18 Mart Çanakkale Termik Santralı, Silopi Elektrik Termik Santralı, Afşin Elbistan A ve B Termik Santralları, Kardemir Karabük Demir Çelik Termik Santralı, Kütahya Tunçbilek ve Seyitömer Termik Santralları, Soma A ve B Termik Santralları, Sivas Kangal Termik Santralı (1. ve 2. üniteler), Zonguldak Çatalağzı Termik Santralı, Ankara Çayırhan Termik Santralı, Muğla Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralları, Bursa Orhaneli Termik Santralı…
Üçü hariç tümü özel şirketler tarafından işletilen bu termik santrallar, çevre ve halk sağlığının korunması için gerekli olan baca gazı kükürt giderim tesisi, filtre sistemleri ve kül barajı gibi çevre yatırımlarını 2013’ten bu yana yapmıyorlar.
Oysa Temiz Hava Hakkı Platformu’nun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanan partikül madde (PM10) ölçüm verileri kullanarak yaptığı çalışmada, Afşin Elbistan kömürlü termik santrallarının yer aldığı Kahramanmaraş’ın yüzde 25,1 oranıyla hava kirliliğine bağlı ölümlerin il bazında yüzde olarak en fazla olduğu ikinci il olduğu saptandı.
Aynı çalışmayla, toplam 7 santralın olduğu Zonguldak’ta 2018’de yapılan ölçümler, PM değerlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerlerinin 3 katı olduğu ortaya kondu.
Türkiye’nin en kirli 15 termik santralının havayı kirletmemesi için yapması gereken yatırımlar için şirketlere bugüne dek defalarca süre tanındı. 2014’te Anayasa Mahkemesi (AYM), bu santralların kirlilik saçmasını anayasaya aykırı buldu ve 2021’e kadar verilen izni iptal etti. 2015’te yapılan yeni yasal düzenleme, bu santrallara 31 Aralık 2019 sonuna kadar süre tanıdı. 2017 tarihli AYM kararı ile de bu santralların 2019 sonuna kadar gerekli yatırımları yapmaları zorunlu oldu. 2019’un şubat ayında, kömürlü termik santralların çevre yatırımlarına iki yıl daha erteleme getirecek Maden Kanun Teklifi’ndeki 45. Madde, tüm siyasi partilerin ortak önergesi ile geri çekilirken, siyasi partilerin temsilcileri bu santralların 2019 sonuna kadar gerekli yatırımları yapmalarını savundu. Hatta AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, “O şirketlere tanıdığımız süre yıl sonu itibarıyla bitiyor, uzatma süresi verilmemiştir, verilmeyecektir” dedi. Böylece, termik santralların olduğu illerdeki yerel grupların başlattığı kampanyada 60 binden fazla insanın temiz hava hakkı talebi de TBMM’de kabul edilmiş oldu.
Termik santrallara ‘kirletmeye devam’ izni mecliste
Gelin görün ki, geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonu’nda alınan karar, kirli santrallara verilen ayrıcalıkları 2022 sonuna kadar uzatıyor. Yani, 2013’ten beri çevre yatırımlarını gerçekleştirme taahhütlerini yerine getiremeyen ve yasal düzenlemelerle süreleri üç defa uzatılan 15 kömürlü termik santrala dördüncü kez havayı kirletme izni verilmek isteniyor. Bu hafta Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen teklif yasalaşırsa, kirli santrallar 2022 Haziran sonuna kadar havayı kirletmeye ve erken ölümlere sebep olmaya devam edecekler.
2020 sonuna kadar bu şirketlerin, hangi tarihlerde hangi çevre yatırımlarını yapacakları bilgisinin yer aldığı İş Termin Planı sunmaları bekleniyor. Yasada şirketlere, sundukları plandaki taahhütleri yerine getirmemeleri halinde çevre kanunundaki idari para cezalarının 20 katına kadar para cezası uygulanacağı belirtiliyor. Bir yıllık en fazla 60 milyon TL diye belirtiliyor.
Yani şu deniyor: “Biz bu şirketleri kararlı bir şekilde takip edeceğiz. Taahhütlerini yerine getirmezlerse 60 milyon TL’ye kadar para cezası uygulama hakkımız olacak.”
Ama zaten, çevreye uyumlu olmayan bu santrallara kamu kaynaklarından milyonlarca lira ödeniyor. 2018 boyunca Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından ‘kapasite mekanizması’ adı altında bu santrallardan 10 tanesine, 559 milyon 89 bin 672 TL ödeme yapılırken, 2019 Ekim ayına kadar yapılan toplam ödeme miktarı 665 milyon TL’yi aştı.
Dolayısıyla, 10 tanesine yılda ortalama 70 milyon TL civarında kapasite mekanizması ödemesi yapılan santrallara 60 milyon TL’lik cezanın hiçbir caydırıcılığı yok. Belli ki bu idari para cezası, yasayı Meclis’ten geçirebilmek için havuç niyetine konmuş.
Greenpeace Hukuk Derneği, bu santrallara milyonlarca lira ödenmesinin rekabet hukukuna, Anayasa 56. Madde’ye ve ‘Kirleten öder’ ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle TEİAŞ’a dava açtı. Zira bu şirketler kirletip ödemedikleri ve 6 yıldır çevre yatırımlarını yapmadıkları gibi bir de ‘kapasite mekanizması’ adı altında devletten milyonlarca lira teşvik alıyorlar. Greenpeace’in açtığı ve Danıştay’da görülen davaya sonradan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) da katıldı. EPDK özetle ‘Bu santrallara 2019 sonuna kadar süre verilmiştir. Dolayısıyla kapasite mekanizması teşviki yapılmasında bir sorun yoktur’ dedi.
Şimdi bu termik santrallara hem çevreyi kirletmeye devam izni hem de milyonlarca lira teşvik verilmesinin önünü açacak yasa yeniden Meclis gündeminde. Greenpeace’in avukatı Deniz Bayram, santralların yılda ortalama 70 milyon TL teşvik aldığı bir yerde 60 milyon TL’lik idari para cezasının hükmü olmadığını söyleyerek şöyle diyor: “Yapılması gereken şey 6 yıldır erteleniyor. 6 yıllık sürede gerçek bir planlama yapılsaydı, bugün üretim açığı olmaksızın, bu santralların faaliyet durdurmaları mümkün olacaktı. Bu hâlâ mümkün. Ama maalesef kömür önceliklendiriliyor. Temiz hava ve insan sağlığı yerine, bir avuç şirketin kâr payı korunuyor.”
Artı Gerçek / 11.11.19