Haftanın seçkisindeki bütün yazılar TBMM tarafından İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasıyla ilgili. Tsargrad Türkiye’nin İsrail konusunda farklı tutum aldığı için Batı ülkelerine İsveç meselesinde taviz vermek zorunda kaldığını yazıyor. Rusya’da Türkiye’ye dair yaygın siyasi cehaletin bir yansıması saymak gerek. Radyo Komsomolskaya Pravda’ya konuşan Dmitriy Solonnikov çok daha soğukkanlı; onay kararının zaten kaçınılmaz olduğununun, meselenin İsveç değil Ankara’nın Washington ile yürüttüğü pazarlıklar olduğunun altını çiziyor. Kommersant’ın sivri dilli yorumcusu Dmitriy Drize, Türkiye’nin tutumunu tartışmaya bile gerek görmemiş, ancak Macaristan ve Slovakya’nın yalpalamalarını ele almış. Gerçekten de ilkinin durumu ilkesiz pragmatizmin kaçınılmaz sonucunu, ikincisinin durumu ise düzeniçi solculuğun er ya da geç siyasi olarak düzeniçileşeceğini gösteriyor. Komsololskaya Pravda, Rusya Federasyon Konseyi (Senato) Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev’in telegram mesajını haberleştiriyor. İlginç ifadeler kullanıyor; ancak NATO’nun AGİT’i sıfırla çarptığına ve tamamen etkisizleştirdiğine dair sözleri, önemli.
'Türkiye ‘atabar’ oynuyor'
Batı, İsveç’in NATO üyeliği meselesinde Türkiye’ye rezilce zorladı. Ama bir nüans var. Ankara ancak kısmen Batıyla işbirliği yapacak, ama bunu yaparken de ittifakın sinirleriyle oynamaya devam edecek.
TBMMM dün İsveç’in NATO üyeliğini onayladı. Şimdi Stokholm’ün Macaristan’ın desteğini kazanması gerekli, bundan sonra ittifakın üyesi olabilir.
Tsargrad siyasi gözlemcisi Andrey Perla Ankara’nın kararını yorumladı. Perla’ya göre Türkler İsrail karşıtı bir tutum aldıkları için bu adımı atmak zorundaydılar.
Türkiye dış siyaseti farklı güçler arasında hiçbiriyle açık düşmanlığa kaymaksızın denge kurmaktan ibaret. Ancak ülke İsrail konusunda kolektif Batıdan farklı bir tutum aldığından İsveç meselesinde taviz vermesi gerekiyordu.
Perla bunu, Türklerin “atabar” adlı halk dansıyla karşılaştırarak şöyle dedi:
“Türkiye akla gelebilecek her tür ateşin arasında ip üstünde bu dansı yapmayı bırakırsa ya Batıya ya Doğuya düşer. Ya ABD’ye, ya da Rusya, İran ve Çin’e eklemlenir. Bundan çok korkuyor; mümkün olduğunda uzun dans etmeye niyetli.” ... (Tsargrad, 24 Ocak)
'İsveç kararının İsveç’le ilgisi yok'
İsveç’in NATO’ya katılmasının Türkiye tarafından onaylanmasını Çağdaş Devlet Gelişmesi Enstitüsü müdürü Dmitriy Solonnikov Komsomolskaya Pravda radyosunda yorumladı.
Uzman, Türkiye’nin karar almasının bu kadar uzamasıyla İsveç’in bir ilgisi olmadığını belirtti. Solonnikov, bunun Türkiye ile ABD arasında bir pazarlık olduğuna emin; Türkiye bu pazarlıkta başta 10 milyar dolarlık bir dilim olmak üzere bir dizi talepte bulundu ve kendisine gerekli olanların hepsini aldıktan sonra İsveç’in NATO’ya katılmasına vize verdi.
Uzmana göre: “Temel neden buydu. Bu noktada İsveç hiç kimseyi ilgilendirmiyordu.”
İsveç’in NATO’ya katılmasına asla onay vermeyeceğini söyleyen Macaristan’a gelince, Solonnikov bu konuda bir güçlük görmüyor, zira Macaristan hükümeti uzun süre negatif, olmazcı bir pozisyonda kalamaz. Sonuçta ABD ve Macaristan, İsveç’in ittifaka katılmasına onay vermesine götürecek görüşmelere girişecektir.
Siyasetbilimciye göre Rusya İsveç’in NATO’ya katılmasına tepki göstermeyecek. Zaten bu ülkeler arasındaki ilişkiler kötü, bunlar daha da kötüleşmekle kalacak.
Solonnikov’a göre: “Rusya, NATO’yla savaş ve böyle bir savaşa hazırlık çerçevesinde hiçbir girişimde bulunmayacak. Rusya’nın şu anda yoğunlaşması gereken şey özel askeri harekâtta zafer, Ukrayna’nın batı sınırlarına erişmek, ancak bundan sonra NATO’yla görüşmelere başlamak.” (Radyo Komsomolskaya Pravda, 24 Ocak)
'Hikâyenin özü ne?'
İsveç yüzde 99 NATO’da. Başbakan Orbán sözünü tutacağının sinyalini verdi. Türkiye evet dediğine göre Macarların onayında bir problem olmaz. Ukrayna’ya yardıma gelince, henüz her şey belli değil ama bu meselenin de olumlu çözüleceği izlenimi doğuyor.
Slovakya Başbakanı Robert Fico Ukrayna’nın Ujgorod şehrine geldi. Daha önce Rusya yanlısı sayılan açıklamayar yapmıştı, bunun arkasından Ukraynalı meslektaşı Denis Şmıgal ile görüşmelerin yolunu tuttu. Taraflar pek çok konuda başarılı olduklarını söylediler.
Yakın zamanda Karpatlarda, aynı yerde, Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjártó da bekleniyor. Szijjártó Ukrayna’ya silah vermeyeceklerini, ama tabii yardım etmek gerektiğini, ülkesinin bu konuda en prensipli tutumu aldığını söylemişti. Ama ziyaret öyle ya da böyle olacak. Bunun arkasından bizzat Orbán’ın da Kiev’e küçük bir ziyareti mümkün. En azından epeydir bu konuda mutabakat var.
Bütün bunlar nereye varır_ Bir süre önce Ramstein formatında online bir toplantı yapıldı. Ayrıntılar her zaman olduğu gibi pek az. Ama güya ciddi şekilde hasta olan ABD savunma bakanı Austin her nasılsa iyileşmiş görünüyor. Yalnız elleri boş geldi. Ukrayna’ya silah var ama para yok. Orada Kongre ve Beyaz Saray bir türlü anlaşamıyor. Şimdilik bütün umutlar Avrupa’ya bağlı.
Böylece hikâyenin özüne geldik. Eski Dünya omuz vermeye hazır olduğunu gösteriyor. AB’nin milli hükümetleri ve liderliği onları hayal kırıklığına uğratmamak için mümkün olan her yolu kullanıyor. Batı dünyasında büyük bir hareketlilik var. Bunlar olurken Batılı tabloid basın da eğer bugün tedbir alınmazsa 20 sene sonra kesin olacak olan Rusya’nın istilası temasını da şişirdi.
Her halükârda bir dönüm noktası yaklaşıyor. Esası nedir bunun? Para olacak, demek ki yeni bir faiz artışı kaçınılmaz. Eğer Batıdakiler neticede birbirleriyle anlaşırlarsa bu cepheleşmede yeni bir etap, yeni bir aşama olacak. Bu arada diplomatik cephelerde de hareketlilik var.
Rusya BM’ye başvuruyor. Herhalde Avrupa’daki zinde kuvvetlerin, özellikle Orbán ve Fico’nun desteğini almak için. Yalnız Fico’nun tereddüt ettiği belli. İşte Erdoğan, yukarıda dediğim gibi, NATO’nun genişlemesine yeşil ışık yaktı. Ve öyle görünüyor ki Amerikan F16’ları karşılığında. Onun peşinden Orbán da aynı yere gidiyor: bir Rusya’ya dönüyor bir Ukrayna’ya. Hatta bir çeşit oyun tezgâhlamış gibi bile görünüyor. Neticede hayal kırıklığıyla sonuçlanacağına dair bulanık şüpheler var. (D. Drize / Kommersant, 25 Ocak)
'NATO AGİT’i sıfırla çarptı'
Rusya Federasyon Konseyi [Senato] Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev’e göre Türkiye İsveç’in Kuzey Atlantik Paktı’na katılması protokolünü onaylama kararıyla bütün insanlığın menfaatleri doğrultusunda hareket etme fırsatını kaçırıyor.
Senatör Kosaçev, telegram kanalında şöyle yazdı:
“İsveç’in NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin yaklaşan nihai kararından ancak üzüntü duyabiliriz. Türkiye’nin sadece belli bir bloğun değil bütün insanlığın menfaatleri doğrultusunda yakaladığı tarihi şans da kaçacak.”
Kosaçev, NATO’nun günümüzde dünyadaki istikrarsızlığın başlıca kaynağı ve yeni tehlike ve tehditlerin esas üreticisi olduğunu belirtti. Senatör, blok ülkelerinin kendi varlığıyla, AGİT’in köşe taşı olan güvenliğin bölünmezliği ilkesini tahrip ettiklerini hatırlattı:
“NATO, AGİT’in antipodudur; başlangıçta yararlı olan bu teşkilatı gözlerimizin önünde sıfırla çarpıp yok ediyor.”
Kosaçev, bir zamanlar tarafsız olan ve son derece karmaşık uluslararası meselelerde arabulucu olarak çıkan İsveç’in bugün “kendi yüksek itibarının mezarkazıcısı” olmasından ötürü üzüntülerini de ifade etti. ... (Komsomolskaya Pravda, 24 Ocak)
Hazal Kaya – Gazete Duvar / 28.01.24