“Nasıl iflas ettin?”
“İki biçimde. Önce yavaş yavaş, sonra aniden.” (“Güneş de doğar” Hemingway) Liberal demokrasinin iflası olarak faşizm de Türkiye’de de olduğu gibi, önce yavaş yavaş, küçük birikimlerle yükselir, sonra da aniden yerleşir! “Yavaş yavaş” yükselişi tanıyamazsak “aniden” noktasına gelince durdurmak çok zorlaşır.
Tehlikeli adımlar
ABD’de “süreç olarak faşizmin”, bu “aniden” aşamasına kasım seçimlerinde gelme olasılığı hızla artıyor. Pazartesi yazımda, Trump Başkan olduktan sonra “süreç olarak faşizmin”, somut hukuksal ve kurumsal adımlarla, “yavaş yavaş” ilerleme aşamasını kısaca özetlemiştim. Bu adımlar, Covid-19 salgını, “Siyah Yaşamlar Önemlidir” protestoları sırasında hızlandı. Şimdi kasım seçimleri, “aniden” aşamasına geçilebilecek bir eşik oluşturuyor: Trump, hafta sonunda, Fox News’le yaptığı söyleşide ağzındaki baklayı çıkardı. Fox: “Seçim sonuçlarını kabul edecek misiniz?” Trump: “Duruma bakar?”
Kimi yorumculara göre bunlar, Trump’tan duyduğumuz en tehlikeli sözlerdi. Bu “en tehlikeli sözlere” aynı derecede tehlikeli eylemler eşlik ediyor. Trump, Bush döneminde terörizme karşı kurulan İç Güvenlik Örgütü’nü, Federal Acil Yönetim Ajansı’nı (FEMA) kendisine bağlı güvenlik güçlerini, toplumsal muhalefete karşı kullanmaya başladı. Örneğin bunlar, “Siyah Yaşamlar Önemlidir” hareketinin doğduğu, Portland’da (Oregon), gözlerine kestirdikleri vatandaşları, hiçbir açıklama yapmadan plakasız arabalara atıp götürüyorlar. Seçimlere “kanun ve düzen” adayı olarak girmeye karar veren Trump, bu plakasız arabaları ve kimlik taşımayan güvenlik güçlerini “Siyah Yaşamlar Önemlidir” hareketinin görüldüğü Chicago, New York, Philadelphia, Detroit, Baltimore gibi kentlere de göndermeye başladı. Bu kentlerin Demokrat Parti’den valileri, Trump’ın tutumunu otoriterlik olarak nitelediler, yasal yollardan direnmeye kararlı olduklarını açıkladılar.
The New York Times’da Michelle Goldberg de “Trump’ın Amerikan kentlerini işgali başladı” başlıklı yorumunda, “Protestocular, sokaklardan hiçbir tutuklama emri olmadan derdest edilip götürülüyorlar. Hâlâ buna faşizm demiyor muyuz” diye soruyor, On Tryranny (“Tiranlık Üzerine”) kitabının yazarı Timothy Snyder’in saptamasını aktarıyordu: “Paramiliter güçlere dikkat edin. Lider yanlısı paramiliter güçlerle polis iç içe girmeye başlamışsa demokrasinin sonu gelmiş demektir.”
İkinci dönem daha tehlikeli
Faşist hareketlerin tarihine, son örneklerine baktığımızda “ikinci dönemin” çok daha tehlikeli sonuçlar yarattığını görüyoruz. Birinci dönemde, iktidara gelmek, ikinci kez seçimleri kazanmak için ittifaklar kuruluyor, tavizler veriliyor, yalanlar söyleniyor. Bu dönemde lider devlet kurumlarını, muhalefetin gücünü, ittifaklarının sınırlarını daha iyi tanıyor, devlet kurumlarını kendine bağlamaya başlıyor; hızlı bir kadrolaşma başlıyor. Basını susturabilecek yasal değişiklikler de çoğu kez, henüz uygulanmaya konmasalar bile, bu dönemde gerçekleşiyor. Ülkenin kültürel iklimi değişmeye başlıyor.
Tüm bu değişiklikler, bir anlamda hegemonya inşası, toplumu moleküler düzeyde dönüştürme süreci, liderin ikinci kez seçimleri kazanmasına olanak verecek düzeye kadar ilerleyebilirse ikinci dönemde, faşist dönüşümler hızlanıyor.
“Süreç olarak faşizm” bu dönemde, işbirlikçilerinden, yol arkadaşlarından, “yararlı salaklardan”, elini kolunu bağlayan yasalardan, hatta “güçler ayrılığı”nın sınırlayıcı etkisinden kurtulmaya, yasal sınırları aşan keyfi (hareketin/davanın gereksinimlerine uygun) adımlar atmaya başlıyor.
ABD’de Trump yönetimi altında “süreç olarak faşizm”in ilerlemesi, işte tam da bu aşamaya geldi. Birinci döneminde bile var olan yasalar, güçler ayrılığı sistemi tarafından denetlenemeyen Trump, ikinci dönemde tamamen denetimden çıkarak “süreç olarak faşizm”i yeni bir aşamaya taşıyacaktır.
ABD gerilemekte olan bir hegemonya merkezi. Karşısında çok güçlü, otoriter bir liderlik tarafından yönetilen, gücünü sergilemeye başlamış yeni bir hegemonya adayı var. Şimdi bu resme, faşist liderlerin iktidarlarını konsolide ettikten sonra militarist maceralara girdiklerine ilişkin bilgimizi de ekledik mi, tarihin yönü hakkında daha iyi bir fikir edinebiliriz.
Cumhuriyet / 23.07.20