Frankfurt’ta “Dayanışma sonbaharı”!

Alman Sendikalar Birliği (DGB), “Dayanışma sonbaharı” şiarıyla, ülkenin altı büyük kentinden merkezi gösteriler yapılacağını duyurdu. Eylem yapılan önemli merkezlerden biri de Frankfurt oldu ve mitinge 5 bin kişinin katıldığı açıklandı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 23 Ekim 2022
  • 17:00

Almanya’da sistemin önemli bir parçası ve aynı zamanda “sigortası” işlevi gören sendika bürokrasisi, özellikle pandemiden bu yana işçi ve emekçilere yönelik gittikçe ağırlaşan saldırılara karşı sessiz kaldılar.

Ukrayna savaşıyla birlikte artan hayat pahalılığı ve yoksulluk, emekçilerin sisteme karşı öfkesini gittikçe büyütürken, gelişmelere sessiz kaldıkları oranda sendikalara olan güveni de aşındırıyor. Gerek tabandan gelen baskı ve gerekse de birçok sektörde devam eden toplu sözleşmelerden ötürü, sendika bürokrasisi uzun süreden sonra nihayet sokağa çıkma vaktinin geldiğini “tespit” etti.

Bir süre önce Almanya’daki onlarca sendikanın çatı örgütü olan Alman Sendikalar Birliği (DGB), “Dayanışma sonbaharı” şiarıyla, ülkenin altı büyük kentinden merkezi gösteriler yapılacağını duyurdu. Mitingleri, DGB onlarca başka kitle örgütüyle birlikte örgütledi. Yayınladıkları bildiride bürokratlar, başta ücretlerin arttırılması olmak üzere bir dizi sosyal talep ileri sürdüler. Baştan beri destek verdikleri Ukrayna savaşı ile Alman devletinin militarist politiklarından bahsetmekten kaçınan bürokratlar, “Savaşın yükünü hepmiz eşit paylaşmalıyız” türünden kaçamak ifadelerle suçlarının üzerini örtmeye çalıştılar.

Sendika bürokratları mitingleri, emekçi kitlelerde biriken öfkeyi tekrar düzen kanallarına boşalmak amacıyla gündeme getirseler de diğer yandan toplumdaki farklı kesimlerin sokağa çıkması ve tepkisini ortaya koyması açısından da önemli bir imkan oldu.

Eylem yapılan önemli merkezlerden biri de Frankfurt oldu. Saat: 12.00’den itibaren kent merkezindeki Rossmarkt’ta toplanan binlerce kişi taşıdıkları pankart, döviz ve bayraklarla dağıtılan onlarca bildirilerle taleplerini dile getirdi. Frankfurt’taki gösteriye 5 bin kişinin katıldığı açıklandı.

Mitinge yerli sol örgütlerden MLPD, DKP, KPD-Yeniden İnşa, Die Linke, attac, çeşitli anti-faşist ve sol gruplar katıldı. BİR-KAR, DiDF, ATİK gibi Türkiyeli örgütler de pankart ve flamalarıyla katıldı. Yanısıra çeşitli sendikalara bağlı işçiler, çevre örgütleri, kiliseler, öğrenciler, kadın örgütlerinden oluşan renkli bir kitle de katıldı.

Mitingin başında, eyleme yoğun olarak katılan “Binding” işçilerine söz verildi. Frankfurt’ta bulunan bira fabrikası Binding’in en geç Ekim 2023’te kapatılması planlanıyor. Eğer kapanma gerçekleşirse 160 çalışan işinden olacak. Konuşma yapan Binding işyeri temsilcisi, kapanmayı engellemeye çalıştıklarını söyleyerek, “Binding kalsın!” dedi.

Mitingde sendikacılar, kiliseler, çevre örgütleri temsilcileri konuşmalar yaparken, günün en önemli ve aynı zamanda en etkili konuşması ise IG-Metall Gençliği tarafından yapıldı. Oldukça coşkulu bir konuşma yapan gençlik temsilcisi; eğitim, sağlık, ulaşım gibi alanlardaki sorunlara değinerek, yaşanan krizin faturasının sadece çalışanlara ödetilemeyeceğini, fiyatların acilen düşürülüp, ücretlerin de yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Almanyanın en büyük 10 tekelinin son bir yılda karlarını iki kat arttırdıklarını ifade eden konuşmacı, “sizin kârınız için donmayacağız” diyerek, artan enerji fiyatlarıyla, bunun emekçilere getirdiği yüke işaret etti. Konuşmada servet vergisinin getirilmesi, 9 Avroluk bilet uygulamasına geri dönülmesi, katma değer vergisinin kaldırılması, meslek yapan ve yüksek öğrenim gören öğrencilenin ödeneklerinin arttırılması talepleri de dile getirildi.

IG-Metall Gençliği adına yapılan konuşma kitle tarafından coşkuyla alkışlandı. Konuşmacının genç ve heyecanlı olması, istediği her şeyi istediği şekilde söyleyebileceği anlamına gelmiyor kuşkusuz. Burada bağlı bulunduğu bürokratik sendikal yapı devreye giriyor. Nitekim show ağırlıklı konuşmada bir nokta hiç de gözden kaçmadı. Konuşmasında herşeye değinen gençlik temsilcisi, yaşanan tüm sorunların birinci dereceden sebebi olan emeperyalist savaş gerçeğine nedense hiç değinmedi. Çünkü bu alan bağlı olduğu sendikal bürokrasi için meşakatli bir alan. Zira sendika bürokrasisi, Alman devletinin militarist politikalarına tam destek verdiği gibi, Ukrayna savaşına sürekli benzin dökmesine de bir itirazı yok.

Mitingin ardından yürüyüşe geçildi. BİR-KAR yürüyüşte, “Pandeminin ve krizin faturası kapiatalistlere!” şiarlı pankart ile “Ukrayna savaşı tekellerin ve oligarkların savaşıdır, ödemiyoruz!”, “Savaşa ve silaha değil, eğitime ve sağlığa bütçe!”, “Fiyatlar düşürülsün, ücretler arttırılsın, katmadeğer vergisi kaldırılsın!” yazılı dövizler taşıdı. Daha evvel savaşa dair çıkarılan bildirinin dağıtımı yapıldı. KPD-Yeniden İnşa’nın taşıdığı büyük, “Savaş yerine devrim!” pankartı dikkat çekti.

Alman solunun genelinin özellikle emperyalist savaş konusundaki zayıf ve kusurlu tutumu bu mitingde de gözlerden kaçmadı. Bazı istisnalar dışında, Alman solunun ağırlıklı kısmı savaş konusunda net, kararlı ve doğru devrimci bir tutumdan maalesef uzak bir tablo çiziyor.

Eylemde genel olarak da hayat pahalılığı, düşük ücretler, savaşın faturasının emekçilere yüklenmesi, vergilerin düşürülmesi, servet vergisinin getirilmesi, zenginlerden alınan vergilerin arttırılması gibi sorun ve talepler taşınan pankart ve dözileri konusuydu.

Yürüyüş boyunca da özellikle devrimci yapıların kortejlerinde emperyalist savaş, hayat pahalılığı ve artan siyasal baskılar ile sürekli tırmandırılan militarizme karşı sloganlar sıklıkla atıldı. Yürüyüş, yürünen uzun bir güzargahın ardından, tekrar aynı alana dönülmesiyle sona erdi.

DGB’nin verilerine göre 22 Ekim günü Almanya’nın Berlin, Frankfurt, Stuttgart, Düsseldorf, Hannover ve Dresten kentlerinde yapılan gösterilerde toplamında 24 bin kişinin sokağa çıktığı duyuruldu. Kriz, pandemi ve ardından gelen emperyalist savaşın emekçilerin canını gittikçe daha fazla yaktığı bir dönemde, sokağa çıkan insan sayısının beklentinin oldukça altında kaldığı gözleniyor. Bu durum bir yanıyla Alman toplumunun örgütlülük alanındaki zaafına işaret ederken, diğer yandan sendika bürokrasisinin işçi tabanından ne derece koptuğunun da gösetergesi oldu.

Kızıl Bayrak / Frankfurt