Türkiye NATO’nun Afganistan’dan çekilmesini takiben Kabil Uluslararası Havalimanı'nın sorumluluğunu üstlenme önerisine destek için arayışlarını sürdürüyor. Taliban’ın karşı tutumunun nasıl aşılacağı sorusu bir kenarda dururken Afganistan’ın iki önemli komşusu Pakistan ile İran’ın yaklaşımı önem kazanıyor. Türkiye bu ülkelerle yakın mesaisini sürdürüyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 20 Haziran’da Antalya Diplomasi Forumu’nda İran ve Afganistanlı mevkidaşları ile konuşma fırsatı buldu. Ortak açıklamada egemen, bağımsız, demokratik ve birleşik bir Afganistan’a destek sözü verilip üçlü işbirliğinin altı çizilirken Türkiye’nin üstlenmek istediği misyona atıf yapılmadı.
Afgan Dışişleri Bakanı Hanif Atmar üçlü toplantıdan çıkan sonucu şöyle aktardı: "Üç önemli alanı görüştük ve anlaşmaya vardık. İlki barış süreci, ikincisi güvenlik, terörle ve organize suçlarla mücadele ile yasadışı göçün önlenmesiydi. Üçüncü alan ise ekonomik işbirliğiydi. Her üç ortaktan da birçok yapıcı teklif geldi ve iyi bir anlaşmaya vardık."
Atmar "Türkiye'nin güvenlik alanındaki rolü, özellikle Kabil havalimanının işletilmesi ve teçhizat desteğinin sürdürülmesi son derece önemlidir. Bu, diplomatik camianın ülkedeki mevcudiyetinin sürekliliği ve uluslararası toplumun Afganistan'a ve ulusal güvenlik güçlerimize desteği için gereklidir. Bunu tam olarak destekleyeceğiz" dedi.
Atmar Türkiye'nin havalimanın güvenliği konusunda Pakistan ve Macaristan'la işbirliği yapılması önerisine de sıcak baktıklarını, İslamabad’la da birlikte çalışacaklarını vurguladı. Atmar’a göre Afganistan'ı İran üzerinden Türkiye'ye bağlayan bir ticaret koridoru üzerinde de anlaşma sağlandı.
ABD’nin önerisiyle Türkiye’nin ev sahipliğinde nisanda yapılması öngörülen barış konferansı Taliban’ın tutumu nedeniyle ertelenmişti. İran da sürece dâhil olmak istiyordu. NATO’nun çekilmesinin ardından Afgan hükümeti için en iyi seçenek Türkiye’nin varlığı. İran da Türkiye ile bölgesel rekabetine rağmen eğer ABD’nin etkisinin azalmasına hizmet edecekse Türk rolünü mantıklı bulabilir.
Ancak Afgan misyonu için rızası alınması gereken asıl taraf Taliban. Taliban'ın ilk tepkisi olumsuz oldu: “Türkiye son 20 yılda NATO güçlerinin bir parçasıydı, bu nedenle ABD'yle 29 Şubat 2020'de imzaladığımız anlaşma uyarınca çekilmeliler. Diğer taraftan Türkiye büyük bir İslam ülkesi. Afganistan'la tarihi bağları var. Gelecekte yeni bir İslami hükümet kurulduğunda onlarla yakın ve iyi ilişkiler içinde olmayı umuyoruz."
Taliban’la anlaşma olmadan bir Afgan misyonu Türkiye için ciddi tehlikeler barındırıyor. Bu noktada da Pakistan’ın önemi artıyor. Taliban’ın doğuşunda rolü bulunan Pakistan Türkiye lehine bir farklılık yaratabilir mi? Son iki ayda 30 yerde kontrolü ele geçiren ve Kabil il sınırlarına dayanan Taliban, Türkiye'nin önünde bir engel olarak durmasına sessiz kalır mı?
Afganistanlı akademisyen ve yazar Ağa Muhammed Kureyşi Türkiye'nin Afganistan’la yakın ilişkileri, tarihsel dostluğu ve son 20 yıllık savaşta barışçıl bir misyon üstlenmiş olmasını kolaylaştırıcı faktörler olarak sıralasa da zorluklara işaret ediyor. Al-Monitor’a konuşan Kureyşi “Türkiye'nin Kabil Uluslararası Havalimanı'nı koruma ve yönetme konusundaki yeni rolü halk tarafından memnuniyetle karşılandı. Ancak hükümet konuyla ilgili resmi duruşunu açıklamadı. Özellikle NATO ile koordineli olarak Türkiye'nin yeni rolünün Afganistan için verimli olacağını düşünüyorum ancak Afgan halkı, Pakistan'ın misyona doğrudan katılımından hoşlanmayacaktır. İkinci zorluk İran'ın Türkiye'nin müdahalesine ilişkin tutumudur” dedi.
Kureyşi, mantıklı çözüm yolunu şöyle tarif etti: Bir anlaşma çerçevesinde misyonun Afgan hükümeti tarafından kabul edilmesi, Türk rolünün açıkça tanımlanması, bölge ülkeleri ve Afgan halkının endişelerinin giderilmesi. “Aksi takdirde bu misyon birçok engelle karşılaşılacaktır” diyen Kureyşi, Taliban’ın Türkiye'nin yeni misyonuna ilişkin tutumunu değiştireceğini beklemediğini vurguladı.
Kureyşi barış sonrasında bu durumun değişme ihtimalini dışlamıyor. Kureyşi Antalya’da verilen olumlu mesajlara da temkinli yaklaşıyor: “Bu tür toplantılar işbirliğinin başlangıcıdır. Özellikle İran ve Türkiye'nin işbirliğini anlamak ve cezbetmek için bu tür toplantılar devam etmelidir. Türkiye'nin misyonunun Afgan hükümeti tarafından henüz resmi olarak kabul edildiğini düşünmüyorum ancak bu tür çabalar Türkiye'nin yeni rolünün kabul edilmesinde önemli olabilir.”
Erdoğan 14 Haziran'da Biden’la görüşmesinde Pakistan ve Macaristan'ı da yanlarında görmek önerisini paylaşmıştı. Ardından Türk ve Amerikan savunma bakanları telefonda detayları görüşmüştü.
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi Antalya’ya geldiğinde Türkiye’nin rolü ve önerisine dair “Söz konusu Türkiye ise Pakistan oldukça rahat. Bu konuda ne düşündüklerini anlamak istiyorum” demekle yetindi.
Türkiye’nin yerel ve bölgesel aktörlerle uzlaşma olmadan üstleneceği bir misyon nedeniyle Taliban’la karşı karşıya kalabilir, ki havaalanı Taliban için çok kıymetli bir hedef. Taliban’la olası bir çatışma da İslamabad-Ankara ilişkilerine olumsuz yansıyabilir. Pakistan’ın Afganistan denkleminde vekil güç olarak gördüğü Taliban’la ilişkileri 11 Eylül sonrası Amerikan baskılarıyla gerilese de asla kopmadı. Pakistan’ın Taliban’la siyasi-istihbari temaslarının ötesinde iki ülkenin Peştun yoğunluklu bölgeleri arasındaki toplumsal etkileşim de bu ilişkileri karakterize ediyor.
İran ise Taliban’ın devrilmesine destek veren tutumunu daha sonra değiştirdi. Bunda ABD’nin 2002’de İran’ı “şer eksenine” koyan kararının yanı sıra kırılgan etnik ve mezhebi fay hatlarının harekete geçirileceği korkusu etkiliydi. Ayrıca İran Devrim Muhafızları, 2013’ten itibaren Suriye’deki Fatimiyyun Tugayları’na milis devşirirken Şii Hazaraların yaşadığı Kabil, Herat, Bamyan ve Daykundi’de faaliyetlerini artırdı. İran bu şekilde Afganistan içişlerine müdahale kanalı açarken Taliban’ın keyfini de kaçırdı. Yine de Tahran’ın Taliban’la ilişkisini tanımlayan şey mutlak bir düşmanlık değil. Tahran Türk misyonuna ilişkin henüz net bir duruş sergilemedi.
Göz ardı edilen diğer faktör Rusya. Moskova İran gibi 2001’deki ilk müdahale sürecinde ABD’nin işini kolaylaştıran bir pozisyon aldı ama arka bahçe olarak gördüğü Orta Asya’da Amerikan nüfuzunun artışına karşı ikili strateji izlemeye yöneldi. Rusya, Taliban’la göreceli yakın ilişkiler geliştirdi ve bu sayede Afganlar arası barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Moskova’nın tutumu İran’dan daha net. Rus Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, Türkiye’nin Afganistan’da askeri varlığını sürdürmesinin ABD ile Taliban arasında varılan anlaşmaya aykırı olacağını savundu.
Atlanmaması gereken bir diğer aktör Çin. Pekin, Türkistan İslam Partisi’nin Taliban’la bağlarının koparılması ve Yol ve Kuşak Projesi’nin önünün açılması için epey zamandır Afganistan’ı yakın planda tutuyor. 3 Haziran’da Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Pakistan ve Afgan mevkidaşlarıyla sekiz maddelik bir mutabakat ilan etti. Pakistan Türkiye’yi üzmek istemese de Hindistan’a karşı Çin eksenine yaslanıyor. Hem Rusya hem Çin, İslamcı milisleri dış politikasında araçsallaştırdığından beri Türkiye’nin adımlarına şüpheyle yaklaşıyor.
Hâliyle Ankara’nın güvenli bir misyon için sadece NATO’nun desteğini alması yeterli değil. Rusya ve Çin’in de onay verdiği bir BM Güvenlik Konseyi kararı durumu değiştirebilir ama bu ihtimal de zayıf gözüküyor. Uluslararası destek Türkiye’nin önündeki tehlikeli yolu kendiliğinden temizlemiyor. Afganistan’ın 1979’dan beri yaşadığı iç bölünmeler ve dış bağlantılar kimseye çatışmasızlık vaat etmiyor. Sözgelimi Türkiye’nin Özbek ve Taciklerden gördüğü peşin dostluğu Taliban’ın yaslandığı Peştunlardan bulması gerçekçi değil. Taliban’a karşı Kuzey İttifakı’nı desteklemiş olan Hindistan’ın Türk rolüne nasıl baktığı önemli.
Hâlihazırda Afganistan’da 500 asker bulunduran ve Kabil havaalanının askeri kısmını yöneten Türkiye, yeni misyonu NATO’dan siyasi, mali ve lojistik destek şartına bağlamıştı. Ayrıca Erdoğan’ın misyon karşılığında S-400’lerin kriz konusu olmaktan çıkartılmasını istediği de konuşuluyor. Pentagon Sözcüsü John Kirby, Türkiye’nin öncülük etmeyi kabul ettiğini ama hâlâ üzerinde çalışılması gereken çok şey olduğunu açıkladı. Detayları ele almak üzere Pentagon’dan teknik bir heyetin 24 Haziran’da Ankara’ya gelmesi bekleniyor.
Biden yönetimi 1 Mayıs'ta başlayan geri çekilmenin 11 Eylül saldırılarının 20'nci yıldönümünde tamamlamayı hedefliyor. Beri tarafta NATO çekilme sonrası Afgan güçlerinin eğitileceği üs için arayışlarını sürdürüyor. Üzerinde durulan ülke Katar. Reuters’e göre ABD, Britanya ve Türkiye eğitim misyonu için Katar’a güç göndermeye hazır. ABD, Taliban’la çekilme koşullarında anlaşsa da Afganlar arası Doha’daki görüşmeler hâlâ çıkmazda. Taliban model olarak İslam devletini dayatıyor. Taliban İslami sistem kurulduğunda diplomatlar ve yabancı çalışanların güvende olacağını savunuyor. Taliban daha uluslararası güçler çekilmeden son iki ayda ülke genelinde 30'un üzerinde ilçenin kontrolünü ele geçirdi. BM’ye göre Taliban kent merkezleri hariç ülke topraklarının yüzde 50 ila 70'ini elinde tutuyor. En kötü senaryo Taliban’ın boşluğu hızla doldurup Kabil’i düşürecek noktaya gelmesi.
Al-Monitor / 24.06.21