Türkiye dünya ayakkabı ihracatının sadece yüzde 0,49’unu gerçekleştiriyor. Büyük pazarlara yakınlığı bir avantaj olsa da, imalatta küçük atölye tipi üretimin hakimiyeti, kalifiye olmayan işgücü, ayakkabı yan sanayi girdilerinde standart ve kalite eksikliği gibi sorunlar nedeniyle ihracat potansiyeli yeterince değerlendirilemiyor; ayakkabı üretimi daha çok yurtiçi piyasa tüketimine yönelik gerçekleştiriliyor.
Ayakkabı imalatı en fazla İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Konya’da yapılırken, Hatay, Isparta, Adana ve Trabzon da imalatın yoğun olduğu iller. TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi’ne göre, 2016 yılında deri ve ilgili ürünler imalatında çalışan sayısı 139 bin; bunların yüzde 44,3’ü kayıtdışı çalışıyor.
2005-2006 yıllarında, Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından 23 ildeki 1024 iş yerinde gerçekleştirilen işçi sağlığı ve iş güvenliği teftişlerinde görüldü ki, ayakkabı ve deri konfeksiyon ürünü imal edilen pek çok iş yerinde kullanılan kimyasallara ait malzeme güvenlik bilgi formu yok; ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların sağlık muayeneleri yaptırılmıyor; yapıştırıcı kullanılan bölümlerde lokal havalandırma sistemi bulunmuyor; elektrik tesisatının düzenli kontrolü yapılmıyor; işçilere yangın, işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmiyor; elektrikle çalışan cihazların güvenlik topraklamaları yapılmıyor. 2016 tarihli bir araştırmanın sonuçları da ayakkabı imalatı yapan işletmelerin fiziki durumunun çalışmaya uygun olmadığını, üretim sırasında kullanılan kimyasalların yarattığı tehlikenin de yüksek olduğunu gösterdi.
Sektöre dair veriler ve yapılan çalışmalar, ayakkabı imalatının küçük ölçekli işletmelerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından riskli ortamlarda gerçekleştiğini gösteriyor. Hem kayıtdışılık hem de küçük ölçekli üretimin yaygınlığı çocuk işçiliğinin de daha çok bu işletmelerde ortaya çıkmasına yol açıyor. Bu işletmelerdeki çocuklar, yetişkinler için bile ciddi tehlike ve risk içeren bir işte çalışıyorlar.
İşgücü boşluğu yoksul ve göçmen çocuklarla kapatılıyor
Kalkınma Atölyesi’nin yayımladığı Türkiye’de Ayakkabı İmalatında Çocuk İşçiliği Hızlı Değerlendirme Raporu’ndan da görüldüğü üzere, ayakkabı imalatında çocuk işçiliği, işgücü sağlaması açısından merkezi bir rol oynuyor. Çocukların küçük yaşlarda bir meslek öğrenmek veya para kazanmak için çalıştırılmaya başladıkları sektörde çocuk işçiliği çok yaygın. Oysa ayakkabı imalatı tehlikeli bir iş olduğu için, işçi sağlığı ve iş güvenliği tehlike ve risklerinin çocuk bedeni, gelişimi ve ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi büyük.
Türkiye’de ayakkabı imalatı çocukluktan başlayan ve kısa süre öncesine kadar babadan oğula geçen bir meslek olarak yapılıyor. ‘Ağaç yaşken eğilir’ anlayışıyla çocuklar erken yaşlarda çalışmaya başlıyor. Raporda belirtildiği gibi, ülkemizdeki yaygın kanı ve çalışma pratiği, bu işte 12 yaşından itibaren çalışmaya başlanması gerektiği yönünde. Bu bağlamda çocuk işçiliği yoksul ailelerin gelir elde etme yönteminin ötesinde, ayakkabı imalatına işgücü sağlanmasının temel stratejisi.
Süreç içinde zorunlu eğitimin uzamasıyla çocuk işgücü akışında tıkanıklıklar ortaya çıktı. Güvencesiz, uzun saatler ve riskli çalışma nedeniyle bazı aileler çocuklarını çırak olarak vermek istemeyince ayakkabı imalatında oluşan işgücü boşluğu, eğitimine devam edemeyen, okulu terk etmiş çok yoksul çocuklar ve yabancı göçmen çocuk işçiler tarafından karşılanmaya başlandı.
Ayakkabı imalatında çalışan çocukların sayıları ve çalışma koşullarına ilişkin ulusal, bölgesel veya yerel düzeyde herhangi bir veri veya araştırma yok. 2017’de gözlem raporu yayımlayan Hak İnisiyatifi, İzmir Işıkkent’te bulunan Ayakkabıcılar Sitesi’nde yaklaşık 5 bin çocuğun işçi olarak çalıştığını belirtmişti. Kalkınma Atölyesi’nin yaptığı saha araştırmasında ise İstanbul’da özellikle spor ayakkabı üreten saya atölyeleri ile küçük ve orta ölçekli ayakkabı imalatçılarında çocuk işçilere rastlaņırken, 8 yaşından itibaren saya atölyelerinde çalışan çocuklar olduğu görüldü.
İmalat olan her yerde çocuk işçi var
Rapor, ayakkabı imalatı yapılan hemen her ilde, çocuk işçiliği olduğunu doğruluyor. İstanbul’da Gedikpaşa mahallesi ve Avrupa yakası ilçelerindeki apartmanların bodrum katları, Adana’nın Sarıyakup mahallesi, Konya Ayakkabıcılar Sitesi, Antakya merkez, Gaziantep Ayakkabıcılar Sitesi ve Nizip Caddesi’ndeki imalatçılarda çocuk işçilere rastlanıyor. İmalat, yoksul ve göçmen çocukların gelir elde ederek ailelerin hayatta kalma mücadelesine destek olmaları için fırsat sunuyor. Yani çocuklar, 10 yaş gibi çok küçük yaşlardan itibaren, ayakkabı imalatında meslek öğrenmek için değil, ekonomik zorunluluk ve muhtaçlıktan dolayı çalışıyorlar. Çocukların haftanın 6 günü, günde 11-12 saat çalışması sadece ailelerinin yoksulluğu ile değil, imalatın çocuk işçiliğine olan talebi ile de ortaya çıkıyor.
Bu tabloyu değiştirebilmek için öncelikle, çocuk işçiliğinin yaygın olduğu İstanbul, İzmir ve Adana’ya yoğunlaşan, ayakkabı imalatında istihdam, kayıtlılık durumu, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularına dair araştırmalar yapılmalı. Bu alanda çalışma yok denecek kadar az.
Raporda, mevcut sosyal güvenlik ağlarının çocuk işçiliğini önleme ve işten el çektirme bakış açısı ile tekrar gözden geçirilmesi gerektiği belirtiliyor: “Yoksul ailelerin çocuklarının eğitime devamını düzenli olarak izlenmesi ve gerektiğinde şartlı eğitim desteği gibi sosyal yardımlardan faydalanmaları sağlanarak, çocuklar eğitim sisteminin içinde tutulmalı.” Ayrıca, markaların ayakkabı tedarik ettiği imalatçıların ve buna bağlı sayacıların tedarik zinciri bağlamında denetlenmesi gerekiyor.
Artı Gerçek / 16.12.19