Halep doğumlu Suriye vatandaşı 33 yaşındaki Fatima, 7 çocuğuyla beraber birkaç yıl önce Türkiye’nin güney illerinden birine geldi. Orada bir kızını kaybetti ve 2017’de Türkiye’nin başka bir kentindeki akrabalarının yanına geldi. Akrabaları da 2015’ten beri Türkiye’deydi. Akrabalarının oğlu olan 27 yaşındaki Hasan, Fatima’nın 13 yaşındaki kızı Ceylin ile evlenmek istedi. Ve evlendiler. Hemen ardından Ceylin hamile kalınca hastaneye gitmeleri icap etti. Ve hastanede çocuğun hamile olduğu anlaşılınca polise haber verildi. Tutanak tutuldu, ardından hem Hasan hem de Fatima hakkında ‘çocuğu cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kılma’ ve ‘zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldı.
Hasan, ifadesinde “Ben Suriye’deki görgü ve bilgime göre huzurdaki mağdurla evlilik yaptım. Yanlış bir şey yapmadım. Suriye vatandaşı olarak Türkiye’deki ceza mevzuatını bilebilecek durumda değilim. Suriye insanı olarak Suriyeli bir kadın ile Suriye’deki düzene göre evlendim. Suç kastım yoktur” dedi ve beraatini istedi.
Fatima, kızı 13 yaşını doldurduğu için, kızının ‘korusun kollasın diye’ sanık ile evlenmesine müsaade ettiğini söyledi ve “Bizim yaptığımız Suriye mevzuatına göre bir evliliktir. TCK’yı bilecek durumda değilim. Suç kastım yoktur” dedi.
13 yaşında hamile çocuk Ceylin ise kendi rızasıyla evlendiğini, Hasan’ın cezalandırılmasını istemediğini belirtti: “Bu yaştaki bir genç kız Suriye’de evlenebilir. Evlendiğim tarihten itibaren kocamla birlikte yaşıyorum. Hamile kaldıktan sonra hastaneye gittiğimizde bu olaya ilişkin tutanaklar düzenlenmiştir. Şikâyetçi değilim.”
Savcı mütalaasında şöyle yazdı: “Sanıkların atılı suç kastıyla hareket etmedikleri, kendi ülke kanunları ile ülkemizde de devam etmekten ibaret olan eylemlerinin hata kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek atılı suçların yasal unsurlarının oluşmaması sebebiyle sanıkların beraatleri yönünde karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.”
Mahkeme, sanıkların ‘yasal unsurları bilmeden hareket ettikleri’ kanaatine vararak beraat kararı verdi.
Suriye’de evlendirilmiş, hamile kalmış ve ondan sonra Türkiye’ye gelmiş bir çocuktan söz etmiyoruz. Bunların hepsi çocuk ailesiyle beraber Türkiye’ye geldikten sonra oluyor.
Sanıklar suç tarihinde Türkiye’de yaşayan Suriye vatandaşı kişiler. Yasayı bilmemek mazeret sayılamaz.
Çocukları böyle mi koruyorsunuz?
Sahadaki avukatlar bu tarz vakalar söz konusu olduğunda yargıda “Suriyeliler bizim mevzuatımızı bilmiyor, hataya düşüyorlar” zihniyetine rastlandığını anlatıyorlar: “Özellikle bazı sınır illerinde savcılar, yabancı uyruklu çocuklar söz konusu olduğunda yapılan suç duyurularında takipsizlik kararı verebiliyor. ‘Suriye’deki şeriat hukuku. O ülkede erken evlenmeye müsaade ediliyor. Dolayısıyla, kendi meşru hukukuna uygun olan bir şeyi biz suç sayıp cezalandıramayız’ bakış açısı var.”
Bırakın çocuk istismarını, en basitinden siz gidin bakalım ABD’de, bilgisayarınıza korsan film vs. indirin ve sizi yakalasınlar. Emin olun ki “Bizim mevzuatımızı bilmiyor” deyip geçmezler, cezayı keserler. En basitinden.
Ama ülkemizde yabancı uyruklu 13 yaşındaki bir çocuk rahatlıkla evlendirilebiliyor, konu mahkemeye yansıyınca da yargımız “Mevzuatı bilmiyorlardır” diyerek o çocuğu istismar edenleri cezadan muaf tutabiliyor. Halbuki mevzuata hâkim, uluslararası mevzuatı da bilen hâkimler çocukları korumak zorunda.
Çocuğun dini, dili, vatandaşı olduğu ülke önemli değil, ne olursa olsun bütün çocukları ayrım yapmaksızın korumak zorunda.
Bu dava özelinde, mahkeme bu kararı vererek çocuğun istismarına göz yummuş oldu.
Biz şimdi “Türk yargısı sadece Türkiye uyruklu çocukları korur, Suriyeliyi, Iraklıyı, Yemenliyi vs. korumaz” mı diyoruz yani?
Bizim kanunlarımız ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler istisnasız bütün çocukların korunmasını emrediyor.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 5. Maddesi’nde kamu düzenine aykırılık düzenlenmiş ve şöyle diyor: “Yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde, bu hüküm uygulanmaz.”
Yani mesela 13 yaşındaki Suriyeli çocuğun evlenmesine göz yuman yargı şunu mu diyor: “13 yaşında çocuğun evlendirilmesi, şeriat kamu düzenimize aykırı değildir.”
Bir fiil Türkiye’de işlenmişse buranın kanunlarının uygulanacağını biz biliyorsak, herhalde sayın hâkimler çok daha iyi biliyor. Türkiye’ye gelmiş, burada yaşayan ve 13 yaşında olan bir çocuğun evlendirilemeyeceğini bilmiyor olamazlar, değil mi?
Doğruya doğru, Türkiye’de kronikleşmiş bir erken evlilik sorunumuz var. Kanunlarımıza göre Türkiye’de 17 yaşını doldurmadan evlenilemez ancak olağanüstü durumlarda mahkeme izniyle 16 yaşında evlenilebiliyor. Bu olağanüstü durumun kanıtlanması isteniyor. Ama elbette Türkiye’de bu da suistimal ediliyor ve “Kız hamile kalırsa hâkim nasıl olsa izin verir” düşüncesiyle kız çocuklarının cinsel istismarı sürüyor.
Yani maalesef Türkiye’de buralı olsun olmasın, çocukları korumakta yetersiz kalıyoruz.
Artı Gerçek / 28.01.19