Almanya, uzunca sayılabilecek bir sosyal durgunluk döneminin ardından, son haftalarda konusu ırkçılık, iklim değişikliği ve yüksek kiralar olan kitlesel eylemlere sahne oldu.
Berlin’de iki hafta önce ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı birlikte yaşamayı slogan edinen 250 bin kişilik dev bir gösterinin ardından; geçen hafta sonu da Frankfurt’ta binlerce kişi “yaşanabilir yaşam alanları için ve kira çılgınlığına” karşı sokaklara çıktı.
Konut sorunu ve yüksek kiralara karşı beklenenin oldukça üstünde insanın sokaklara çıkması, gözleri, gittikçe artan ve önem kazanan bu soruna çevirdi.
Bugün Almanya gibi gelişmiş emperyalist bir ülkede bile çok ciddi bir konut sorunu var. Güncel verilere göre Almanya’da 422 bin kişi evsiz durumdadır. Tek başına bu rakam bile konut sorununun sadece gelişememiş veya yoksul ülkelere has bir sorun olmadığının, aksine kapitalizmin hüküm sürdüğü her coğrafyada mevcut bir sorun olduğunun kanıtıdır.
Almanya’da konut sorununun neden ve nasıl yaşandığına dair bazı bilgilerle devam edelim.
Almanya’da her yıl 70.000 konut daha az yapılıyor. 1990’dan bu yana insanların uygun fiyata oturabildikleri sosyal konutların oranı %60 azalmıştır.
Berlin’de oturanların yarısından fazlası oturdukları evin kirasını karşılayamadıkları için devletten yardım almak zorundadır.
Almanya’da 2012’den bu yana, orta ve büyük şehirlerde kiralar en az %30 yükselmiştir. Münih, Hamburg ve Stuttgart gibi kentlerde, imara açık bölgelerin fiyatı sadece 2016’da %10 ile 20 arttı.
Münih’te küçük konutların metrekare fiyatı 25 avroya kadar çıkmıştır. Yine Münih’te artık evler değil yataklar kiraya verilmektedir. Bir yemek ocağı, bir banyo ve tuvaletten ibaret olan bir odaya dört yatak atılıyor ve yatak başına 400 avro kira alınıyor.
Berlin’de kirası 1000 avronun altında olan 80 metrekarelik eski bir ev için tam 800 kişi başvurmakta, evi görmeye gelenler caddeye kadar kuyruk oluşturabilmektedir.
Bu liste daha da uzatılablir kuşkusuz. Fakat bu kadarı bile sorunun vehameti konusunda fikir sahibi olmaya yeterlidir.
Sorunun sebebi kapitalizmdir, çözümü de kapitalizmi aşmakla mümkündür!
Nereden bakarsak bakalım konut sorunu da işsizlik ve yoksulluk gibi, kapitalizmin yarattığı en dolaysız sorunlardan biridir.
Oturacak bir evi olsun veya olmasın, konut ve kira sorunu bütün emekçi sınıfları kesen bir sorundur. Bugün Almanya’da çalışanlar kazançlarının yarıya yakınını veya en azından üçte birini kiraya harcamak zorundadırlar.
Özellikle Berlin, Hamburg, Münih, Köln, Frankfurt ve Stuttgart gibi kentlerde kiralar hızla yükselmektedir. Kira artışı tamamen piyasanın ve ev sahiplerinin insafına bırakılmış, bu konuda tam bir kuralsızlık ve keyfiyet yaşanmaktadır.
Son derece çarpık, akıl ve insanlık dışı bir sistem olan kapitalizm, milyonlarca insanı büyük kentlerde, çoğu sağlıksız ve yetersiz olan konutlarda yaşamaya mahkum etmekte ve kira rantından büyük paralar kazanmaktadır. Konutlar tadilat edilip sağlıklı ve oturulabilir hale getirildikten sonra ise, kiralar iki üç katına çıkarılmaktadır.
Kapitalizmde toplumun ihtiyaçları değil, kâr ve daha çok kâr esastır. Bu işleyiş, konut sorununda da karşımıza çıkmaktadır. Aslında halihazırda ihtiyaca göre ve adaletli bir dağılım sözkonusu olsa bu toplumda herkese yetecek konut var. Fakat böyle olmuyor. Bugün konut sıkıntısında başı çeken Münih’te büyük evlerin yarısından fazlasında tek kişi yaşıyor. Buna karşılık kalabalık çoğu aile kentlerin dışında ve daha dar evlerde yaşamak zorunda kalıyor. Çünkü kiralar oldukça yüksek veya kiraya vermek ev sahiplerinin inisiyatifinde olduğu için, ev sahipleri de kimi tercih ederse evi ona veriyorlar. Hatta bu evler çoğu kez yüksek gelirli insanların ikinci evleri olabiliyor. Ev sahiplerinin tercihlerinde çoğu zaman ırkçı tutumlar rol oynayabiliyor. Ve bu haksızlığa hiç kimse dur diyemiyor. Zira kapitalizmde özel mülkiyet kutsaldır ve dokunulamaz.
Konut alanında yaşanan bir diğer sorun ise, rantı yüksek yerlerde oturan emekçilerin şehirlerin dışına sürülmeye zorlanmasıdır. Kira arttırma veya tadilat bahanesiyle emekçilerin çıkarıldığı evler ise fahiş fiyata tekrar kiraya verilmektedir.
Başta Almanya olmak üzere, her türlü zenginliğin devasa boyutta biriktiği günümüz kapitalist dünyasında, toplumun en temel sorunu olan konut sorununu çözmek son derece mümkün ve kolaydır.
Ne var ki bu sorunu çözmek onun doğasına aykırıdır. Zira sorunların sebebi olanlar, çözümü de olamazlar. Kapitalizm toplumsal hiçbir sorunu çözmez, aksine onu kendi çıkarı için kullanır sadece.
Mesela emekçilere, ev almaları karşılığında düşük faizli krediler vererek onların ev sahibi olmalarını sağlamak bu sorunun çözümüne katkı sağlamak gibi görülebilir. Fakat bununla kendi sömürü çarklarını garantiye alma derdindedir aslında. Emekçiyi ömür boyu borçlandırarak, onu patronun ve sistemin uysal bir kölesi yapmaktır esas amaç. Zira borçlu işçi kendisine dayatılan koşulları daha kolay kabul edecektir.
Sonuç olarak, kapitalizm nasıl ki işsizler ordusunu işçiler üzerinde bir baskı ve sömürü aracı olarak kullanıyorsa, evsizleri de kira rantını arttırma ve insanları sağlıksız konutlarda yüksek fiyata oturmaya razı etmek için kullanmaktadır. Dolayısıyla sorunun devamı onun çıkarınadır.
Savaş, issizlik, yoksulluk, ırkçılık gibi tüm diğer temel toplumsal sorunlar gibi konut sorununun da kapitalizmde çözümü yoktur. Kesin ve kalıcı çözüm proletarya iktidarı ve sosyalizmdedir.
* İstatistiki bilgiler mietwahnsinn.de adlı internet sayfasından alınmıştır.