Havacılık, pandemiden olumsuz etkilenen sektörlerin başında geliyor. Fakat her alanda olduğu gibi, hava yolu şirketleri ile işletmeci firmalar da pandeminin bütün yükünü işçilerin sırtına yıktılar.
Almanya’da özellikle Lufthansa ve Fraport gibi tekeller pandemiyi işçilere karşı tam bir fırsata çevirdiler. Zarar ettikleri gerekçesiyle devletten milyarlarca Euro karşılıksız ‘yardım’ alan tekeller, kısa çalışma uygulamasına geçerek işçi ücretlerini ödemekten de kurtuldular. Yine pandemi bahanesiyle binlerce kişiyi işten atarak çalışan sayısını en az üçte bir oranında azalttılar. ‘Paralı çıkışlar’ı gündeme getirerek ise ücret ve sosyal haklar bakımından avantajlı olan eski işçilerin çoğundan kurtuldular.
Havacılık tekelleri hala ciddi kayıpları olduğunu iddia etseler de gerçek durum farklıdır. Asıl kayba uğrayan kapitalistler değil havacılık sektöründe çalışan işçilerdir. Pandeminin ilk dönemine denk gelen toplu sözleşmelerin çoğu üç yıllığına bağıtlandı ve hemen tümü sıfır zamla sonuçlandı. Pandemi sınırlamaları büyük oranda ortadan kalksa da, “olağanüstü durum sözleşmesi” denen üç yıllık sözleşmeler birçok yerde halen yürürlüktedir.
Yine kısa çalışmadan dolayı işçiler en az yüzde 10 ila 20 arasında ücret kaybına uğradılar. Bununla birlikte bütün tüketim maddelerine yapılan zamlar ve artan enflasyon işçilerin reel gelirini düşürüp yoksullaştırdı. Ücret kaybına uğrayan ve hastalıkla boğuşarak çalışmak zorunda kalan işçilerin çalışma koşulları kat kat kötüleştirildi. Atılan işçilerin yerine yeni işçi alınmadığı için yoğunlaşan işleri sayıları neredeyse yarıya indirilen personele yaptırıyorlar. Diğer bir ifadeyle iş yoğunluğu, sömürü ve stres iki katına çıkarıldı.
Pandeminin faturasına şimdi de emperyalistlerin kışkırttığı savaşınki eklendi. Savaşla birlikte enerji kaynakları başta olmak üzere birçok temel ürüne yüksek oranlı zamlar yapıldı. Artan hayat pahalılığı emekçilerin refah düzeyini aşağı çekmeye devam ediyor. Almanya gibi zengin bir ülkede bile işçi sınıfı sefalet ücretlerine ve kölece çalışma koşullarına mahkum ediliyor. Sermayenin bu kaba saldırılarına karşı işçiler pek çok yerde tepkilerini ortaya koyup direnmeye başladı. Almanya’da birçok sektörde şu sıralarda süren ‘iş yeri işçi temsilciliği’ seçimleri ile toplu sözleşmeler (TİS) bu tepkilerin somut bir şekilde yansıdığı alanlardır.
Güvenlik personelinden ikinci uyarı grevi
Almanya’nın çeşitli hava alanlarında, değişik firmalar bünyesinde çalışan yaklaşık 25 bin güvenlik personeli 22 Mart Salı günü ikinci kez 12 saatlik bir grev gerçekleştirdi. Bir hafta önceki (15 Mart) grevde olduğu gibi bu grev de uçuş hizmetlerini büyük oranda aksattı. İşçilerin örgütlü olduğu Ver.di sendikası tarafından organize edilen greve katılım da yüksek oldu.
Salı günü eş zamanlı olarak Frankfurt, Berlin, Hamburg, Düsseldorf, Bremen, Hannover, Stuttgart, Köln-Bonn havaalanlarında yapılan grevden dolayı yüzlerce uçak seferi iptal edildi. İptal edilmeyen seferlerde ise ciddi gecikmeler yaşandı. Hamburg’da nerdeyse tüm seferler iptal edilirken, Düsseldorf ve Berlin’de ise uçuşların en az yarısı iptal oldu. En büyük havaalanı olan Frankfurt da grevden ciddi oranda etkilendi. Yolcu, kargo ve personel kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluştu.
İş bırakan işçiler toplanarak iki terminal arasında bir yürüyüş gerçekleştirdikten sonra, yaptıkları mitingle taleplerini bir kez daha deklere ettiler.
Ver.di sendikası ile Federal Hava Güvenliği İşverenler Birliği arasında süren ve 25 bin güvenlik personelini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde şimdiye kadar yapılan dört turda anlaşma sağlanamadı. Taraflar arasında 5. Tur görüşmeler Perşembe günü Raunheim’da yapılacak.
Sendikanın talepleri:
- 12 ay geçerli olacak şekilde, saat ücretine en az 1 € zam.
- Çeşitli bölgeler (doğu-batı), bölümler ve işler arasındaki ücret farkı giderilsin. Ülke çapında aynı işe aynı ücret ödensin.
- Yeni başlayanlar ile deneme sürecinde olanlara daha düşük ücret ödeme uygulamasına son verilsin.
WİSAG’da anlaşma sağlandı
Frankfurt hava alanında ana işletmeci firma Fraport’tan sonra ikinci firma olan Wisag patronları ile Ver.di arasında 23 Mart Çarşamba günü, uzun süreden beri deva eden TİS görüşmelerinde anlaşma sağlandı. Anlaşmadan önce Ver.di üyesi Wisag çalışanları birkaç kez uyarı grevine gitmişlerdi.
Wisag, pandeminin başında çalışanlarının yaklaşık üçte birini işten atarak, tam bir işçi kıyımı gerçekleştirmişti. Haksız, hukuksuz ve tazminatsız işten atılan 200’ü aşkın işçi, haklarını alabilmek için aylarca süren bir direniş gerçekleştirmişlerdi. İşçilerin taleplerini görmezden gelen Wisag kapitalistleri, kimseyi tekrar işe almadıkları gibi, işi sermaye mahkemelerine havale ettiler. Mahkemede bazı işçiler kısmen yükseltilen tazminatları alıp anlaşırken, kimi işçilerin mahkemeleri ve hak arayışları halen devam ediyor.
Wisag, düşük ücretler ve ağır çalışma koşullarından dolayı, yakın zamanda ciddi bir personel sıkıntısıyla karşı karşıya kalmıştı. Wisag gibi diğer firmalarda dayattıkları vahşi sömürü koşullarından dolayı eleman bulmakta zorluk çekiyorlar. Bundan dolayı havaalanları işçi sirkülasyonunun en fazla yaşandığı alanların başında gelmektedir.
Wisag’da yapılan ve 550 çalışanı ilgilendiren anlaşmanın temel maddeleri şöyle:
- Ücretlerde kesintiye gitmeden haftalık çalışma 37,5 saate düşürüldü.
- Ücretlere yıllık yüzde 6 ile 7 arasında zam yapılacak.
- Anlaşma 2024’e kadar geçerli olacak.
Kızıl Bayrak / Frankfurt