+Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve gazeteci Fehim Taştekin #OrtaDoğu’da Ukrayna'daki gelişmeleri ve Türkiye'nin pozisyonunu ele aldı. Taştekin'in değerlendirmeleri şöyle:
Rusya lideri Putin’in öngörülemezliği bir gerçek ama son süreçte bir izlek de oluştu. Putin Ukrayna ve onun ötesinde batıya karşı matruşka gibi açılan çok katmanlı bir strateji güdüyor.
Biz Ukrayna’nın İngiliz-Amerikan yönlendirmesiyle Donbas’ı silah zoruyla halletmeye kalkışması halinde Rusya’nın müdahale edeceğini, ardından Luhansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetleri’ni tanıyacağını, gerilimin sürmesi halinde ilhak-iltihak süreçlerini işletebileceğini öngörüyorduk.
Fakat Putin, Ukrayna üzerinden NATO’nun genişlemesi ve Donbas’ta Minsk Anlaşmaları’nın uygulanması konularında Batılı muhataplarını pazarlık masasına oturtmaya zorladı. Bu iki konuda gelişme olmayınca tanıma kartını kullandı. Bağımsızlığını tanıdığı bölgenin yüzde 70’i Ukrayna ordusunun kontrolünde olduğu için, şimdi ne olacak diye sorarken askeri müdahale Kiev ve Odessa’yı da içine alacak şekilde gelişti.
Sırada ne var derken bugün iki hedef öne çıktı: Neo-Nazilerin temizlenmesi ve Ukrayna’nın tarafsızlık pozisyonunu kabul etmesi. İkincisi çok kritik. Yani NATO ve AB üyeliğini unutacaksın, Batı ile askeri ilişkileri keseceksin, İngiliz-Amerikan özel-gizli tüm askeri unsurları göndereceksin ve Rusya ile dost olacaksın demek istiyorlar.
Zelenski’nin statüyü müzakere etmeye hazır olduğu mesajı olumlu bulundu ve Rusya Minsk’e Dışişleri, Savunma ve Kremlin’den bir heyeti göndermeyi kabul etti. Sürecin nasıl ilerleyeceği hala meçhul. Buradan sonuç çıkmazsa işgalin kapsamı ve süresi genişleyebilir. Bu görüşme kartı bugün NATO ve Avrupa Konseyi toplantılarına da denk geldi. Bir taraftan Putin’in Çin liderine de görüşme sözü verdiği aktarıldı.
*
Avrupa ve NATO Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kurduktan sonra savaş başlayınca ortada bıraktı. Elbette ABD Avrupa’yı NATO zemininde yeniden dizayn etme ve Rus tehdidini etkili bir şekilde hegemonyanın yeniden inşasında kullanma fırsatı elde etse de aslında ittifakın dostlarına karşı güven ve garanti olamayacağı da ortaya çıktı. Burada zıt yönlü sonuçlar doğuyor.
Ukrayna Batı’ya güvenerek Rusya ya da kendi içindeki Rus unsurlarla bir hesaplaşma içine girmenin hata olduğunu gördü. Putin şimdi Ukrayna’yı siyaseten yeniden şekillendirecek bir baskı pozisyonu elde etti. Elbette bunu ne kadar sürdürebileceği meçhul. Putin Batıdaki bölünmüşlüğü ve ABD’nin Ukrayna için Rusya’yla savaşmayacağına dair tutumunu çok iyi değerlendirdi.
Bu arada Türk SİHA’larını vurarak da Türkiye’ye mesaj göndermiş oldu. Erdoğan NATO’yu savaşa çekmeye çalışan sözleriyle dikkat çekti bugün. Gerçekten de NATO’nun savaşa girmesini mi bekliyor? Olası değil de farz edelim ki oldu, böylesi bir durumda Türkiye ateşin dibinde, NATO’nun ikinci büyük gücü olarak “Hadi” diyecekler, Rusya’ya karşı bu ateşin içine atlayacak mı?
Bana kalırsa Türkiye’yi kurtaracak hesap Ukrayna ve Rusya ile özel diyaloğunu gerilimin düşmesi için sonuna kadar kullanmalı ve olabildiğince tarafsız bir pozisyonda kalmalı. Bir taraftan da Erdoğan Biden’ın trafiğinde devre dışı kalmaktan kurtulamadı. Belli ki ittifak üyeleri sorumsuz bir üyenin kendi başlarına iş açmasından da korkuyor. Bu durumla birkaç kez Suriye’de karşı karşıya kaldılar.
Artı Gerçek / 26.02.22