ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan provokasyonu ortamı germişken, G7 şeflerinin yayınladığı ortak bildiriye Çin yönetimi sert tepki gösterdi.
Almanya, Fransa, İtalya, Kanada, Japonya, İngiltere, ABD dışişleri bakanları ile Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından imzalanan bildiride, Çin'in Tayvan Boğazı ve çevresinde gerçekleştirdiği tatbikatlara dair şu ifadeler kullanıldı:
“Çin Halk Cumhuriyeti'nin son zamanlardaki tehdit edici eylemlerinden, özellikle atış tatbikatları ve gereksiz ekonomik tehditlerinden endişe duyuyoruz. Bir ziyaret, Tayvan Boğazı'ndaki askeri hareketliliğe gerekçe gösterilemez. Ülkelerimizde uluslararası seyahatler, milletvekilleri için normal ve rutindir. Çin Halk Cumhuriyeti'nin artan müdahale riskleri, bölgedeki istikrarı bozarak gerginlikleri artırıyor.”
G7 şeflerinin bildirisinin yayınlanması üzerine Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Deng Li, Pekin’deki AB ülkelerinin diplomatları ile Çin’de bulunan AB delegasyonunun liderlerini bakanlığa çağırdı.
TASS ajansının haberine göre, G7 bildirisiyle ilgili konuşan Deng Li, Pekin'in bu tür söylemleri Batı ülkeleri adına “açık bir siyasi provokasyon ve ciddi bir hata” olarak gördüğünü ve Tayvanlı ayrılıkçılara yanlış bir sinyal gönderdiğini belirtti.
“Bu açıklama gerçekleri çarpıtıyor ve Çin'in iç işlerine müdahale olarak görülmelidir. Çin bunu şiddetle protesto ediyor. Hiçbir şekilde kırmızı çizgiyi geçmemelisiniz. Dünyada sadece bir Çin var ve Tayvan onun ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerini kullanan Deng Li’nin AB temsilcilerine “kırmızı çizgiyi aşmayın” diye uyarması dikkat çekti.
Ukrayna savaşında ABD’nin savaş arabasına binen AB şefleri, şimdiden kıtayı ekonomik bir krize doğru sürüklediler. Hal böyleyken Çin’e karşı benzer bir tutum almaları kolay değil. Görünen o ki, ABD’nin savaş arabasından inme cesareti gösterip göstermeyecekleri konusu, Çin’e karşı takınacakları tutumu da belirleyecektir.