı basına yansıyor bir kısmı ise haber bile olamıyor.

Bu insan kırımı savaştan, baskıdan ya da açlıktan kaçan insanların Avrupa’ya geçişini engellemek için yapılıyor. Oysa uluslararası yasalara göre bu tür sorunlarla karşılaşanların güvenli yaşam alanlarına sığınma hakları vardır. Buna rağmen pratikte durum farklıdır. Daha güvenli bir yaşama ulaşma yolculuğuna ancak ölümü göze alarak çıkılabiliyor.

***

Göçmenlerin bir kısmı tüm engelleri aşarak Avrupa’ya geçebiliyor. Ancak bu kadar ‘şanslı’ olmayanların sayısı da çok yüksek. Şişirme botları patlatılıp denize atılabilirler. Nehrin akan sularına terk edilebilirler. Yunanistan’a geçtikten sonra bir gece yarası aç-susuz Türkiye tarafında atılabilirler. Ya da denizde Türkiye kara sularına bırakılabilirler. Bu sorunlara maruz kalan göçmenlerin bir kısmı yazık ki, hayatta kalmayı başaramıyor.

Bu suçlar alenen ve pervasızca işleniyor. Sahada sorumluluk Yunanistan hükümetinin olsa da AB’nin suçu da Atina’daki yönetimden daha az değil. Zira Yunanistan’a ‘sınır bekçisi ol’ diyen, hatta bunu dayatan AB’dir. Tayyip Erdoğan’ın kimi zaman pazarlık, kimi zaman şantaj aracı olarak kullandığı göçmenlerin, AB topraklarına girişini engelleme işini ise Yunanistan hükümeti üstleniyor. Elbette bunun karşılığında ‘bekçilik ücreti’ de alıyor.

AB’nin işi bu kadarla sınırlı değil. Yunanistan’ın sınırlarını iyi korumadığını var sayan AB, kendi polis gücünü de hem karada hem denizde konuşlandırıyor. Avrupa Sınır ve Sahil Güvenliği Ajansı’nın (Frontex) mensupları Yunan polisi ya da sahil güvenliği ile birlikte görev yapıyorlar. AB şefleri insan hakları konusunda farklı laflar etse de Frontex göçmenlere karşı işlenen suçların ya faili ya da suç ortağıdır.

AB Komisyonu'na bağlı Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi'nin (OLAF) ‘gizli’ ibareli raporunun ‘sızması’ Frontex’in suçunu belgelemiş oldu. Alman Spiegel dergisi ile Fransız Le Monde gazetesinin ulaştığı 129 sayfalık OLAF raporunda, sığınmacıların sistematik olarak şişme botlar ve can kurtarma salları ile açık denize bırakıldıkları, Frontex'in Yunanistan'ın insan hakları ihlallerinden oldukça erken dönemde haberdar olmasına rağmen bu vakaları örtbas ettiği kaydediliyor.

Sığınmacıların denizde ya da Meriç’i geçtikten sonra yakalanarak Türkiye'ye doğru "itilmesi" ya da gizli sınır dışılar şeklinde gerçekleşen "geri itme" uygulamaları, sığınmacıların iltica başvurusunda bulunma hakkını gasp ettiği için uluslararası hukuka aykırıdır. Oysa bu uygulamanın ‘rutin’ hale getirildiği sayısız tanıklıkla ortaya konulmuştur. AB şefleri üstlerine alınmıyor tüm suç Yunanistan’a yıkılıyordu. OLAF rapor Frontex’in, yani AB’nin de suç ortağı olduğunu göstermiş oldu.

Belirtmek gerekiyor ki, OLAF raporu işlenen suçları ‘hafif’ gösteriyor. Zira Yunan polisi/Frontex suç ortaklığıyla göçmenlerin sadece iltica başvurusunda bulunma hakları çiğnenmiyor, ama aynı zamanda bazen ölüme de sürükleniyorlar.