Cumartesi günü İstanbul Kitap Fuarı’ndaydık. Bir grup gazeteciyle tarikatları anlattık. Aslında kürsüde Timur Soykan, kendi haberiyle olacaktı. Yanına ben, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Aytunç Erkin, Ümit Zileli; “Yalnız değilsin”demek için oturduk. Zira Soykan günlerdir tehdit ediliyordu. 6 yaşında bir çocuğun çığlığını Türkiye’ye duyurmasının bedelini ona ödetmek istiyorlardı. Haliyle konuşmama “Bu tabloda bir terslik var” diyerek başladım. Öyle ya, 6 yaşındaki çocuğa tecavüz edenler rahatça dolaşırken hedef haline getirilen Soykan’dı.
Kuşkusuz bu cüretin en az iki nedeni var. Her istismardan sonra çıkan fotoğraflarla gördüğümüz gibi... Din kisvesi altında çıkar örgütüne dönüşen tarikat ve cemaat yapılanmaları, “tepedekiler” tarafından açıkça destekleniyor. İkincisi, biat kültürüne dayanan bu yapılarda, çocuk istismarı dahil hiçbir suç sorgulanmıyor.
Gelelim yeni öğrendiğimiz detaylara...
Olayı örten iki numara
Dava dosyasındaki konuşmalarda, HKG’ye tecavüz eden Kadir İstekli, kadınla erkeğin tokalaşmasına bile karşı olan cemaatin, aslında her şeyin farkında olduğunu söylüyor: “Hocaların hepsi biliyordu.(...) Aynı odada kalıyoruz. Bir erkeğin kız çocuğuyla aynı odada, aynı dairede hafızlık yaptırması, yani medresede bilmeyen mi vardı yani. (...) Mümkün mü yani bilmemeleri?”
İstekli’nin söylediği gibi, herkes her şeyi biliyordu. Soykan’a öfkenin nedeni açığa çıkmasıydı.
İstekli, olay ilk açığa çıktığında, meselenin üstünü nasıl örttüklerini de itiraf ediyor: “Yaşını büyüttük. Yoksa ben giriyordum içeri.”
Nitekim HKG ifadesinde, 2012’deki yaş büyütme olayını anlatıyor. O kısım iddianameye şöyle yansımış: “Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne babasının başkanı olduğu vakıfta çalışan Mehmet Emin Marangoz isimli kişiyle gittiğini, film çekmesi için sıra beklediği sırada kendisinin yerine başka bir kızın filminin çekildiğini...”
Savcının, çocuk istismarını örten kişinin üstüne gitmemesi şaşırtıcı.
Peki kim bu Mehmet Emin Marangoz?
Önce şunu söyleyelim. Soyadı Marangoz değil, resmi kayıtlara göre Marankoz.
2013 yılında, Milli Gazete’de yer alan haberde kendisini şöyle tanıtıyor:
“Hiranur Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Marankoz, vakıflarının 2006 yılında kurulduğunu, vakfın onursal başkanının Yusuf Ziya Gümüşel Hocaefendi olduğunu ifade etti.”
Yusuf Ziya Gümüşel, HKG’nin babası. Marankoz ise HKG’nin anlattığına göre, dosyayı kapatan organizasyonu yapan kişi. Yani Kadir İstekli’nin anlattığı gibi, tecavüzü bilenler de kapatanlar da cemaatin en tepesindekiler. Öyle ya, Marankoz, cemaatin iki numarası!
Peki ilişki yalnızca bundan mı ibaret?
Ticari ortak çıktılar
Konu tarikat olur da işin içinde para olmaz mı?
Bunun için, İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarında, iki ismin üzerine kayıtlı şirketlere baktım. Tahminim doğruydu. 8 Ekim 2018’de, “Beyyinat Gıda Turizm İnşaat Tekstil Sanayi Limited Şirketi” adıyla bir şirket kurulmuştu. Firmanın yüzde 70’i Yusuf Ziya Gümüşel’e, yüzde 30’u Mehmet Emin Marankoz’a aitti. Yani HKG’ye yapılan tecavüzün suç ortakları, ticari olarak da ortaktı!
Şirket kendisini resmi sitesinde şöyle tanıtıyordu:
“Erzurum, Horasan, Kemerli Köyü’nden, İstanbul Ticaret Borsası’na canlı hayvan komisyonculuğu ile işe başladık. Canlı hayvanı Türkiye’nin çeşitli yerlerine taşımak yerine, aldığımız yerde kesmeyi, soğuk zincirle taşımayı işleyip satmayı planladık.”
Şirket resmen 2018 yılında kurulmuştu ama işin geçmişi vardı: “1992 yılından itibaren yaklaşık 30 yıllık tecrübesiyle...”
İTO kayıtlarına göre, iş et zincirinden daha fazlasıydı. Birçok kuruma yemek hizmeti vermek, restoranlar ve tesisler açmak için kurulmuştu. Hangi kurumlara hizmet verildi? Kimler bu şirkete fatura kesti? Şimdilik bilmiyoruz.
Ancak mesele bu kadar değil...
TOKİ çekilişinden çıktı
Bir şey daha var ki “Bu tarikat şeyhleri hakikaten çok şanslı” dedirtiyor!
Cumhurbaşkanının açıkladığı o projeyi hatırladınız mı? TOKİ’nin ev işinden söz ediyorum. 50 bin sosyal konut kapsamında, İstanbul Tuzla Aydınlı Mahallesi Konaşlı Mevkii’nde yapılan 508 adet konut için, 30 Kasım’da çekiliş yapıldı. Bilin bakalım o çekilişte, kurada kazananlar arasında kim var? Doğru tahmin ettiniz! Mehmet Emin Marankoz! TOKİ de söz konusu ismin kuradan çıktığını kabul etti. Yani gücü yetmeyen vatandaşa devletin katkısıyla sunulacak sosyal konut çekilişi, Hiranur Vakfı başkanına, cemaatin iki numaralı şeyhine çıkmıştı! Ne şans! Üstelik koca şirketin ortağı şeyh, TOKİ’nin dar gelirli vatandaş için ürettiği evi almış! Hani kul hakkı!
Gelelim son detaya...
İlçe başkanı bilmiyor mu
Yusuf Ziya Gümüşel’in onursal başkanı olduğu Hiranur Vakfı, İstanbul dışında Sakarya-Sapanca’da üsleniyor. Burada da bir dernekleri, içinde yüzlerce çocuğun bulunduğu binaları, hatta aralarında turizmin de olduğu şirketleri var. Sapanca’da Memnuniye köyü, Yusuf Ziya Gümüşel’in doğup büyüdüğü köy. Nitekim mağdur HKG de ilk kez burada tecavüze uğradığını ifadesinde söylemişti. Gümüşel, öğrencisi Yusuf Kocaman’ı Memnuniye’deki yapıyı yönetmekle görevlendirmiş. Cemaat burada öyle büyümüş ki Memnuniye’de 13 bin metrekare arazi alıp bir külliye projesi yapmışlar. Sapanca’da konuştuğumuz kaynaklar, cemaatin burada hiçbir denetime tabi olmadan çocukları barındırdığını anlatıyor.
Peki bu durumla mücadele etmesini beklediğimiz hükümetteki AKP’nin Sapanca ilçe başkanı kim?
Adı Yunus Gümüşel. İsim benzerliği değil. Yusuf Ziya Gümüşel’in ağabeyinin oğlu, yeğeni. Sapancalılar iki ismin zaman zaman görüştüğünü anlatıyor. Burada parti cemaati, cemaat de partiyi destekliyor. Yunus Gümüşel’in, tecavüze uğrayan HKG’nin de yakın akrabası olarak, meseleyi bilmemesi imkânsız. Bunları sormak için aradığım AKP il ve ilçe teşkilatının, nedense telefonları açılmak bilmedi.
6 yaşında tecavüze uğrayan çocuk bugün 24 yaşında. 18 senedir çığlığını kimse duymuyor. Neden diye soruyoruz ya. Bir çığlığı gömen sessizliğin ortaklığından başka bir sebebi olabilir mi?
Cumhuriyet / 12.12.22