Meslek Fabrikası’ndaki öğretmenler, taşerona karşı verdikleri mücadeleyi sürdürüyor. “Kadınlar gelir elde edebilmek için önüne gelecek işi kabul etmek zorunda olabiliyor. Bu da taşeron firmaların işine geliyor” diyen eğitim emekçileri, kendilerine bir yanıt verilene kadar direnişlerinin süreceğini vurguladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığına bağlı Meslek Fabrikası’nda (Meslek Okulu) farklı alanlarda uzmanlıkları olan eğitim emekçileri 28 Aralık 2020’de belediye ile taşeron firmanın iş akitleri sona erdiği için işten çıkarıldı. Çoğunluğu kadın olan eğitim emekçileri taşeron sistemine karşı kalıcı iş talebiyle başlattıkları eylemlerini sürdürüyor.
Taşeronlaşma 2017 yılından beri var
Meslek Fabrikası’nda 2015 yılından bu yana çalışan muhasebe öğretmeni Sevda Anlı, Ege’de yaşanan depremin ardından bağlı olduğu Karabağlar Şubesi’nin sadece iki gün çalıştıktan sonra kapanması ile işsiz kaldığını belirtti. Yıl içinde branşlarına ve öğrencilerin talebine göre farklı sayıda ders verebildiklerini ve ders sayısına göre ücret aldıklarını kaydeden Sevda, “12 ayın tam 12 ayı çalışamıyoruz. Taşeron 2017’de meslek fabrikasına geldi. O tarihten bu yana bu sistemle çalışıyoruz. Kurslar mart ayında başlıyor 27-28 Aralık’ta bitmiş oluyor. Her aralık ayında ihaleye çıkılıyor, şubatta sonuçlanıyor ve biz mart ayında başlıyoruz bu bile nisanda maaş almamız demek” şeklinde konuştu.
İşsizlik fonundan faydalanamıyorlar
Mevsimlik işçi statüsünde çalıştıkları için işsizlik fonundan hiçbir şekilde faydalanamadıklarını dile getiren Sevda, “Haftada 3 ya da 4 gün kursları olan arkadaşlarım var. Bir ayda 30 gün değil 20 gün sigorta olan öğretmenler var. Biz emekçiler olarak daimi iş ve daimi sigorta istiyoruz. İhale dönemlerini beklemek istemiyoruz. Hakkımızı alana kadar, Tunç Soyer sesimizi duyana kadar buradayız” ifadelerini kullandı
‘Yanıt alana kadar buradayız’
Yaklaşık 18 yıldır tekstil öğretmeni ve Meslek Fabrikası’nda usta öğretici olan Hülya Genç de 8 aydır belediye bünyesinde çalıştığını söyledi. Pandemi dolayısıyla kursları kapanınca maske dikimine başladıklarını belirten Hülya, “Evlatlarıma alın teriyle kazandığım parayı götürmek istiyorum. Sonuna kadar, yanıt alana kadar burada olacağız” dedi.
‘Daimi ve güvenceli iş’ talebi
Branşlarına göre belediye bünyesinde nerede eksik varsa oraya gönderildiklerini ve bu durumun taşeron sistemi ile çalışan işçilere daha fazla külfet yüklediğini ifade eden eğitim emekçilerinden Zehra Demir, daimi ve güvenceli iş talebini yineledi. Daha çok kadınların Meslek Fabrikası’nda çalıştığına dikkat çeken Zehra, “Kadınlar çok emekçi. Gelir elde edebilmesi için o an önüne gelecek işi kabul etmek zorunda olabiliyor. Bu da taşeron firmaların işine geliyor. Ne olsa o an yapmak zorunda kalıyoruz” diye belirtti.
‘Çoğunluk kadınlardan oluşuyor’
Sena Tekkanat ise hem toplumsal baskı hem de iktidarın yaklaşımı nedeniyle evin geçiminin sağlanmasının erkekten beklendiğini, kadının evi geçindirmek zorunda olmadığı düşüncesinin ise kadınların geçici işlere razı olmasına neden olduğunu ifade etti. Sena, “Çoğunluğumuz kadın. Taşeron sisteminde asıl biz kadınlar eziliyor. Geçim kaygısı yarın kaygısı… Kadınların emeğini ötelemek emek sömürüsü demektir” dedi.
Melike Aydın – Jinnews / 08.01.21