Türkiye'de Diyanet, Almanya'da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve onlara bağlı camiler AKP rejiminin propaganda aygıtları olarak çalışıyorlar. AKP'nin ihtiyaçları doğrultusunda fetvalar verip hutbeler yayınlamak bu kuruluşun öncelikli görevi olmakla birlikte, ajan yetiştirip, ajanlık faaliyetlerinde bulunmak da bu kuruluşların önemli faaliyet alanlarından biri olurken, devletin tahsis etiği dev bütçesiyle devletin resmi kuruluşu olan Diyanet, dini faaliyetler adı altında toplumda biat kültürünü yaygınlaştırmayı da iş edinmiştir.
Almanya'da 1984 yılında elçilik ve konsoloslukların yönlendirmesi ve denetiminde kurulan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), kurulduğu günden itibaren devletin güdümünde bir faaliyet gösterdi. İmamları Diyanet tarafından atanan, dolaysıyla da denetlenen DİTİB'e Alman sermaye devleti de çok yönlü destek verdi. Okullarda İslam dinin öğretilmesi müfredatının belirlenmesinde tek yetkili kurum olarak DİTİB'i tanıdı. Okullardaki din dersleri eğitimini DİTİB görevlileri veya onların belirlediği dinci-milliyetçi gericilerle uyguladı. Camilere, cami derneklerine arsa ve bina bağışlarının yanı sıra bu mekanları kamu yararına faaliyet gösteren kurumlar olarak tanıyıp, ticari faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerini denetim ve vergiden muaf tutarak büyük vurgunlar vurmalarına göz yumdu. Toplanan bağışların kişilerin zimmetine geçirilmesine kamuoyunun ciddi baskıları olmadıkça sesiz kaldı. Türkiye'den din görevlisi kisvesi altında dinci-faşist militanların Almanya'ya gelerek oturum alıp siyasal faaliyet yürütüp, elçilik ve konsoloslukların desteğiyle geniş bir ajan ağının yaratılmasına müdahale etmek şöyle durusun, devrimci ve ilerici güçler ile Kürt hareketini hedeflediği için destek verdi.
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanlığı, DİTİB imamlarından 28 kişi ve 11 kurumunun casusluk yaptığını açıklamış, devlet okullarında din bilgisi eğitimi veren beş öğretmenin isminin de casusluk listesinde çıktığını bildirmişti.
Almanya'daki elçilik ve konsolosluklarda çalışanların çok önemli bir bölümü de bilinen işlerinin dışında asıl olarak ajan-provokatör olarak faaliyet gösteriyorlar. Ajan-provokatörlerin katlettiği devrimcilerin hiçbirisinin katilinin bulunmamış olmasının 'sırı' buradadır. MİT’in Almanya'da asıl mesleği ajanlık olan resmi görevlilerin yanı sıra, yaklaşık 6 bin kişilik bir muhbir ağına sahip olduğu da biliniyor. Bu rakam, 500 Türkiye kökenli (çocuklar dahil) insan başına bir muhbir anlamına geliyor.
Alman Focus Dergisi'nin internet sayfasında Alman İstihbarat Birimi’ne (BND) yakınlığıyla bilinen gazeteci Josef Hufelschulte, “Erdoğan’ın Gölge Adamları Almanya’nın merkezinde” başlıklı haber-yorumunda, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın uzun zamandan beri Almanya’da ‘casusluk’ ağı kurmaya çalıştığını ve bunun Alman güvenlik birimleri tarafından çok daha önceden bilindiğini yazdı.
Hufelschulte, “Fidan Almanya’da sadece legal istihbarat sistemi değil, aynı zamanda Türklerin işlettiği seyahat acenteleri, gazete büroları, bankalar ve camilerde de kendisine bağlı gizli ağlar kurdu” diyor.
Focus'taki haberde, Fidan’ın ajanlarının daha çok Almanya’da doğan, yetişen ve iki dile de hakim olan gençler olduğu, iki dilli yetişen gençlerin Alman makamlarında, otellerde hatta bankalarda da çalıştıklarının iddia edildiği belirtiliyor.
Sonuç olarak Almanya'da DİTİB'e bağlı 900'e yakın derneğin bulunduğu dikkate alındığında Türk sermaye devletinin Almanya'daki muhbir ağının genişliği daha iyi anlaşılmış olur.