Afrika’da yegâne Türk üssüne ev sahipliği yapan Somali’de Türkiye iç siyasi kavganın parçası haline geliyor. Türkiye’nin sancılı bir seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Farmajo’nun elini güçlendiren bir pozisyonda durması tartışmalara yol açtı.
Cumhurbaşkanı adayları, Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’ne ortak mektup yazıp, Somali’nin iç işlerine karışılmamasını istedi. Mektupta Türkiye'nin ülkedeki Harma'ad isimli özel polis gücüne göndermeyi planladığı silah sevkiyatının seçim sonrasına ertelenmesi de talep edildi.
Gerekçe Farmajo'nun bu silahları seçimleri gasp etmek için kullanma ihtimali. Türkiye'nin 16-18 Aralık’ta Harma'ad birimine bin adet G3 saldırı tüfeği ve 150 bin mermi göndereceği bilgisini aldıklarını söyleyen muhalifler, "Cumhurbaşkanı Harma'ad güçlerini geçmişte de baskı yapmak ve bölgesel seçimlerde oy çalmak için kullandı. Dolayısıyla Harma'ad güçlerinin ve Türkiye'den gelecek silahların yaklaşan seçimleri gasp etmek için kullanılacağından şüphe yok" ifadelerini kullandılar.
Sandıklar aralıkta kurulacaktı ama seçim komitesinin yapısıyla ilgili anlaşmazlık yüzünden gelecek yıla ertelendi. Farmajo’nun seçim komitesine kendi adamlarını atadığını söyleyen muhalefet tepkisini 15 Aralık’ta sokağa taşıdı.
Cumhurbaşkanı Adayları Konseyi’nin 16 Aralık’ta yapılan açıklamasında da "Kardeş Türk hükümetinin federal hükümet tarafından Anayasa’ya aykırı olarak kurulan seçim komitesini desteklemesi ve övmesi konseyi hayal kırıklığına uğratmıştır” denildi. Türkiye’nin de dahil olduğu Somali’nin uluslararası ortakları grubunun bazı üyelerinin komiteyi “taraflı” ve “meşruiyetten yoksun” gördükleri hatırlatılan açıklamada şu çağrı yapıldı: “Konsey, kardeş Türk hükümetinin Mogadişu’daki büyükelçisini seçimler konusunda tarafsız davranmaya çağırıyor.”
Tartışmayı seçim komitesinin, Türk Büyükelçi Ahmet Yılmaz tarafından kabul edilmesi tetikledi. Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’nin Twitter hesabından 15 Aralık’ta fotoğraflar eşliğinde yapılan paylaşımda, “Federal Seçim Uygulama Ekibi (FSUE) Başkanı Sayın Muhamed Hassan Muhamed'i Büyükelçiliğimizde ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. FSUE’nin yaklaşan seçimlerle ilgili sıkı çalışması ve çabalarından haberdar olmaktan memnuniyet duyuyoruz” denilmişti.
Bu tweetin altına komiteye desteğin Türkiye’nin tarafsızlığına gölge düşürdüğüne dair tepkiler geldi. Dr. Aweys Sufi adlı kullanıcı “Türkiye, Somali’de kabile politikalarının tuzağına düşmemeli. Bundan uzak durun ve tarafsızlığınızı koruyun. Aksi takdirde binbir zorlukla kazandığınız gönüller Farmajo’nun grubuna kurban gidecek.”
Bazı kullanıcılar da bu tepkileri, Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi düşmanlarının kışkırtmalarına bağlıyor.
Somalili bir gazeteci elçinin tartışmalı seçim komisyonuyla görüşmesinin sorun teşkil ettiğini belirterek isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şunları aktardı: “Muhalefet, komiteyi, cumhurbaşkanı tarafından seçime hile karıştırmak için seçilmiş bir organ olarak görüyor. Muhalefet liderleri, komitenin istihbarat üyelerinden ve Cumhurbaşkanı’nın sosyal medya hayranlarından oluştuğuna inanıyor.”
Gazeteci silahlarla ilgili olarak da şöyle dedi: “Türkiye tarafından eğitilen bir birliğin 15 Aralık’ta protestoculara ateş etmek için kullanıldığına inanıyorlar. Bu bağımsız olarak doğrulanmadı. Ancak doğrulanan şey, Cumhurbaşkanı’nın aynı birimi bu yılın başlarında güney Somali'nin Gedo bölgesindeki rakiplerinden birine karşı kullandığıdır. Ancak gözlemciler, bu güçlerin kullanım şeklinin Türkiye'nin değil, güvenlik güçlerini siyasallaştırmakla suçlanan Cumhurbaşkanı'nın suçu olduğunu düşünüyor.”
Cumhurbaşkanı Adayları Konseyi de 15 Aralık’ta dört kişinin yaralandığı müdahaleyle ilgili “Konsey göstericileri bastırmak için Türklerin eğittiği Gorgor ve Harma’ad özel güçlerinin kullanılmasından tamamen Farmajo’yu sorumlu tutuyor” dedi.
Somalili gazeteci, Körfez bloku ile Türkiye arasındaki nüfuz kavgasının Somali’ye sıçraması konusunda ise temkinli konuştu: “Eleştirenler, delil olmaksızın, muhalefetin bazı üyelerinin BAE ile yakın ilişkileri olması nedeniyle Türkiye'ye yönelik eleştirilerin altında onların yönlendirmeleri olduğunu iddia ediyor. Evet, Türkiye'nin Somali hükümeti ile yakın ilişkileri var, BAE'nin de bazı muhalif üyelerle yakın ilişkileri var.”
2005’i “Afrika Yılı” ilan ederek kıtayı yakın plana alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2011’deki Mogadişu ziyaretiyle 20 yıl aradan sonra Afrika dışından ülkeye giden ilk yabancı lider oldu. İnişte uçağın kanadı pistin kısalığı nedeniyle zemine çarpınca Erdoğan, “Risk alarak Somali’ye el uzatan lider” olarak alkışlanmıştı.
Somali’de 2017’de açılan Türk üssünde binlerce Somalili güç eğitildi. Güvenlik güçleri arasında Türkçe konuşanların sayısı artıyor. Yol, liman, balıkçılık, sağlık ve enerji sektörlerine el atıp Mogadişu Limanı’nın işletmesini de üstenen Türkiye, Türk Hava Yolları’nın (THY) haftada iki kez düzenlediği doğrudan uçuşlar, eğitim programları ve ticari anlaşmalarla bağlarını güçlendiriyor. 2002’den bu yana Türkiye’nin Afrika'daki elçiliklerinin sayısı 12’den 42’ye, ülkeler arası iş konseylerinin sayısı 45’e, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) ofis sayısı 22’ye, THY’nin uçtuğu nokta sayısı 58’e yükseldi.
Türk hükümeti genelde Somali’ye halkı ve hükümetiyle bir bütün olarak yardım ettiğini söylüyor. Düne kadar El Şebab gibi radikal örgütler hariç muhalefet de Türkiye’nin yardımlarından memnundu. Ancak pek çok yerde olduğu gibi Türkiye iç siyasi kavgalar karşısında ya dikkatsiz davranıyor ya da tarafsız kalmayı başaramıyor. Türkiye'nin rolüyle ilgili hava son birkaç yılda Somali’de de değişmeye başladı. Türk yetkililer basitçe muhalefetin BAE’nin etkisi altında olduğunu düşünerek tepkiyi görmezden geliyor. Ancak seçimin olaylı geçmesi ya da iktidarın değişmesi halinde Türkiye, Sudan’daki gibi Somali’yi de kaybedebilir. Türkiye 2018'de Hartum'la 22 anlaşma yapıp Sevakin Adası'nın tahsisini sağlamış. Ancak Ömer El Beşir'in 2019’daki darbeyle devrilmesi, ardından da BAE ile Suudi Arabistan’ın Askeri Geçiş Konseyi’ne el vermesi Türkiye’nin hesaplarını alt üst etmişti. Türkiye'nin Mogadişu'daki üssüne karşın BAE de Aden Körfezi'ni kontrol etme stratejisinin bir parçası olarak Somaliland'de Berbera hava üssü ile Hargeisa deniz limanını edinmişti. Osmanlı coğrafyasına dönüş Türk dış siyasetinin temel motivasyonu olsa da bu tablo ironik bir duruma işaret ediyor: Osmanlının egemenliği altında “Zeyla” adıyla yer alan bölge bugünkü Somaliland’i de kapsıyor. Somali’den bağımsızlığını ilan eden Somaliland ise Türkiye değil BAE gibi hasımlarının nüfuz alanında.
Nüfuz rekabeti Somali’yi yeniden patlatma riski taşıyor. Bu risk, Somaliland Sun’da çıkan bir yorum yazısında şöyle ifade ediliyor: “Somali şiddetin yol açtığı yaralar nedeniyle parçalanmış bir ülke ve derinden kanıyor. Küçük bir yanlış anlama kontrol edilemeyecek yeni bir şiddet dalgasını tetikleyebilir. Somali hükümeti ve Türkiye gibi ortaklarının herhangi bir siyasi ya da kabile hatasından kaçınması çok önemli."
Al- Monitor / 23.12.20