Belçika'nın başkenti Brüksel'de akşam yemeği sadece iki saat sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan 18: 00'de girdiği yoplantıdan 20: 15'te masayı terk ederek çıktı. Ev sahipleri, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yalnız kaldı. Saat 20:30 civarında, ikili basının karşısına yalnız geçti.
Von der Leyen, kararlı bir sesle Mart 2016'nın AB-Türkiye anlaşmasının geçerliliğini koruduğunu söyledi. Michel, mutabakatın uygulanışı konusunda iki tarafın ortak bir tutum geliştirmesini sağlamak üzerine AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun görevlendirildiğini söyledi. Türkiye ile iletişim kanallarının açık ve faal kalmasını olumlu bulduklarını vurgulayan von der Leyen, Türkiye-Yunanistan sınırındaki mevcut duruma ve mültecilerin kaçışına çözüm için ön koşulun yapıcı angajman olduğunu dile getirerek "Göçmenlerin desteğe ihtiyacı var. Yunanistan'ın desteğe ihtiyacı var. Ama Türkiye'nin de desteğe ihtiyacı var ve bizi ileri götürecek yolu bulmamız gerekiyor" dedi.
Bu ziyaret için günlerdir yoğun bir şekilde çalışan AB Konseyi Başkanı Michel, bu görüşmenin Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkiler açısından yeni bir başlangıç olabileceğini düşünüyor.
AB 4 milyona yakın mülteciye kapılarını kesinlikle açmak istemiyor. Sınırlarını korumak için şimdiye kadar verdiği para ancak AB'yi 4 yıl koruyabildi. Artık Türkiye mülteciler söz konusu olduğunda AB'nin para vermeye hazır olduğunu biliyor. Ama sadece para alarak maddi kazanç elde etmekle yetinmek istemiyor. Fırsat varken siyasi kazanımlar elde etmeye çalışıyor. AB'de sadece para ödeyerek bu konudan kurtulamayacağının farkında ve mümkün olduğunca çok zaman kazanarak Erdoğan'ı da kontrol altında tutmaya çalışarak Ankara'nın taleplerini AB'ne en az zarar verecek şekilde formüle etmeye çalışıyor. Ancak AB'nin kendi içindeki anlaşmazlıkları, ortak bir mülteci politikası oluşturamıyor oluşu, sağ popülist partilerin göç ve dış politikalarda yapılması istenilen reformları engellemesi AB'nin karar verme hızını ve gücünü zayıflatıyor
Merkel bir cümleyle Erdoğan'ın elini destekledi
Erdoğan'ın en önemli desteği Almanya başbakanı Angela Merkel, Bulgaristan Başbakanı Boiko Borissow ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban. Merkel, Türkiye'nin "Kendi sorunlarını sığınmacıların sırtından çözmeye çalışmasının kabul edilemez olduğunu" söylese de pazartesi öğleden sonra Berlin'deki Alman-Yunan Ekonomik Forumu'nda “AB-Türkiye anlaşmasının yeni bir seviyeye çıkarılmasını sağlanabilir" demiş olması aslında AB'nin vereceği paranın dışındaki diğer konularında görüşülebileceği anlamına geliyor.
Ankara için bu önemli bir cümleydi. 2016'da yapılan Mülteci Anlaşması'nın diğer noktalarına da odaklanmak istedikleri anlamına geliyor. Şimdi AB'de yeni bir dalgalanma olacak. Henüz Türkiye karşıtları Fransa, Avusturya, Hollanda gibi ülkeler bu konuda tek cümle kurmadı. Ama Avrupa Komisyonu Başkanlığı'nı Almanya'nın devralmış olması da Merkel'in fikirlerini ve elini AB içinde güçlendiriyor, bunu da gözardı etmemek gerekiyor.
Erdoğan ne istiyor?
Her ne kadar Türkiye AB'de daha çok para talep etmesi en önemli istekmiş gibi görünse de aslında Türkiye artık anlaşma yapılırken kendisine vaad edilen diğer konuları açmanın zamanının geldiğini düşünüyor. İdlib konusu da AB'ye bu baskıyı arttırmak, anlaşmayı genişletmek için iyi bir fırsat sunuyor. Türkiye vatandaşlarının AB'ye vizesiz girebilmesi Erdoğan için tam da bu zamanda en öneli mesele. Bu sağlanırsa hem ekonomik ilişkileri önemli ölçüde genişleyecek hem de Erdoğan için büyük bir yurtiçi başarı olacak.
Vize serbestisinin AB için de faydası var. Çünkü vizesiz seyahatler yürürlüğe girer girmez Ankara derhal Schengen bölgesine giren tüm yasadışı göçmenleri geri almak zorunda. Bu Yunanistan'ı rahatlatacaktır. Ama Türkiye'ye vize muafiyetine Avusturya, Slovakya, Danimarka, Fransa ve İsveç karşı çıkıyorlar.
Erdoğan için önemli bir diğer konu Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin genişletilmesi. Haziran 2018'de, temel demokratik hakların devam eden ihlali nedeniyle AB ülkeleri gümrük birliğini müzakere etmemeye karar vermişlerdi. Şimdi Ankara mülteci baskısını kullanarak hem gümrük birliğiningenişletmek hem de AB ile müzakerelerin yeniden başlamasını istiyor.
Ayrıca Suriye konusunda da AB'den ve NATO'dan tam destek bekliyor.
Sonuç olarak AB Erdoğan'a bir kez daha kırmızı halılar serdi. En üst düzey yetkilileri onunla görüşmek için uğraştı. Birlikte fotoğraflar çekildi. Masayı terk ederek güçlü lider imajını iç siyasette yenilemiş oldu. AB Türkiye'ye yeni bir yol haritası vaad ederek bir kez daha desteğini verdi.
Artı Gerçek / 10.03.20