Revolutionärer Jugendenbund’un (RJ - Avrupa Devrimci Gençlik Birliği) de içinde yer aldığı ‘Engels İttifakı’, Friedrich Engels’in 199. doğum günü vesilesiyle Perşembe günü Wuppertal şehir merkezinde anma mitingi gerçekleştirdi.
Miting yerinde stant açıldı ve sol örgütler tarafından Engels ile ilgili konuşmalar yapıldı. Düzenlenen miting ve Engels İttifakı’nın gelecek faaliyetleri, “Engels 2020” projesiyle F. Engels’in mücadelesinin içini boşaltmaya çalışan Wuppertal belediyesine açılan bir karşı cephedir.
Anma mitinginde Üniversite Öğrenciler Kolektifi, Sol Forum, Komünist İnşa, MLPD ve RJ tarafından konuşmalar yapıldı. RJ’nin, F. Engels ve sınıf mücadelesini de içeren konuşması şöyleydi:
“Friedrich Engels, Wuppertalli bir işinsanının oğlu olarak doğdu. Başarılı bir tekstil fabrikası sahibi olan babası, daha Engels genç bir öğrenciyken, onun şirketi bir gün devralmasına hazırlanıyordu. Böylece Friedrich Engels babasının isteği üzerine ticari işletme mesleğine başladı. Ancak babası, Friedrich’in, işçilerin günlük olarak maruz kaldığı emek sömürüsüne karşı geleceğini bilmiyordu.
Oğlu, doğduğu sınıfa sırtını döndü ve insanın ve doğanın artık sömürülmediği, sınıfsız bir toplum için işçilerle omuz omuza savaşmaya karar verdi. İçinde yaşadığımız kapitalist ekonomik sistemin, sermaye sınıfını, işçi sınıfının emeği sayesinde elde ettiği kârla günbegün daha da zenginleştirdiğini gördü. Öte yandan, işçi sınıfının yaşamak için günlük emek gücünden başka bir şeyi olmadığını gördü. Engels’in söz ettiği sömürü bugün hala sürüyor:
- Taşeron işçi sayısı 2007’den 2017’ye kadar yüzde 43 oranında arttı. Özellikle kârlı metal sektöründe taşeron işçileri tercih ediliyor.
- Meslek öğrenimi öbür iş arkadaşları gibi aynı işi yapan 40 saatlık bir hafta için saatte sadece 3 euro alıyorlar. Stajyerler ise çoğu zaman bedavaya çalıştırılıyor.
- Yaşama maliyeti sürekli arttığı halde, ücretler yeterince artmıyor.
- Almanya’daki şirketler ucuz işgücünden yararlanmak için ekonomik olarak zayıf ülkelere taşınıyor. On binlerce insan büyük tekellerin kâr hırsı yüzünden işsiz kalıyor. Güncel bir örnek vermek gerekirse: Lufthansa, kendisine bağlı olan LSG Sky Chefs catering şirketini satıyor ve şimdi Çekya’da işçi sömürüyor. Bu, Almanya’da 7.000 çalışan için işsiz kalma riski anlamına geliyor.
Kapitalizm’in adaletsizliğinin sayısız örnekleri nihayetinde şu tabloyu gösteriyor: Almanya’da nüfusun en zengin %10’u toplam varlıkların %56’sından fazlasına sahip. Buna karşı, Alman nüfusunun yoksul yarısı, yani yaklaşık 40 milyon insan, toplam varlıkların sadece %1,3’üne sahip.
Fakat Friedrich Engels, en yakın yoldaşı Karl Marx ile birlikte işçilerin kaderleri karşısında çaresiz olmadıklarını da vurguladı. Örgütlendiklerinde, herhangi bir şirkete veya hükümete diz çöktürebilirler, çünkü onlar olmadan dünyada hayat durur. Hindistan’da, sene başında 200 milyon işçi haklarının kısıtlanmasını protesto etti ve tarihin en büyük grevini gerçekleştirdi. Meksika’da, 45 fabrikadan 70.000 işçi, General Motors, Ford ve Fiat-Chrysler tedarikçilerine karşı, daha yüksek ücret almak, çalışma saatlerini azaltmak ve şirket ile sendikalar arasındaki kirli işbirliğine son vermek için greve gitti. Frankfurt’daki LSG işçileri, şirketin satışına ve işyerlerinin yok edilmesine karşı savaşmaya devam ediyor. Geçen salı günü, Şili’de yüz binlerce insan genel grev aracıyla hükümete karşı sokaklara çıktı. Çarşamba günü Kolombiya’da iş piyasası ve emeklilik reformlarına karşı bu haftanın ikinci genel grevi düzenlendi.
Friedrich Engels ve Karl Marx’ın anlattığı sınıf mücadelesi hala yaşıyor, çünkü dünyanın her yerinde işçiler ve emekçiler hakları için mücadele ediyor. Ve bir avuç zenginin, nüfusun büyük çoğunluğu üzerindeki iktidarına son veren bir toplum kazanılana kadar da savaşmaya devam edecekler.”
Kızıl Bayrak / Wuppertal