Dün yine bir “faiz kararı” günüydü. Gerçi heyecanla kararı bekleyen yoktu. Karar öncesinde konu konuşulmuyordu bile. Ama ben yine de kararı bekledim bu yazıyı yazmak için. Yok, bir değişiklik filan beklediğimden değil. Zaten nasıl bir değişiklik yapabilirlerdi ki? Mesela faiz artırımı? Onun olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bizim bilmemiz önemli değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha birkaç hafta önce “faizler daha da inecek” açıklamasının ardından faiz artırımı yapılabilir miydi? Yapılamazdı. Dolayısıyla bu seçenek söz konusu değildi. Peki, faiz indirimi yapabilirler miydi? Onu da yapamazlardı çünkü iki hafta önce kredi maliyetlerini artıracak bir takım düzenlemelere imza atmışlardı. Ticari kredi karşılığı Merkez Bankası’na (MB) yatırılması gereken zorunlu karşılığın iki katına çıkarılması, kredi kartı asgari ödemesinin artırılması, ihtiyaç kredilerinin belli tutarlar için vadesinin kısaltılması vs. Bir taraftan krediye erişimi zor ve pahalı hale getirirken diğer taraftan faiz indirimi yapılabilir miydi? Yapılamazdı. Geriye ne kaldı? Faizleri “sabit tutmak.” Onlar da onu yaptı. Bu nedenle sürpriz bir durumla karşılaşmadık.
Ama bence karardan daha ilginç olanı, faiz kararına ilişkin duyuru metninde standart olarak yer alan bazı ifadelerin aynen korunuyor olması.
***
Mesela, “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana… kadar elindeki tüm araçları… kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.” Bu ifade tüm metinlerde yer alıyor.
Gelin bu ifadenin yer aldığı metinlerin yayınlandığı aylara ve o aylarda ortaya çıkan “fiyat istikrarı” göstergesi olan enflasyona(TÜFE) birlikte bakalım:
Tabloda gördüğümüz tek “istikrar” politika faiz oranı. Aralık ayından beri aynı seviyede çakılmış kalmış. Peki, bu dönemde enflasyon ne olmuş? Orada bir istikrar durumu var mı? Evet, var: enflasyon istikrarlı bir şekilde artmış! O zaman MB’ye şu soruyu sormak gerekir: enflasyon istikrarlı bir şekilde artarken, hangi araçları “kararlılıkla” kullandınız? Ya da şöyle ifade edelim: kararlılıkla kullandığınız araçları değiştirin; çünkü siz fark etmiyor olabilirisiniz ama kullandığınız araçlar enflasyonu artırıyor!
Tabi konu bununla da sınırlı değil. Faiz kararına ilişkin metinde şu ifade de yer alıyor: Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
***
Bu uzun cümlede atıfta bulundukları tüm göstergeler bozuluyor. Enflasyonu söyledik. Gelin diğerlerine bakalım: Ülke risk primi (CDS) 800’lere çıkmış, ters para ikamesi diyorlar ama mevduatlarda dövizin oranı yüzde 72’nin üzerine çıkmış, rezervlerdeki artış demiş ama swap sonrası net rezervler eksi 60 milyar dolar civarında, finansman maliyetlerinin gerilemesi demiş ama yurtdışında işlem gören kağıtlarımızın dolar faizi yüzde 11 seviyesine yükselmiş.
Nereden bakarsak bakalım, hangi göstergeyi esas alırsak alalım gördüğümüz net bir şey var: MB’nin söyledikleri ile aldığı faiz kararı tutarlı değil.
O zaman bir daha soralım: sahi, merkez bankacılığı nedir?
Ya da boş verin merkez bankacılığını filan, bizim zaten onların alacakları kararlara ihtiyacımız yok. Çünkü Suudi Arabistan Veliaht Prensi Salman Çarşamba günü Türkiye’ye geldi. Büyük törenlerle karşılandı, iyi ağırlandı ve arkasından su dökülerek yolcu edildi. İşte bu Prens bize biraz para verse tüm dertlerimiz bitmez mi? Şöyle bir 40-50 milyar dolar ne güzel olur değil mi? İşte o bunu yaparsa, ne MB’nin faiz kararına bakarız ne de başka bir şeye!
Ama görülen o ki ortada para mara yok!
Neyse canım çok sorun değil. Önümüzdeki ay MB’nin faiz kararı metninde okuyacağımız “tüm araçlar karalılıkla kullanılacaktır” ifadesine bakarız, onların kararlılığına güveniriz ve çok da endişe etmeyiz.
Hayırlısı…
BirGün / 24.06.22