Küresel salgının, kötü yönetimle ağırlaşmış ekonomik tabloyu daha da zora soktuğu günlerde iktidar, şapkadan yeni imiş gibi görünen bir tavşan çıkardı. Daha önce de çeşitli kereler gündeme gelmiş ancak işçi ve işveren tarafında tam bir uzlaşma sağlanamadığı için geri çekilmiş olan kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi projesi, kulağa daha hoş gelen başka ikinci bir uygulama ile birleştirilerek sunuldu: TES, yani tamamlayıcı emeklilik sigortası... Bununla, ancak açlık en iyi ihtimalle yoksulluk sınırında yaşamaya yeten emekli maaşlarının yükseltileceği olasılığı gündeme getirilerek, çalışana pazarlanmak istendi.
Biraz farklı
Bu kez yapılmak istenen biraz daha farklı gibi görünüyor. Şöyle ki,
- İktidar, özellikle bazı gazetelerde sanki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği tarih olan 2022’de uygulanacakmış gibi neler olacağını anlattığı uygulama ile bir taşla iki kuşu birden vurmak üzere yola çıktı.
- Uygulama ile hem kulağa hoş gelen hesabı kuvvetli olan gazetecilerin yazdığı gibi emeklilik maaşı 400 ile 600 lira aratacak hem de başından beri işçinin hep karşı çıktığı fona devir gerçekleşecek.
- Çünkü uygulamaya göre 30 günlük kıdem tazminat tutarının 11 günlüğü TES için oluşacak fonda, geri kalan 19 günlüğü de kıdem tazminatı fonunda toplanacak.
- Yani işveren yüzde 8.33’lük kesintiyi bu fonlarda toplanmak üzere ödemeye başlayacak.
- İşçi kesimine bu hesapla, “kıdemden daha iyi bir şey yapıyoruz” diyen çalışma bakanı aslında gerçekten daha önce önerilen kıdem fonundan biraz daha fazlasını öneriyor. Çünkü iki fon birden geliyor. Tazminatta ise bu miktarların aynı kalacağının hiçbir garantisi yok.
- Kıdem fonu gündeme geldiğinde yüzde 8’lik payın yüzde 4’e inmesi isteyen işveren kesimi bugün oldukça sessiz...
- Çünkü uygulama bu haliyle başlarsa, işveren bugün işçiyi attığında ödediği tazminatı hemen oluşacak fona aktarmaya başlayacak.
- Tabii buna bir de işsizlik fonuna ödediği yüzde ikilik payın kademeli olarak yüzde 4’e çıkarılacağı eklenince, bu sessizliğin nedeni çok daha iyi anlaşılıyor.
- Ancak, sesini çıkarıp iktidarla ters düşmek istemeyen işveren, büyük ihtimal isteklerini çeşitli lobilerle, kapalı kapılar ardından yapacak.
- Çalışanlar olarak bizi burada asıl ilgilendiren şey, 83 yıllık kazanımı kaybetmemek için yapılması gerekenler üzerinde kafa yormak.
- Onun da yolu tüm çalışan kesimlerin ve işçi sendikalarının ortak bir mücadele yürütmesi.
Müzakere edilmesi bile yanlış
Gerek Avrupa Birliği gerek OECD ülkelerinde uygulanan kıdem tazminatını ortadan kaldıracak hamlelere hazırlıklı olunması gerektiği sağduyulu işçi temsilcileri ve akademisyenler tarafından belirtiliyor. Dünkü sarayda yapılan toplantı öncesi görüştüğüm hem işçi hem de işveren kesimi, uygulamaya karşı. Özellikle Türk İş’e bağlı sendikalar içinde, “Bunun bizim oturup konuşma ihtimalimiz sıfır. Bu bizim için müzakere bile edilecek bir şey değil. Çünkü kabul edilecek bir konu üzerinde müzakere edilir. Oysa bizim aldığımız genel kurul kararları var” şeklinde özetlenebilecek görüşler söz konusu.
Toplantıya çağrılmayan DİSK’in bu konudaki tavrı net: Kıdem tazminatı bir işyerinde yıllardır çalışıyor olmaktan kaynaklı, işverende beklettiğimiz 13. ay ücretimizdir. İşverenin işçiye karşı sorumluluğudur. En temel iş güvencesi dayanaklarımızdan bir tanesidir. Bu hak gasp edilirse işverenler işçileri çok rahat işten çıkartacaktır. Bu hakkı ortadan kaldırmak demek, işçinin alınterine elini uzatmak demektir. Hele bu pandemi koşullarında bu kadar yoksulluk artmışken, işçinin deyim yerindeyse canı burnundayken bir de kıdem tazminatına el atılması kabul edilebilir bir şey değil, aklınızdan bile geçirmeyin...
Sessizliğini bozan ender işverenlerin söyledikleri ise ‘Gerek kıdem ve TES fonu gerek İşsizlik Sigortası Fonu işveren primlerinin iki katına çıkacağı haberlerinin kendilerinde üzüntü ve tedirginlik yarattığı, ekonominin kırılgan bir dönemden geçtiğini, birçok şeyin derinden değişime uğradığı, böylesi bir durumda yüklerinin artacağı’ şeklinde... Uygulamanın kayıtdışılığı artıracağı, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu yükleri taşıyamayacakları da ileri paylaşılan görüşler arasında.
Kıdem için ortak hareket çağrısı
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “Kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz ve genel grev nedenidir” diyerek Türk-İş’e “birlikte mücadele” çağrısı yaptı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, kıdem tazminatının tekrar gündeme getirilmesinin altında toplumsal muhalefetin sindirilmesi ve susturulmasının olduğunu söyledi.
Belediye İş: Kırmızı çizgi
Belediye İş Sendikası Niğde Şube Başkanı Yusuf Karaca, hükümetin kıdem tazminatı çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunarak, istenen değişikliği kabul etmediklerini açıkladı. Karaca, “Kıdem tazminatı işçimizin çocuklarının gelinliği, çeyizi, damatlığı, başını sokacak bir ev veya az da olsa gelecek garantisidir. Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir. Türk-İş’ in genel grev kararıdır, kesinlikle tartışılamaz” diye konuştu.
Gaspa karşı ortak mücadele
Türk-İş, Hakİş ve DİSK’e bağlı sendikaların oluşturduğu İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu’nun (İSŞP) çağrısıyla bir araya gelen işçiler, kıdem tazminatının fona devredilmesine karşı birleşik mücadele çağrısı yaptı. Çevreden çok sayıda vatandaşın alkışlarla destek verdiği eylemde ilk olarak Liman İş Sendikası İstanbul Bölge Başkanı ve İSŞP Dönem Sözcüsü Sinan Ceviz konuştu.
Olcay Büyüktaş - Cumhuriyet / 18.06.20