Yazara kendi kitabını yasaklamak!- Hüseyin Aykol

"Adil Okay'la birlikte editörlüğünü yaptığımız "Firari Yazılar" kitabımı henüz göremedim. Ailem bana da gönderecek ama içeriye verecekler mi, bilemiyorum. Çünkü artık dışarıdan gelen kitap ve dergileri almayacaklarını söylediler."

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 28 Kasım 2021
  • 10:15

Urfa-Siverek'te bulunan 1 nolu T Tipi Cezaevi'ndeki misafirliği uzun bir süredir devam etmekte olan Dr. Ayhan Kavak'ın 1 Kasım 2021 tarihli mektubu özetle şöyle: "Adil Okay'la birlikte editörlüğünü yaptığımız "Firari Yazılar" kitabımı henüz göremedim. Ailem bana da gönderecek ama içeriye verecekler mi, bilemiyorum. Çünkü artık dışarıdan gelen kitap ve dergileri almayacaklarını söylediler. İki ayda bir, dini bayramlarda, yılbaşı ve doğum günümüzde bir kitabı armağan olarak alabilecekmişiz sadece. Hazırlayanlardan biri olduğum kitabı hediye diye almanın garabeti ortada. Bir de kimi yazımsal çalışmalar için kaynak kitaplar istemek de ham hayal oldu.

Bu arada, Eylül ayı ortalarında dışarıdan gelenlerin de katıldığı ve hijyene uyulmayan bir aramanın ardından 'yol-su-elektrik' niyetine odamıza korona verildi. Altı arkadaşımız pozitif çıktı. İçinde benim de olduğum dört kişinin testi ise negatif çıktı. Allah'ın sevgili kulu:) olmamdan mıdır yoksa aşının üçüncü dozunu da yaptırmış olmamdan mıdır bilinmez ama ben korona olmadım. Dördümüzü apar topar bir başka odaya çıkardılar. Onbeş gün sonra test yapılacak denilerek temaslı korona karantinasına girdik. Sekiz günün ardından bu kez diğer odamızdan üçü dışında sekiz kişi pozitif çıktı. Bir başka yerde karantinaya girmeleri gerekirken o sekiz arkadaşı sekiz gündür karantinada olan bizim odadaki arkadaşların yanına götürdüler. Üç arkadaşı da bizim yanımıza. Bu nasıl uygulama; resmen koronaya davet!

Neticede herkes negatif çıktı ve karantinadan çıkarıldık. Lakin halen geçici olarak getirildiğim odadayım. Eşyalarımın çoğunu odada bırakmıştım. Dahası üç odamız peş peşe sıralanıyordu. Yeni konsept gereği her bir odayı bir başka köşeye götürme anlayışı yaşanıyor. Yani bir odamız fizana gitti. Bakalım bu hafta biz de kendi odamıza geçersek, bizi de bir başka fizana taşırlar herhalde. Eylül başında artık sevk yazabilirsiniz, demişlerdi. Yazdık ama herkese ret cevabı geldi. Tedavi amacıyla da olsa Diyarbakır'a gidemedim."

* * *

Menemen T Tipi Cezaevi'nde bulunan Cihan Özyıldız, 16 Kasım 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: "Yeni çıkan kitabımın sevincini paylaşmışsınız, teşekkürler; ancak ben o sevinci kitabımı elime alarak, yazdıklarımı yeniden okuyarak yaşayamadım. Bizzat yazdığım kitap, sakıncalı bulunarak cezaevi tarafından bana verilmedi. Düşünebiliyor musunuz; yazdığım kitap, bana verilmiyor. Bir yazara kitabının verilmediği tek ülke herhalde Türkiye'dir. Gerçi bu ülkede, benim başına gelen birçok arkadaşımın da başına gelmiştir herhalde.

Kitabımın verilmeyişine gelince: Devletin bütünlüğü ve bağımsızlığına aykırı ifadeler; milletin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışmaya dönük ifadeler; Türkiye cumhuriyet kurucularına ve siyasi politikacılara aşağılayıcı ve suçlayıcı ifadeler içerdiği; Türk ordusuna soykırımcı denildiği; tüm bunları ileri sürüp halkı direnişe çağırdığım iddia edilerek kitap bana verilmedi. Kitabım için neredeyse savcı gibi iddianame hazırlamışlar. İçeride 30. yılıma girdim. Son yılımı da okuyarak geçireceğim."

* * *

Nusaybin eski Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, Kürtçe olarak yazdığı kartında şöyle diyor: "Annemin başsağlığına dair bana yazdığınız için teşekkür ederim. Değerli duygularınız bana güç verdi. Zaten siz davamın ne durumda olduğunu biliyorsunuz. Sizin kartta yazdığınız gibi 'yaz kızım' diyerek zaten verecekleri cezayı önceden ceplerinde hazır bekletiyorlar. Eğer yargılanan Kürtse, kadınsa ve Kürdistani ise üç kat ceza veriyorlar. Ben yaşamım boyunca, kadın-yaşam-özgürlük dışında herhangi bir şey yapmadım. Her bir kelimesine 10'ar yıl ceza verdiler. 10 yılı Kürt, 10 yılı kadın, 10 yılı da Kürdistan'da yaşadığım için verdiler. Ancak ben hiçbir zaman özgürlük dışında herhangi bir şeyi hayal etmiyorum. Bu da beni cezalandırmaları için yetiyor. Irkçılığı, dinciliği, cinsiyetçiliği cezalandıracaklarına jin-jiyan-azadi'yi cezalandırıyorlar. Bütün gazeteci arkadaşları, sizin şahsınızda selamlıyorum."

* * *

Bolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan Bahattin Solhan gönderdiği kartta şöyle diyor: "Dışarıda-içeride pandemi de kullanılarak tamamen bir 'tecrit' ortamı oluşturulmuş durumda. Baskı, yıldırma ve savaş politikaları ülkeyi çıkmaza soktu, ana muhalefet güçlü olmayınca ayakta kalan ve politikalarında ısrar eden bir yönetim anlayışı var. Her şeye rağmen bizlerin umudu, iradesi ve direnişi onları korkutmaya devam ediyor. Maalesef gazeteyi de takip edemeyince sistemin medyasından kötünün iyisini seçmeye çalışıyoruz."

* * *

İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan Güven Usta'nın 11 Kasım 2021 tarihli mektubu 8 sayfa. Bazı satırları idare tarafından karalanmış. Özetleyerek veriyorum: "Buradaki yasaklardan bir liste sunmak istiyoruz: 1. Herhangi bir dergi-yayın takip etmek, satın almak, abone olmak yasak. 2. Hücrede ihtiyacımız kadar kitap bulundurmak yasak. 3. Posta yoluyla gelen her türlü fotokopi yasak. 4. Slogan atmak yasak. 5. Ziyaretler yasak. 6. Açılan disiplin soruşturmalarında istediğimiz gibi sözlü savunma yapmak yasak. 7. El işi malzemesi, akord cihazı ve envai çeşit üretim malzemesi yasak. Hak talep etmek, haksızlıklara karşı direnmek yasal hakkımız olduğu kadar aynı zamanda görevdir. Hapishane idaresi yaptığımız eylemlere karşı disiplin cezalarıyla bizi yıldırmaya çalışıyor. Daha şimdiden 40 aya yakın ziyaret yasakları birikti. Dahası yasakların arasına zaman bırakılmadığı için sürekli olarak ziyaret yapamaz haldeyiz."

* * *

Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde bulunan Zülfü Yıldırım'ın cezası bir yılın altına düştüğü için Karakoçan İlçe Cezaevi'ne sevk edilmişti. Orada tedavisine devam edilmek istendi. Ancak ilçe cezaevinde karantina odası olmadığı için Zülfü Yıldırım, tekrar Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne geri getirilmiş. İnsan ne diyeceğini gerçekten bilemiyor!

* * *

Nihayet: Dışarıda statlara bile tam kapasite seyirci alınırken, nihayet cezaevlerinde açık görüşlere de izin çıktı. Adalet Bakanlığı, 1 Aralık 2021 gününden itibaren cezaevlerinde açık görüş yapılabileceğini açıklamış bulunuyor. Ailelerin neredeyse iki yıllık hasreti böylece sona eriyor. Açık görüşe gidebilen tüm aileleri, cezaevlerindeki yakınlarını ziyaret etmeye çağırıyoruz!

Mektubu gelenler:

--------------------------------

Ayşe Gökkan - Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi

Sebahat Tuncel - Sincan 3 nolu L Tipi Cezaevi

Sibel Akdeniz - Sincan 3 nolu L Tipi Cezaevi

M. Zeki Deniz - Antalya S Tipi Cezaevi

Bahattin Solhan - Bolu F Tipi Cezaevi

Güven Usta - Kırıklar 1 nolu T Tipi Cezaevi

Cihan Özyılmaz - Menemen T Tipi Cezaevi

Ayhan Kavak - Urfa 1 nolu T Tipi Cezaevi

Yeni Yaşam Gazetesi / 28.11.21