Arjantin’de “Kirli Savaş” adı verilen süreci kapsayan, 1976’dan 1983 yılına kadar süren dönemde, bebekler annelerinden alınarak zenginlere, askerlere, polislere verildi. Binlerce kişi işkenceye maruz bırakıldı ve gözaltında kayboldular. Askeri darbenin yarattığı faşizm koşulları, muhaliflerin hükümet tarafından öldürülerek kaybedilmesine, binlerce insanın yurtdışına kaçmasına neden oldu. Tüm bunlar üzerine seslerini tüm dünyaya duyurmak isteyen Arjantinli anneler, 1977 yılında ilk defa Buenos Aires’te eylem yaptı. Anneler bu tarihten itibaren her perşembe Plaza de Mayo Meydanı’nda buluşarak gerçeklerin ortaya çıkarılması ve adaletin yerini bulması için 40 yılı aşkın süredir mücadele ediyor. Kaçırılan yaklaşık 130 çocuğu biyolojik anneleri ile buluşturmayı başaran kadınlar, ortadan kaybolan çocuklarının resimleri ile birlikte meydana çıkarak adalet arayışlarını sürdürüyor.
Tüm baskılara rağmen “Plaza de Mayo Meydanı’nın Çılgın Kadınları” olarak adlandırılan annelerden Nora de Cortiñas, BirGün Pazar’a konuştu. Oğlu Carlos Gustavo’yu 15 Nisan 1978’de 24 yaşındayken kaybeden Cortiñas, “Bu özel günde, Cumartesi Anneleri’nin adalet ve gerçeği aramak için çıktıkları yürüyüşün 800’üncü haftasında, onlara selamlarımı göndermek istiyorum” diye başlıyor sözlerine.
Cortiñas, Cumartesi Anneleri’nin mücadelesiyle kendi mücadelelerinin çok farklı olmadığının altını çiziyor:
“Ben size iki farklı kıtada mücadele eden annelerden kısaca bahsetmek istiyorum: Bizlerin insan haklarını gasp eden, öldüren, kaçıran, gözaltında kaybolmasına neden olan, siyasi muhalifleri baskılamaya ve özgürlüklerini kısıtlamaya çalışan sistem, aynı sistemdir. Faşizm tüm ülkelerde aynı şekilde işler. Biz annelerin dilleri farklı olabilir ama hissettiğimiz aynıdır.”
Cortiñas’a Plaza de Mayo Anneleri’nin mücadelesini başlangıcını soruyoruz, şöyle yanıtlıyor:
“Plaza de Mayo Anneleri’nin mücadelesi, meşru hükümetin askeri darbe gerçekleştirerek devrildiği zaman başladı. Darbenin yapıldığı dönemde politik hareketler oldukça güçlüydü. Gençler, kadınlar ve erkekler onları her gün daha fazla açlığa mahkûm etmeye çalışan sisteme karşı mücadele ediyorlardı. Darbe ile birlikte gelen baskıcı yönetimin zulmü, binlerce insanın ortadan kaybolmasına, katledilmesine, tutuklanmasına, işkenceye uğramasına ve ülke dışına kaçmasına neden oldu. Bu durum aileler dahil herkesi etkiledi.”
Tüm bunların üzerine sokağa çıktıklarını belirten Cortiñas, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İşkenceye uğrayan, ortadan kaybolan, kaçırılan çocuklarımız için o günden itibaren mücadele ediyoruz. Çocukların kaybolduğu günden itibaren büyükanneler, onları bulabileceği her yere baktı. Doğumevleri, hastaneler, her yer, gerçek kimliğini bilmeyen 130 kadar çocuğumuzu bulmayı başardık.”
Evlatlarımızın mücadelesini sürdürüyoruz
17 kişi ile başlayan, hakikatin ortaya çıkması ve adaletin yerini bulması talebi ile sokağa çıkan kadınlar, tüm dünyaya seslerini duyurmayı başardı ve her geçen gün sayılarını çoğalttı. Anneler, tüm hakikatleri ortaya çıkarana kadar mücadele etmeye ise son derece kararlı. 40 yıldır, bir adım geri atmayan Plaza de Mayo Anneleri’nden Cortiñas bu kararlığı şöyle açıklıyor:
“Bugün biz anneler, çocuklarımızdan devraldığımız mücadele bayrağını yükseltiyoruz; ülkemizde adaletin yerine getirilmesi için mücadele ediyoruz. Biz adaletin sağlanması, hakikatin ortaya çıkması ve belleğimizin kaybolmaması için devam ediyoruz. Tüm dünyaya devlet terörizmini kınadığımızı göstermek, gözaltında kaybolan 30 bin insanımız, yurtdışına sürülen insanlarımızın, anavatanlarına dönmesi için mücadele ediyoruz.”
Hâlâ daha açılmayan arşivler var
Plaza de Mayo Anneleri’nin 40 yıllık mücadelesi, adalet yerini bulmadan durdurulabilecek gibi görünmüyor. Mücadele ettikleri dönemde elde ettikleri kazanımlar ise onlar için yeterli değil. Cortiñas, bu durum için şöyle konuşuyor:
“Biz bu zamana kadar önemli gelişmeler kaydettik: Sorumluların, soykırımda bulunanların yargılanmasını sağladık. Bazıları ömür boyu, bazıları yıllarca hapis cezasına çarptırıldılar. Fakat bu yeterli değil. Bununla birlikte şimdi hapisten çıkmak için mücadele ediyorlar. 40 yıllık mücadelemizde sokaklarda her zaman güçlü protestolar düzenledik ve taleplerimizi haykırdık. Fakat hâlâ açılmayan arşivler var ve bunların açılmasını istiyoruz” diyor.
Mücadele hafızamızı taze tutuyor
Hâlâ yargılanmayan sivillerin olduğunun altını çizen Cortiñas, hapse girmekten korktukları için saklananların, yavaş yavaş bile olsa adalete teslim edileceğini belirtiyor:
“Hakikat, adalet ve belleğimiz için verdiğimiz mücadele devam ediyor. Bunlar bizim vazgeçemeyeceğimiz önceliklerimiz. Biz, her perşembe Plaza de Mayo Meydanı’nda yürümeye devam ediyoruz. O meydanda tekrar tekrar buluşarak hafızamızı taze tutuyoruz.”
Farklı kıtalarda birlikte yürümek
İki farklı kıtada, farklı dillerde adalet arayışlarını sürdüren annelerin dayanışması ise mesafe tanımıyor. İlk defa 2013 yılında, Cumartesi Anneleri ile dayanışmak için Galatasaray Meydanı’na gelen Cortiñas, şunları anlatıyor:
“Ben, Cumartesi Anneleri ile birlikte yürüdükten sonra ileriye taşımak için verdikleri mücadelenin güçlü anıları ile ülkeme geri döndüm. Çok büyük kayıpları olan Cumartesi Anneleri’nin inatla sürdürdükleri mücadeleye hayranım. Onları engellemek isteyen sistemle karşı karşıya gelmekten hiç vazgeçmiyorlar. Çocuklarına duydukları sevgi her şeyi yapabilmelerini sağlıyor. İşte tam bu yüzden Cumartesi Anneleri’nin muhteşem mücadelesini yeniden selamlıyoruz. Onlarla birlikte, önceden olduğu gibi, her zaman birlikte mücadele etmeye devam edeceğimizi söylüyoruz. Son olarak, eğer mümkün olursa onları tarihi Plaza de Mayo Meydanı’nda birlikte yürümeye davet ediyoruz.”
Özde Çelikbilek - BirGün / 26.07.20