BM’den “doğa ile barışma” vurgusu

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, “doğa ile barışmanın” 21. yüzyılın belirleyici ve herkes için öncelikli konu olması gerektiğini söyledi. Kapitalist devletler iklim kriziyle ilgili koydukları sözde hedefleri dahi tutturamazken, BM’nin göstermelik adımları göz boyamadan ibaret kalıyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 03 Aralık 2020
  • 23:59

Dünya nüfusunun büyük bölümü üzerinde daha şimdiden yıkıcı etkilerde bulunan iklim değişikliği, birçok bakımdan dramatik sonuçlara yol açıyor. Yayınlanan raporlar da buna işaret ediyor. Küresel ısınmayla birlikte yaşanan kuraklık ve çölleşme ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda. Küresel ısınmanın tarımda yarattığı etkiler, 800 milyonu aşkın insanı açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmış, 3,6 milyar hektarlık alanı da çölleştirmiş bulunuyor. Sıcaklığın bu hızla artmaya devam etmesi durumunda gezegenimizin bir bölümünün önümüzdeki on yıllarda yaşanmaz hale geleceği belirtiliyor.

Yayınlanan yeni raporlar da bu gerçeği vurguluyor. Kasırgalar, orman yangınları ve sıcak hava dalgalarının yaşandığı bir yılın sonunda, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres insanlığı “doğaya karşı savaşlarına” son vermeye çağırdı. New York Columbia Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, sera gazı emisyonlarına son verilmesi gerektiğini söyledi. “Kıyamet yangınları, seller ve kasırgalar giderek yeni normalimiz haline geliyor.” diyen BM Genel Sekreteri António Guterres’e göre, korona krizinden çıkış yolu iklim krizinden çıkış yolu ile bağlantılı olmalıdır.

Guterres Çarşamba günü dünyanın durumu hakkında yaptığı konuşmada “Gezegenimiz mahvoluyor” dedi. “Daha adil, daha kapsayıcı ve daha sürdürülebilir kalkınma için daha küresel hedefler için mücadelemizde yıkıcı bir salgınla, küresel ısınmada yeni yükselişlerle, ekolojik gerilemede yeni düşüşlerle ve yeni gerilemelerle karşı karşıyayız.” diyen Guterres, korona krizinden çıkış yolunun bu konuda bir fırsat sunduğunu iddia ederek, “doğa ile barışmanın” 21. yüzyılın belirleyici ve herkes için öncelikli konu olması gerektiğini söyledi.

Paris İklim Konferansı Başkanı ve eski Fransa Başbakanı Laurent Fabius, hükümetleri orta ve kısa vadeli iklim hedeflerini belirlemeye ve gereklerini yerine getirmeye çağırdı. Gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyecekleri belirsiz olan uzun vadeli hedefler belirlemenin yeterli olmadığını belirten Fabius, önümüzdeki yıl Glasgow’da yapılacak BM iklim konferansı için bunun bir zorluk alanı olduğuna işaret etti. Bir sonraki zirvenin özellikle önemli olduğuna dikkat çeken BM yetkilileri, o zamana kadar devletlerin iklim koruma planlarını daha katılaştırmaları gerektiğini ifade ediyor. Zira, 2015 Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmayı iki derecenin çok altına düşürme hedefinin karşılanamayacağı belirtiliyor.

Fosil yakıt üretim planı iklim hedeflerine aykırı

BM çevre programı UNEP, şu anda planlanan küresel fosil yakıt üretiminin 2030 yılına kadar Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşamayacak kadar yüksek olduğunu vurguladı. Küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlandırmak için uluslararası toplumun 2030 yılına kadar yıllık fosil yakıt üretimini yaklaşık yüzde altı azaltacağı söyleniyor. Ancak şu anda, yıllık yüzde 2’lik bir artış planlanıyor – 2030 yılına kadar İklim Anlaşması hedefiyle uyumlu olandan iki kat daha fazla fosil yakıt üretilecek.

Öte yandan küresel ısınmanın etkisiyle ortalama hava sıcaklıkları da rekor seviyelere doğru çıkıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2020’nin ilk on ayında Avrupa için ortalama sıcaklığın hiç olmadığı kadar yüksek olduğunu bildirdi. 2015’ten bu yana geçen yılların, en sıcak altı yıl olduğu ileri sürülüyor. Sıcaklık rekoruna, 2016 yılında sanayi öncesi seviyeye göre artarak 1,2 derece ile ulaşıldığı belirtiliyor. Mevcut tahminlerin, Ocak’tan Ekim’e kadar olan ölçümlerle ilgili olduğu söyleniyor. Bu aylarda küresel ortalama sıcaklığın, 1850-1900 yılları ortalamasının 1,11-1,23 derece üzerinde olduğu belirtiliyor.

Bilim insanları küresel ısınmanın durdurulmaması durumunda, hızla değişen iklime uyum sağlayamadıkları için milyonlarca bitki ve hayvan türünün yok olacağını belirtiyor. Milyarlarca insanı da dolaysız olarak etkileyecek olan iklim krizine kapitalizm çözüm üretmiyor. Çözüm konusundaki acizliğin yanı sıra kapitalist devletler, bu konuda kendi koydukları sözde hedefleri dahi tutturmakta isteksiz davranıyor. Böyle bir tabloda BM gibi kurumların göstermelik adımları da göz boyamadan ibaret kalıyor.