Ankara'da, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4'üncü sınıf öğrencisi Hasan İsmail H., araştırma görevlisi Ceren Damar'ı önce bıçakladı, ardından tabancayla vurdu.
Okuldan ismini açıklamak istemeyen bir öğrenci olay gününü şöyle anlatıyor:
“Sabah 11.30’da Medeni Usul Hukuk dersinin sınavı vardı. Ceren hoca bir sınıfta gözetmenlik yapıyordu. Saat 12.00’ye doğru elinde telefonla koşarak sınıftan çıktı. Ceren hoca gidince onun boşluğunu doldurmak üzere dersin hocası sınıfa geldi. Ceren hocayı katleden Hasan İsmail H., diğer bir sınıfta sınava girmişti. Belli ki kopya çektiğinden şüphelenilince Ceren hocayı da ek gözetmenlik için o sınıfa çağırmışlardı.”
Ceren Damar sınıfa geri döndüğünde dersin hocasının ona “İşlemleri yaptınız mı?” diye sorduğunu anlatan öğrenci, Ceren hocanın ona “Evet yaptık, tutanağı tuttuk” dediğini, ardından hocanın “Öğrencinin kimliğini aldınız mı?” sorusuna da “Kimliğini almadık, bilgilerini aldık” diye cevap verdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“12.30 gibi sınavdan çıkıldı. Sınavdan sonra katilin Ceren hocanın yanına gittiği, onun da katili terslediği söyleniyor. Oysa Ceren hoca bir asistan ve bu konuda yetkisi yok. Böyle bir olay olursa gidip dersin hocasıyla konuşursunuz. Katilin Ceren hocayla konuşması ve Ceren hocanın onu terslemesi hayatın olağan akışına aykırı. Konuştuysa bile Ceren hoca ona en fazla ‘Benimle ilgisi yok’ demiştir. Katil Hasan İsmail H.’nin geçen yıl yine bir sınavda kopya çekerken Ceren hoca tarafından yakalandığı söyleniyor. Buna çok sayıda öğrenci şahit.”
“4-5 öğrenci, katili 1 kilometre kovaladılar”
Aynı gün akşam saat 16.00’daki Kıymetli Evrak Hukuku dersinin sınavında Ceren Damar’ın yine gözetmen olduğunu ve sınava girmesi gereken katil Hasan İsmail H.’nin sınıfta olmadığını, büyük ihtimalle katliam için hazırlık yaptığını söyleyen öğrenci sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Sınavdan saat 16.55 gibi çıkıldı. Ceren hocanın sınav kağıtlarını dersin hocasına teslim ederken ‘Görüşürüz hocam, ben odama geçiyorum’ dediğini duydum. Sonra biz aşağıda otururken, saat 16.55-16.58 gibi yukarıdan sesler geldi ama patlama sesi duymadık. Çünkü katil, emekli özel harekât polisi babasının silahına ait susturucuyu da getirmiş yanında. İlk sıktığı kurşun isabet etmemiş olmalı ki, iki kurşun yarası var ama Ceren hocanın odasında yerde 3 adet kovan gördük. Bu arada olayın hemen arkasından 4-5 öğrenci katilin peşinden koşmaya başladılar. Ama katil silahı susturucuyla sıktığı için arkadaşlar elinde silah olduğunu tahmin etmediler. Herkes hocayı bıçakladığını düşünüyordu. Bir kilometre mesafedeki camiye kadar katili kovalıyorlar, sonra katil bunlara dönüp elindeki silahla havaya ateş edince bizim çocuklar kovalamayı bırakıyorlar. Bunun üzerine katil aracını park ettiği yere dönüp aracına biniyor. Yani, doğrudan arabaya binip kaçtığı doğru değil.”
Polislerin saat 17.10-17.15 gibi, ambulansın ise ancak 17.30 civarında geldiğini söyleyen öğrenci, “Çukurambar gibi merkezi ve çok sayıda hastanenin olduğu bir yerde ambulansın 3-5 dakika içinde gelmesi gerekirdi” diyor.
Başka bir öğrenci, geçtiğimiz ay Ceza Usulü Hukuku dersinde hocanın “Hiç adliyelere yolu düşen oldu mu?” diye sorduğunu, bunun üzerine Damar’ın katili Hasan İsmail H.’nin “Benim çok yolum düştü hocam” dediğini, hocanın “Ne ile ilgili yolun düştü?” sorusuna ise “Silahla ilgili hocam, hiç anlatmayayım” diye yanıt verdiğini anlatıyor: “Bütün sınıf duydu bunu. Ama çoğunluk bu öğrenciyi kendi çapında hava atmaya çalışan biri olarak değerlendirdi.”
Geçmiş yıllarda bunlar yaşandı mı?
Öğrenciler okulda geçmiş yıllarda şu olayların yaşandığını iddia ediyorlar:
“2012’de okulun bir öğrencisine okul dışında silahlı saldırı olduktan sonra bu öğrenci okula korumalarıyla gelmeye başladı. Bu öğrenciye başka bir gün okulun otoparkında silah çekildi. Bunun üzerine öğrencinin korumaları arabasından uzun namlulu silahlar çıkardılar. Buna rağmen bu öğrenci okula devam edebildi.
2015’te bir hocamıza bir öğrenciyi sınıfta bıraktığı için iki öğrenci tarafından yumruklu saldırı gerçekleşti. Bu çocuklar okula silahla girip 70’li yaşlarındaki hocayı döverek okuldan çıktılar.
2016’da bir öğrenci bir hocanın kapısını kırarak içeri girdi, hoca masada otururken masaya tekme attı. Dizi yarıldı.
Yine aynı yıl, bir hocanın dersten bıraktığı bir öğrencinin babası okula gelerek hocanın odasını bastı; belindeki silahı ona gösterip polis olduğunu söyledi ve hocayı ‘Oğlumu dersten geçirmek zorundasın’ diyerek tehdit etti.”
Rektörlük üst yönetici sekreteri: “18 yıldır bu kurumdayım, bunları hiç duymadım”
Bu iddiaların gerçek olup olmadığını öğrenmek için aradığım Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı bana geri dönüş yapmadı. Telefonla ulaştığım Çankaya Üniversitesi Rektörlük Üst Yönetici Sekreteri Ayfer Özdoğan ise şunları söyledi: “Bu bilgilere nereden ulaştınız hiç bilmiyorum. Ama ben bu kurumda 18 yıldır çalışıyorum. Sizin bu saydığınız şeyleri ben şimdiye kadar hiç duymadım. O kadar abartı, o kadar yalan şeyler var ki, bizim bu konuda söyleyecek bir şeyimiz yok zaten. Rektörlük olarak Can hocam birkaç gazeteciyle görüşecek, net bilgileri verecek. Burası Çankaya Üniversitesi. Kurucumuz eğitimci. Çankaya Üniversitesi çok güzel bir kurumdur. Çalışanından öğrencisine ve akademisyenine herkes aynı şeyi söyleyecektir.”
Artı Gerçek / 04.01.19