Darbeler ve kayıplar ülkesi Arjantin, derin ekonomik kriz içerisindeyken seçimlere gitti. İkinci tura kalan seçimleri sağcı aday Javier Gerardo Milei kazandı. Pazar günü yapılan seçimlerde Milei oyların yüzde 56'sını alırken, Peronist aday Sergio Massa’nın oyları yüzde 44'te kaldı. Seçime katılım oranının yüzde 76 olduğu belirtildi.
Milei seçim gecesi demagojik bir konuşma yaparak, "Çöküş modeli sona erdi" dedi. Pazartesi günü, La Nación gazetesi, kamu yayıncılığının da özelleştirileceğini ve Avukat Mariano Cúneo Libarona'nın Adalet Bakanı olarak atanacağını yazdı. Yorumcular, Milei ve Cúneo'nun amacının yargıyı depolitize etmek olduğunu söylüyorlar. Depolitize’den kast ettikleri şey ise, sermayenin çıkarları söz konusu olduğunda yargının devre dışı bırakılmasıdır.
Aşırı sağcı bir şarlatan olarak bilinen Milei, Donald Trump’ı “rol modeli” kabul ediyor. Nitekim seçim başarısından dolayı Milei’yi ilk kutlayanlardan biri de Trump oldu. Trump özel mesajlaşma platformu Truth Social'da "Tüm dünya izliyordu! Seninle çok gurur duyuyorum. Ülkenizi tersine çevirecek ve Arjantin'i gerçekten yeniden harika yapacaksınız" diye yazdı.
Yıllardır derin ekonomik kriz içerisinde olan Arjantin'de burjuva sol-sosyal demokrat hükümetler yoksulu daha yoksul zengini daha zengin yapan IMF programını uyguladılar. Arjantin’in halen IMF’ye büyük oranda borçları var. Yeni yönetimin İMF programını çok daha saldırganca uygulayacağını öngören IMF şefleri de hemen Milei'ye başarı dileklerini ilettiler.
Burjuva ''sol/sosyalist'' hükümetler, kapitalist üretim ilişkilerinin temellerine dokunmak bir yana emekçiler lehine bir takım somut adımlar atmaktan bile uzak kaldılar. Vergi sisteminde dahi adaleti sağlama iradesi gösteremeyen, ülkedeki gelir adaletsizliğini düzletmek yerine IMF programına bağlı kalan bu hükümetler, kazanması için faşist bir demagoga zemin düzlediler. Seçim öncesinde yapılan tahminleri boşa çıkartarak seçilen Milei, IMF programlarını öncekinden de azgın bir şekilde uygulamaya hazırlanıyor.
Milei'ın partisi “La Libertad avanza”nın parlamentoda sadece birkaç sandalyesi ve Senato'da tek bir sandalyesi bile yokken seçimleri kazanması sol-sosyal demokrat partilere karşı toplumda biriken güvensizlik ve öfkeyi göstermesi bakımından öğreticidir.