Salgınla mücadelede diğer Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla "başarılı" bir görüntü sunan Almanya'da dün vaka sayıları günlük en yüksek seviyeye çıktı. Avrupa çapında tekrar yükselişe geçen salgının etkisi Almanya'da da ağırlaşmaya başladı. Son 24 saatte 6 bin 638 yeni vaka tespit edilirken, ülkenin ikinci "dalga"nın başında olduğuna ilişkin yorumlar yapılıyor.
Tagesschau.de’den alınan bilgiye göre, önceki gün Bakanlar ve Başbakan Merkel’in saatlerce süren korona zirvesinin sonunda önemli kararlar alındı.
Bu kararların ekseninde ise Alman sermaye devletinin ekonomik çıkarlarını özenle korumak vardı.
Sosyal ilişkilerin kısıtlanması, restoran ve kafelerin belli saatlerde kapalı tutulması gibi önlemlerin alındığı zirvede, toplumun sağlığını ciddi şekilde koruyacak yeni bir tutumun olmadığı bir kez daha gözler önüne serildi.
Alınan tüm sözüm ona önlemlerin öncelik sırasının en sonunda insan sağlığı ve en başında ise ekonomik çıkarların olduğu net bir biçimde görülmekte. Kapitalizmde her daim ekonomik çıkarlar, insan sağlığından daha önemli olmuştur. Bu onun doğasında olduğuna göre, alınan Covid-19 önlemleri de her zaman olduğu gibi ikiyüzlüce bir kandırmacadır.
Bölgelerdeki yüksek artışlar karşısında daha hızlı ve çabuk müdahale edilmesi gerektiği de alınan kararlar arasında yer aldı. Fakat, bunun nasıl önleneceği ve sağlık kurumlarının kötü koşullar içerisinde nasıl gereken önlem ve tedavilerin uygulanacağı belirsizliğini koruyor.
Zirvede alınan kararlar özetle şöyle:
-Maske zorunluluğu
Bir bölgede her 100.000 kişiden 35’i koronaya yakalanmışsa eğer, açık alanlarda maske takmak zorunluluğu getirilecek. Bu uygulama şimdilik dükkanlarda, toplu taşıma araçlarında, kamu binalarında ve seçilmiş belli caddelerde geçerli. Şu ana dek takılan maskelere rağmen hasta sayısının yükselişini göz önünde bulundurduğumuzda, bu kararın zaten süregelen maske kuralının da sadece göstermelik olduğunu ortaya koyuyor.
-Etkinlikler ve eğlence mekanları
Kapalı mekanlarda yapılan eğlencelerde kişi sayısı 25 ile sınırlandırılırken, daha büyük etkinlikler 100 kişiyle sınırlandırıldı. Bu durum, aynı zamanda toplumun muhalif kesimini, eylemlerini ve protesto gösterilerini de etkiledi. Dolayısıyla sisteme muhalif kurum ve kişilerin de eylem olanakları sınırlandırıldı.
-Konaklama
Yaşadığı eyalet dışında konaklama yasağı ile ilgili görüşmeler kasım ayına ertelendi. Böylece sonbahar tatilinde eyalet dışına çıkıp, tatil yapan ailelerin otellerde kalma imkanları korunmuş oldu. Dolayısıyla ülke içindeki turizmin çıkarları bir süreliğine de olsa, güvenceye alındı.
NDR'den alınan bilgiye göre Niedersachsen Eyaleti Ekonomi bakanı Althusmann 15 Ekim’de şunları söyledi:
“Sadece sağlığımızı değil, ekonomimizi de koruyacağız. Ekonomik çıkarlarımız için elimizden geleni yapacağız ve bir Lock Downu engelleyeceğiz.”
Tüm eyalet başkanlarının ve Başbakan Merkel’in de bulunduğu zirvede, Althusmanın prensibi hakimdi.
Başbakan Merkel ise Spielgel.de’den alınan bilgiye göre, sınırların tümüyle kapatılması ve kentlerin karantina altına alınması gibi önlemlerin (lock down) mutlaka engellenmesi gerektiğini söyledi ve ekledi:
“Önceliğimiz ekonomiyi ayakta tutmak ve okulları ve kreşleri açık tutmak olmalıdır.”
Okullar ve diğer eğitim kurumları, işçi ve emekçi ailelerin işlerine gidebilmeleri için açık tutulacak. Okullarda, anaokullarında, kreşlerde çocukların bulunması demek, ailelerin işlerini korona koşullarında kölece sürdürebilmeleri demektir. Havaalanında, fabrikalarda vs. üretimin ve işletmenin devamını sağlamak, korona önlemlerinin temel prensibi olarak karşımızda duruyor.
İnsan sağlığını kendi çıkarlarının önüne koymayan kapitalizminden gerçek önemler beklemek, onun doğasını yeterince anlamamış olmaktır. Toplumu, çocuğu, insan sağlığını, tüketimden ve üretimden çok daha değerli görmek ve ona hak ettiği değeri vermek ve bunun için mücadeleyi büyütmek işçi ve emekçilerin omuzlarında bir görev olarak duruyor.
Kızıl Bayrak / Almanya