Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanı Aleksandr Dınkin, Komsomolskaya Pravda ile görüşmüş. Çok uzun bir mülakat bu; tamamını değilse bile görece uzun bir dizi bölümünü çevirmek gerekti.
Aynı şey, Mihail Strelets’in Nezavisimaya Gazeta’daki Türkiye’nin askeri-sınai kompleksi üzerine epey uzun incelemesi için de geçerli. Bu yazı, yer yer sipariş izlenimi verse bile (Nezavisimaya Gazeta daha önce de yapmıştı bunu) tıpkı ilki gibi dikkatle okunmalı.
Tayvan’dan Filistin’e bir mülakat: 'Orta ve Uzak Doğu'nun hassas dengeleri'
Tayvan’da iki seçmen grubu var: Daima orada yaşayan yerli nüfus ve 1949’da Çinli komünistler karşısında yenilginin ardından oraya geçmek zorunda kalan Gomindan hareketi. O zaman Tayvan’a 1,2-1,3 milyon insan taşındı. Bunlar askerle, devlet memurları ve istihbaratçılardı. ... Zamanla Tayvan’ın yerli halkı ve dışarıdan gelen Gomindancıların arası bozuldu. Yerli halkın Demokratik İlerici Parti adlı partisi ortaya çıktı. Bu tamamen Amerikancı. Bugün onlar iktidarda. Ama bu seçimlerde tamamen beklenmedik bir üçüncü parti daha ortaya çıktı: Tayvan Halk Partisi. ...
Bu seçim kampanyasının bir başka beklenmedik yanı, Foxconn şirketinin kurucusu milyarder Terry Gou’nun bağımsız aday olarak çıkması. Yeni partinin onu davet etme ihtimali de yüksek. Bu durumda anketlere göre oyların çoğunu onlar alacak. Bu da Tayvan’daki seçimlerde tamamen beklenmedik bir sonuç olacak. Gomindan değil, Demokratik Parti değil. Üçüncü bir güç. ...
Soru: Olay Tayvan’da sıcak çatışmaya varırsa ABD müttefiklerini destekler mi? Zira ABD Ukrayna’ya ve İsrail’e yardım ediyor.
Amerikan askeri stratejisindeki orta çaplı bölgesel savaşı eşzamanlı olarak yürütebilecekleri yazılıydı. Sonra Trump bundan vazgeçti; tek bir savaşı yürüteceklerini söyledi. Üç savaş mı? Elbette hayır.
Soru: Çin de bir askeri tırmanışla fazla ilgilenmiyor olabilir mi?
Benim görüşüme göre, hayır. Bu noktada dünyadaki sadece 11 ülkenin Çin’le dış ticaretinde fazla verdiğini göz önünde tutmak gerek. Bunlar arasında ilk sırada da Tayvan var. Bu yüzden Tayvan’la iktisadi ilişkiler Çin için çok önemli. ...
Zelenskiy 14 Şubat’a kadar sıkıyönetim ilan etti. Ukrayna anayasasına göre anayasa değişikliği, seçimler, toplantı ve yürüyüşler, grevler sıkıyönetim boyunca yasak. Daha sonra ne olacağı belirsiz. Çevresi, Zelenskiy’in düşünüp taşındığının sinyalini veriyor. Moskova’dan değerlendirilebildiği kadarıyla Washington ve Brüksel’dekiler onunla seçimleri yapmak gerektiğini konuşuyorlar. ...
Bugün bu hikâyenin nasıl biteceğini söylemek güç. Bence eğer Washington'da çatışmadan çıkmaya kararlı güçler kazanırsa, savaş başkanını değiştirmek zorunda kalacaklar. ...
Son zamanlarda Yakındoğu’da bir tür yumuşama yaşanıyor. Mesela Pekin’in arabuluculuğuyla Suudi Krallığı ve İran arasında yakınlaşma oldu. Hindistan ve İsrail dostluk ilişkilerine güçlü bir vurgu yaptılar. Ankara ve Tel Aviv arasında belirli bir yumuşama yaşandı. Ayrıca Hindistan - Suudi Arabistan - İsrail - Avrupa ulaştırma koridoru da duyuruldu. Ama bana öyle geliyor ki Hamas liderlerini tatmin etmeyen en önemli şey, Washington’un aktif bir rol oynadığı, Suudi Krallığı ile İsrail ilişkilerinin normalleşme görüşmelerinin ilerlemesiydi. Mutabakat imzalanmış olsaydı Hamas’ın rolü çepere itilecekti. ...
Soru: Şimdilik savaşın kesin bir galibi yokmuş gibi görünüyor. İsrail Gazze şeridini işgal etse bile sonra onunla ne yapacak?
İsrail iktisadi olarak da büyük bir kayıp yaşıyor. Şekel yaklaşık yüzde 10 düştü, borsa uçtu. 350 bin yedek asker İsrail’in işgücü pazarında bir açık yarattı. Doğrudan yatırımlar gibi yabancı yatırımlar da tamamen durdu. Türkiye Filistin’i destekledi. Erdoğan durum netleşene kadar birkaç gün bekledi; Tel Aviv’le normalleşmeye değer veriyordu. Ama sonra, İsrail ordusunun harekâtının kapsamını görünce, ülke içinde kitlesel gösterilerle karşılaşınca alternatifi kalmadı. Bence Erdoğan bilinçaltında bir yerde herhalde İsrail’i kıskanıyor, çünkü İsrail doğu Akdeniz’de bir enerji hub’ı olmaya çalışıyordu. Bugün Mısır’a doğalgaz sevkiyatı durdu, oysa bu gayet işe yarıyordu; İsrail denizdeki bütün gaz sahalarını durdurdu. Yani ciddi problemler var. ...
Yazın yapılan anketler Hamas’ın resmi lideri, Katar’da keyif içinde yaşayan İsmail Haniye’nin popülaritesinin düştüğünü gösteriyordu. Anketlere göre ikinci sırada; birinci sırada ise Marvan Barguti var, kendisi Fetih Merkez Komitesi üyesi, İsrail hapishanelerinde 20 yıl yattı. Mahmud Abbas ise yüzde 12. Yani, Barguti ve Abbas’ın oylarını toplarsanız, Filistinliler arasında Haniye’nin etkisini çok geride bırakıyorlar. Dolayısıyla belki Hamas’ın bu konuda da acelesi vardı. ...
Avrupa Parlamentosu seçimlerinden söz edersek, ben, en büyük sarsıntının İtalya başbakanı Meloni ile ilişkili olabileceğini düşünüyorum. Kendisi görüşleriyle Trump’a çok yakın; Avrupa’da da epey nüfuzlu biri. Macron’la ilişkileri kötü. Eğer Gazze’deki savaş daha uzarsa göçmen krizi de devam edecektir; bu da Meloni gibi siyasetçilerin işine yarayabilir. ... (Komsomolskaya Pravda, 15 Kasım)
'Türkiye’nin askeri-sınai kompleksinin geleceği'
15 Temmuz 1974 tarihi olmasaydı Türkiye’nin askeri-sınai kompleksinin nasıl görüneceğini kim bilebilir! O gün Kıbrıs’ta askeri darbe oldu. Darbe, Kıbrıslı Rumların terörist örgütü EOKA-B tarafından örgütlenmişti. İki maddeli bir planları vardı. Birincisi: Kıbrıs Devlet Başkanı Başpiskopos III’üncü Makarios’u iktidardan uzaklaştırmak. Buna erişildi. İkinci ve en önemlisi ise Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması. Bu gerçekleşmedi. Ankara, teröristlerin eylemlerinin kendi menfaatleriyle çeliştiği düşüncesine vardı. 30 bin kişilik bir Türk kolordusu adaya çıktı. Büyük bir hızla Kıbrıs topraklarının yüzde 37’sinde kontrol tesis etti. Burada etnik temizlikler başladı. En önemli sonucu da adanın ikiye bölünmesi. Neredeyse yarım asırdır bir parçasında Rumlar, diğerinde Türkler yaşıyor.
Ankara’nın eylemleri ABD başkanı Nixon ve Britanya, Federal Almanya, Fransa ve diğer NATO ülkeleri liderleri tarafından kararlılıkla kınandı. Türkiye’ye üç yıl boyunca silah ve askeri araç ambargosu getirdiler.
O zamanki başbakan milli bir askeri-sınai kompleks kurulması meselesini gündeme getirdi. Ama bu kompleksin bütün temel işaretleri ancak Erdoğan döneminde hayata geçirildi. ...
Erdoğan iktidara geldiğinde askeri-sınai kompleksin geliştirme aşamasında 62 projesi vardı; bugün 750. Kompleks şirketlerinin sayısı 56’ydı, bugün yaklaşık 2700. Rakam olarak gerçekleştirilen savunma projelerinin tutarı 5,5 milyardan 60 milyar dolara çıktı. ...
Stratejiler ve Teknolojiler Analiz Merkezi müdürü Ruslan Puhov’a göre:
“[Türkiye’den dron] siparişçilerinin çoğunun Türkiye’de siyasi, tarihi-dilsel veya dini mülahazalarla bir ortak olarak çıkarı var. Türkiye’nin bir ‘müslüman silah üreticisi’ olarak imajı daha ziyade müslüman nüfusa sahip ve/veya buna uygun bir oryantasyondaki pek çok ülke ve rejim için epey önemli bir rol oynuyor. İran körfezindeki bir dizi muhafazakâr devlet açısından da belli ki Türkiye’den silah alımı Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü islamcı rejimine bir destek biçimi.” ...
Türkiye Ukrayna’ya dronlar, T-122 güdümlü füzeleri, TRG-300 300 mm çoklu füze fırlatma sistemleri veriyor; keza 15 km menzilli Hisar-A+ ve 25 km menzilli Hisar-O hava savunma sistemleri ve Korkut kundağı motorlu uçaksavar sistemleri de.
Sevkıyatlar Rusya’nın Ukrayna’daki özel askeri harekâtı ile başladı ve halen devam ediyor. Türkiye Ukrayna’ya Batı tarafından verilen silah ve askeri teçhizatın kalitesini çok iyi biliyor; bunların çoğu 20’nci yüzyıl teknolojisine sahip. Erdoğan ve ekibi Rusya kuvvetleriyle Ukrayna ordusu arasında bu meseledeki muazzam uçurumu da biliyor.
Hollanda merkezli Oryx analistlerine göre:
“Batı, Türkiye’den Ukrayna için daha modern silahlar temin etme yoluna başvurabilir. Bunun en önemli nedeni, Ankara’nın Kiev’e modern teçhizat ve mühimmat sevkiyatı açısından bunlar Rusya’nın içindeki hedefleri vurmak amacıyla kullanılsa bile özel bir problemle karşılaşmaması.”
Baykar şirketi Ukrayna’da bir dron üretim fabrikası kuruyor. İnşaatın iki yılda tamamlanması planlanıyor. Ancak daha yakın zamanlara kadar Ukrayna çatışmasında çok popüler olan TB2, Rusya kuvvetleri tarafından kısa sürede etkisiz hale getirildi ve şu anda sadece istihbarat için kullanılıyor.
Ancak en genelde Türkiye’nin askeri-sınai kompleksinin 2028’e kadar dünyanın en büyük on silah ve teçhizat ihracatçılarından biri olması için sıçrama tahtası var. Keza iktisadi büyümenin motorlarından biri haline gelmek ve GSYH’da payını artırmak için de. Ankara’nın planladığı askeri-iktisadi ve askeri-teknolojik atılımların hayata geçmesi Türkiye’nin jeopolitik ağırlığını artırır, Yakındoğu’daki güç merkezlerinden biri olarak pozisyonunu güçlendirir. Gerçi tahmin işi nankör bir iştir. Burada dünya ekonomisinin içinde bulunduğu konjonktür, uluslararası ilişkilerin durumu, bizatihi Türkiye’deki çok istikrarlı olmayan şartlar da etkisini gösterebilir. (M. Strelets / Nezavisimaya Gazeta, 16 Kasım)
Hazal Yalın- Gazete Duvar / 19.11.23