Ekvador’da Moreno hükümetinin 2 Ekim’de akaryakıt sübvansiyonlarının kaldırılacağını açıklaması üzerine 3 Ekim’de başlayan protesto gösterileri hızla tüm ülkeye yayıldı. “Moreno defol!” sloganları ülkenin her köşesinde yükseldi. Gösterilere Üniter İşçi Cephesi (FUT), Yerli Milletler Konfederasyonu (CONAIE) ve Halk Cephesi önderlik etti.
Moreno hükümeti, 1 Mart’ta IMF ye başvurarak, finansal yardım talebinde bulunmuştu ve uygulamaya hazır olduğu ekonomik politik bir paket sunmuştu. IMF, hükümetin bu talebini kabul ederek, 11 Mart’tan itibaren 4 milyar 200 milyon dolar yardımı onaylamış ve bunun 652 milyonunu hemen ödemişti.
Yeni ekonomik paket, daha fazla esnek çalışma, bazı önemli devlet kurumlarının (örneğin elektrik) özelleştirilmesi, çalışma haklarında kısıtlamalar, kamu çalışanlarının işine son verilmesi, başta yakıt olmak üzere bazı tüketim maddelerine yönelik devlet desteğinin çekilmesini içeriyor.
1 Ekim tarihinde yeni ekonomik paketi televizyondan açıklamaya başlayan hükümetin 2 Ekim akşamı 40 yılı aşkın süredir yakıta yapılan devlet desteğinin kaldırılacağını, ekstra benzin fiyatının varil başı 1,85 dolardan 2,39 dolara, dizel varil fiyatının ise 1,03 dolardan 2,29 dolara çıkarılacağını duyurması bardağı taşıran son damla oldu. Yakıt ücretlerindeki yüzde 23’lük bu artış yalnızca toplu taşıma ve ulaşım ücretlerinin değil, başta gıda olmak üzere bütün tüketim maddelerinin fiyatlarının artacağı anlamına geliyor. Bundan da en çok yıllardır IMF’nin kemer sıkma politikaları altında kıvranan işçi-emekçi yoksul halkın etkileneceği açıktı.
3 Ekim’de şoförlerin başlattığı iş durdurma eylemi toplumun tüm yoksul kesimlerinde yankı buldu. Aynı gün, yerli hareketleri, öğrenciler, feminist hareketler, sendikalar, sol örgütler ülkenin 20 farklı eyaletinde 230’a yakın noktada eylemlere başladılar, 300’e yakın yol kapatıldı. Doğu ve güney illerinde yerli göstericiler, çok sayıda asker ve polis konvoyuna saldırarak, asker ve polisleri bir süreliğine rehin aldı. Devlete ait petrol tesislerinin üçünde işgal eylemi gerçekleşti. Üretim tüm ülke genelinde yüzde 12 oranında düştü. İşçi, öğrenci ve yerli halk kemer sıkma politikalarına karşı sokaklara barikatlar kurdu, ülke genelinde greve gitti.
Moreno hükümeti hızla yayılan protesto eylemlerine karşı aynı gün ülke genelinde 60 gün geçerli olan OHAL ilan etti. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, grev ve toplanma özgürlüğü rafa kaldırıldı. “Düzeni sağlamak” ve “şiddet olaylarını bastırmak” için 70 binin üzerinde polis ve asker sokaklara çıkartıldı. Başkent Quito’da ve eylemlerin yoğunlaştığı diğer bazı bölgelerde polis ile göstericiler arasında çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda en az 7 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlercesinin yaralandığı bildiriliyor.
Ülkenin en güçlü örgütü olan CONAIE, 6 Ekim’de, OHAL’e ve polisin “vahşi”liğine karşı kendi OHAL’ini ilan ettiklerini açıkladı. Yerli topraklarına girecek asker ve polislerin gözaltına alınacaklarını, “yerli adaleti”ne tabi tutulacaklarını bildirdi. Ayrıca 9 Ekim’de başkentte büyük bir eylem yapmak üzere, Quito’ya doğru yürüme çağrısı yaptı. Çağrıda başkente varana kadar hükümetle diyalog yollarının tamamen kapandığı duyuruldu. Ülkenin önemli sendikalarından olan ve gösterilerde baştan itibaren yer alan FUT da CONAIE’nin bu çağrısına destek verdiğini açıkladı.
Moreno 7 Ekim’de yakıt zammını öngören 883’üncü maddenin geri çekilmesi konusunda geri adım atmayacaklarını duyurdu. Ardından başkentin Quito’dan bir kıyı kenti olan Guayaquil’e taşındığı açıklandı. Başkentin taşınması ülke tarihinde eşi bulunmayan bir uygulama. Bu sosyal ve politik huzursuzluğun; işçilerin, emekçilerin, yerli halkın öfkesinin iktidara verdiği korkunun derecesini de gösteriyor. Moreno o kadar ileri gitti ki, eylemleri eski Ekvador Devlet Başkanı Correa ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun örgütlediğini bile savundu.
Çoğunluğunu yerlilerin ve çiftçilerin oluşturduğu eylemciler 8 Ekim’de Quito’ya giriş yapmaya başladı. 9 Ekim’de düzenlenen eyleme 40 bin kişi katıldı, Milli Meclis binası işgal edildi ve süresiz genel grev ilan edildi.
Hükümetin diyalog çağrılarına sendikaların ve yerli hareketin tavrı, polis saldırıları durdurulana ve 883’üncü madde geri çekilene kadar diyalog olmayacağı ve greve devam edileceği şeklindeydi. Kitlelerin bu kararlı tutumu üzerine 14 Ekim günü masaya oturuldu. Ardından 883’üncü maddenin geri çekildiği duyuruldu. Moreno ayrıca bir gün sonra yaptığı açıklamada da yeni bir vergi reformunu Ulusal Meclis’e devredeceğini, işgücü piyasası reformunda düzenlemelere giderek yeniden milletvekillerine sunacağını açıkladı.
İktidarın tüm baskılarına, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına rağmen, 11 gün boyunca süren kararlı direniş/mücadele sayesinde zafer, Ekvador’un direnen yoksul yerli halkının, işçi ve emekçilerinin oldu.