Geçen cumartesi Almanya çapında onbinlerce insan “Black lives matter” şiarı altında sokaklara dökülmüştü. ABD’de polisin işlediği ırkçı cinayetleri kınamak ve buna karşı düzenlenen protestolarla dayanışmada bulunmak için, kitleler özellikle büyük merkezi şehirlere akmıştı. Bunun yanında Bielefeld’de de protesto düzenlenmişti.
Revolutionärer Jugendbund‘un (RJ - Avrupa DGB) organizasyonuyla 2 bin insan protestoya katılmıştı. Oldukça başarılı geçen eylemin sonunda kitlenin isteği üzerine ikinci bir yürüyüşün hazırlanmasına karar verilmişti. Böylece RJ, bu cumartesi için de ırkçılığa ve polis şiddetine karşı eylem çağrısında bulunmuştu. Bütün yerel basında, geçmiş ve yapılacak eylem hakkında önden nispeten pozitif haberler yayınlanması ilgi çekiciydi.
RJ’liler, bu cumartesi günü gerçekleşen eylemde korona güvenlik önlemlerini daha iyi uygulamak için, yürüyüşü iki kola bölerek farklı iki başlangıç noktası belirlemişti. Merkezdeki Kesselbrink alanındaki ilk kol, Hauptbahnhof (tren garı) koluyla birleşmek için saat 15.15’te harekete geçti. İki kol sloganlar eşliğinde ana caddede birleştikten sonra, şehir merkezinde yürüyüşe devam ettiler. Sık sık “Adalet yoksa, barış da yok!” ve “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganları atıldı. Etraftaki insanlara da eylemin amacı hakkında bilgiler verilerek, kitleye katılma çağrısında bulundu. “Nefes alabildiğimiz bir dünya için mücadele ediyoruz” yazılı ana pankart en önde taşınıyordu.
Sistemi ve devleti teşhir eden mesajlar
Yıllardır sağcı örgütlerin ve burjuva medyasının saldırı ve baskılarına maruz kalan göçmen kökenli insanlar yine çoğunluktaydı. Konuşmalarıyla ve kültürel katkıları ile program tamamen onlardan oluşmaktaydı. Birçok genç yaşadıkları aşağılamalar üzerine konuşma yaparak ırkçılığın toplumda ne kadar derin bir sorun olduğunu dile getirdi. En büyük ilgiyi ise siyah gençlerin anlatıları topladı. RJ’nin yaptığı iki konuşmada ırkçılık sorununun neden kapitalist sisteme yaradığı ve sorunun çözümünün neden ancak yeni bir sistemle mümkün olduğu açıklandı. Ayrıca ırkçı polis şiddetinin sadece kişisel bir sorun değil de kapitalist devleti kapsayan kurumsal bir sorun olduğu vurgulandı. Sistemin değişmesini konu eden RJ’li konuşmacılar alkışlandı ve “One solution revolution!” (Tek yol devrim) sloganıyla desteklendi.
Türkiyeli sol örgütler adına İşçilerin Birliği ve Halkların Kardeşliği (BİR-KAR) ve Demokratik Güç Birliği’nin temsilcileri Almanca konuşmalar yaptı. BİR-KAR temsilcisi, Alman devletinin faşist örgütleri neden yasaklamadığını ve sağ teröre neden engel olmadığını anlattı. Ateşe verilen mülteci kamplarının ve Hanau’daki gibi gerçekleşen katliamların, kapitalist devletin doğası gereği yaşandığını vurguladı. Hitler faşizmi zamanında olduğu gibi, devletin faşizme ihtiyaç duyduğu ve daha duyacağı söylendi. BİR-KAR temsilcisi, bu yüzden ırkçılığa ve polis şiddetine karşı mücadelenin devlet yardımıyla değil, anti-faşist kitlelerin örgütlülüğü ve sisteme karşı mücadelesiyle gerçekleşebileceğini dile getirerek konuşmasını noktaladı.
Bitiş alanı Ravensberger Park’ta Kürt gençliği de mikrofonda söz aldı. Polis, baştan beri Kürt katılımcıları yoğun bir şekilde izleyerek, kullandıkları flamalara dikkat etti. Polisin sık sık yaptığı tehditlere rağmen yürüyüş tertip komitesi Kürt katılımcıların pankart özgürlüğünü savundu ve müdahale etmeyeceğini söyledi.
Dikkat çeken başka bir nokta, Alman anti-faşist grupların yürüyüşe katılmamasaydı. Bu aralar RJ gibi ırkçılığa karşı mitingler düzenlemelerine rağmen, ne onlara yapılan seferberlik çağrılarına ne de RJ’nin önerdiği eylem ortaklığı çağrısına cevap verdiler. Böylece bini aşkın kişinin katıldığı yürüyüşte, örgütlü olmayan gençler yine büyük çoğunluktaydı.
Bielefeld’de ırkçılığa karşı yeni bir örgütlenme
Ravensberger Park’ta özellikle siyah gençler mikrofonda söz alarak, konuşmalarıyla eyleme yeniden damga vurdu. Danslarıyla, kitleye verdikleri enerjiyle, protestonun canlılığında önemli katkı sundular. Bir gencin özel bir emekle, protesto için hazırladığı, ABD’deki polis şiddetini kınayan rap dinletisi de programa ayrı bir renk kattı. Toplamda kapitalist sistem ve devlet karşıtı tutum eylem boyunca belirgindi. Sorunun artık siyasetçilerle ve reformlarla çözülemeyeceği vurguları birçok genci etkiledi.
Kapanış konuşmasında kitleye yeniden protestolara devam etmek isteyip istemedikleri soruldu. Gençler alkışlarla ve yüksek seslerle devam etmek istediklerini belirtti. Bunun üzerine RJ’li sunucu, gelecek cumartesi saat 12 için, Bielefeld Bürgerpark’ta toplanmaya ve ırkçılığa karşı daha geniş ve kolektif bir örgütlenme oluşturmaya çağrı yaptı. Eylem büyük bir coşkuyla sonlandırıldı. Ardından aktif çalışmaya katılmak isteyen gençlerin de aralarında olduğu birçok kişiyle ilişki kuruldu.
Son iki protestoda, RJ’nin Bielefeld’de göçmen kökenli gençlikle kitle bağında gözle görülür bir gelişme yaşandı. Bu gelişme Instagram gibi sosyal medyada da yankı buldu. Anti-faşist mücadelede şimdiye kadar genelde Alman solu ve Alman otonomcu gruplar örgütlüyken, artık ırkçılığa en çok maruz kalan insanlar ön plana çıkmakta. Hedef, ABD’den Almanya’ya geçen hareket zayıflasa bile, bu potansiyeli en iyi biçimde değerlendirmek ve kapitalist sistemin yarattığı toplumsal sorunlara karşı kalıcı bir güce dönüştürmektir.
Kızıl Bayrak / Bielefeld