Kuzeydoğu Suriye’de Kürtlerin öncülüğündeki özerk idarenin, ABD’li bir petrol şirketiyle anlaşma imzaladığı öğrenildi. Anlaşmanın ayrıntılarına vakıf kaynaklardan birinin Al-Monitor’a verdiği bilgiye göre, ABD destekli özerk idarenin kontrolündeki topraklarda bulunan petrolün pazarlanması, mevcut sahalarının geliştirilmesi ve modernize edilmesine yönelik anlaşma “Beyaz Saray’ın bilgisi ve desteğiyle” geçen hafta imzalandı.
Anlaşmanın Delaware eyaletine kayıtlı Delta Crescent Energy LLC şirketi ile imzalandığını kaydeden kaynaklar, Amerikan şirketine ilişkin daha fazla ayrıntıya girmezken mutabakata dair görüşmelerin “uzun zamandır” sürdüğünü kaydetti. Şirketin ABD’nin yabancı ülkelere uyguladığı yaptırımlardan sorumlu kurumu OFAC’ten Suriye’deki faaliyetleri için lisans aldığı da öğrenildi.
Al-Monitor’un Whatsapp üzerinden ulaştığı Suriye Demokratik Meclisi'nin ABD Temsilcisi Sinem Muhammed de özerk idare ile Delta Crescent arasındaki anlaşmayı teyit etti, ancak konuya ilişkin daha fazla bilgi vermedi.
Petrol gelirleri özerk idarenin temel geçim kaynağını oluşturuyor.
Al-Monitor’a konuşan kaynaklar, ABD Başkanı Donald Trump’a yakın Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Kobane arasında dün gerçekleşen telefon görüşmesini de doğrulayarak, Kobane’nin görüşmede Graham’ı anlaşmanın ayrıntıları hakkında bilgilendirdiğini ve Senatör’den bunları Başkan’a iletmesini istediğini aktardı. Graham petrol anlaşmasından Kobane vasıtasıyla haberdar olduğunu CBS muhabiri Christina Ruffini’ye açıklamış, Ruffini de bunu bir tweetle duyurmuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da bugün Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’ni bilgilendirirken Graham’a anlaşmadan memnun olduğunu belirterek, “Anlaşma süreci umduğumuzdan biraz daha uzun sürdü Senatör, ama artık uygulama aşamasındayız.” dedi.
Al-Monitor’a konuşan kaynaklar, ABD yönetiminin özerk idareye iki modüler rafineri tedarik etmeyi taahhüt ettiğini de kaydetti. Bölgedeki rafineri ihtiyacının yalnızca yüzde 20’sini karşılayacak olan rafinerilerin tedariğinin COVID-19 salgını kaynaklı lojistik pürüzler nedeniyle henüz gerçekleştirilemediği belirtildi.
Suriye’nin petrol zengini bölgelerinin çoğu Kürtlerin öncülüğündeki yapının kontrolünde bulunuyor ve bu bölgelerin başında Türkiye ve Irak sınırına yakın Rimelan’daki sahalar ile daha güneyde yer alan El Ömer sahaları geliyor. Suriye’de 2011’de patlak veren iç savaş öncesi ülkede günde 380 bin varil ham petrol üretilirken bu rakam şu an 60 bin varile düşmüş durumda. Petrolün büyük bölümü derma çatma rafinerilerde işleniyor ve taşındığı boru hatlarındaki sızıntılar büyük çevre kirliliğine yol açıyor.
Suriye petrolü siyaseten oldukça tehlikeli bir konu. Trump yönetimi, Türkiye’nin geçen yıl ekim ayında SDG’ye karşı düzenlediği askeri harekâtın akabinde Kürtlerin kontrolündeki “petrol için” bölgede 500 kadar Amerikan özel kuvveti bırakacağını açıklamıştı. Şam’daki merkezi hükümet o zamandan beri ABD’yi ülkenin petrolünü çalmakla suçluyor.
Öte yandan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimine karşı yaptırımları giderek sıkılaştıran ABD, Kürtler ile Şam arasındaki petrol ticaretini görmezden gelmeye devam ediyor. Bölgedeki petrolün bir kısmı da düşük fiyatlarla Irak’ın Kürdistan bölgesine satılıyor.
Ankara da Suriyeli Kürtlerin özerklik projesini güçlendirecek bir araç olarak gördüğü petrol konusunda son derece hassas. SDG’nin Irak sınırından Fırat Nehri’nin batısındaki Afrin’e ve ötesine uzanan bölgenin tümünde hakimiyet kurmaya çalıştığını düşünen Türkiye, 2016’dan beri bu girişimlere karşı askeri harekâtlar düzenliyor. Türkiye yasadışı PKK ile bağlantıları nedeniyle SDG ve uzantılarının da “terörist” olduklarını iddia ediyor. Türkiye’de 1984’ten bu yana özerklik için silahlı mücadele yürüten PKK, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın da terör örgütleri listesinde yer alıyor.
Kaynaklara göre ABD’nin Suriye özel temsilcisi Türkiye’yi de anlaşma konusunda bilgilendirmiş ve Ankara’dan olumsuz bir tepki gelmemiş. Rusya’nın da bilgilendirildiğini ve anlaşmaya dair bir yorum yapmadığını söyleyen bir kaynak ise Kürt bölgesinin dışında kalan insanların da “petrol paylarından mahrum kalmamaları için” bazı sahaların anlaşma dışı tutulduğunu ekledi.
Al-Monitor / 30.07.20