Diğer hegemonya 1- Ergin Yıldızoğlu

Tarihte ilk kez, ABD merkezli Batı medyasında, “Küresel Güney” olarak nitelenen nüfuz alanlarının kaybedilmekte olduğu konuşuluyor. Kazanan hanesindeyse Çin görülüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 05 Ekim 2023
  • 08:55

Son yıllarda, emperyalist sistem içinde, ABD hegemonyasının gerileme, restorasyon, imparatorluk gibi dinamikleri tartışılırken yeni, hegemonya ve “ekolojik üstünlük” alanları şekillenmeye başladı. 

İki kavram...

“Hegemonya” kavramı bir ülkenin, başka bir ülkenin iç ve dış ekonomik, siyasi hatta askeri tercihlerini zora başvurmaya gerek kalmadan yönlendirebilme kapasitesini betimler. Bu kapasite, liderliğine rıza almak ile şiddet uygulama potansiyeli arasındaki, özel bir ilişkiye dayanır. Liderlik, çekici bir örnek sunmaya, hegemonya alanındaki, ekonomik, siyasi sorunlara uygun çözümler (kurallar, model, piyasa, kaynak) sunabilmeye, “hegemonya düzenini” meşrulaştırıcı bir söylem üretebilmeye dayanır. Şiddet uygulama potansiyeli de askeri alanda rakipsiz olmakla ilgili.

“Ekolojik üstünlük” kavramı ise bir “sistem” (örneğin: emperyalizm) içinde, “a” gibi bir yapının, diğer, “b, c, d, ...” gibi yapıların gelişmeleri üzerinde, o yapıların “a” üzerinde yapabileceğinden daha büyük şekillendirici etkiler yapabilme kapasitesini betimler.

Son yıllarda Çin’in kimi alanlarda hegemonya, kimi alanlarda “ekolojik üstünlük” kurmaya başladığı görülüyor. 

Ekonomik temel önemli

Çin, bir ölçüye göre dünyanın en büyük, bir ölçüye göre de 2. büyük ekonomisi; 6.24 trilyon dolarla (ABD: 3.7; AB, 3.1) en büyük imalat sanayi üreticisi, Ar-Ge harcamaları en hızlı büyüyen, toplam küresel ihracat içinde en büyük paya sahip ülke.

Son altı yılda ABD, Japonya dışında, önde gelen tüm sanayileşmiş ve yükselen piyasalar ülkelerinin Çin’den yaptıkları ithalatın sürekli arttığı görülüyor. Avrupa ülkelerinin toplam ithalatı içinde Çin’in payı yüzde 20 düzeyinde. Alman ekonomisinin Çin’e ihracatı, GSH’nin yüzde 3’ine eşit. Çin’deki Alman şirketlerinin gelirleri, Alman GSH’sinin yüzde 6’sına ulaşıyor. Çin’in Avrupa’da 2020-22 dönemindeki yatırımları, en az 10 ülkede, liman inşaatından, elektrik ağları altyapısına, denizaltı iletişim kablo döşenmesi gibi alanları kapsayan 26 milyar doların üstünde. Çin, ABD’nin yarı iletkenler (elektronik) üreticilerinden 2019 yılında 70 milyar dolardan fazla, sektörün küresel satışlarının yüzde 37’sine eşit ithalat yapmış. Çin, Avrupa ve Orta Asya hariç tüm bölgelerde gelişmekte olan ülkelere en çok borç veren ülke, birçok gelişmekte olan ülkenin en büyük alacaklısı durumunda.

Yüksek teknoloji, mikroçip ve yeşil enerji teknolojileri için kritik öneme sahip 13 metal ve mineralin çıkarılması, işlenmesi alanlarında Çin, tekele yakın bir kontrole sahip bilgisayar, yapay zekâ, kuantum bilgisayarı, uzay teknolojileri alanında hızla ilerleyen Çin, Batı’nın GPS sistemine rakip olarak kendi BeuiDou küresel navigasyon sistemini, GPS’in 31 uydusuna karşın 45 uydu üzerinden çok daha etkin ve hassas bir sistem olarak kurdu.

Nihayet AB savunma bakanlığının son tahminlerinde, Çin savunma bütçesinin 700 miyar dolara ulaşarak hızla ABD’ninkine yaklaşmaya başladığı ileri sürüyor. Çin, küresel silah pazarında da önemli bir aktör olmaya devam ediyor. Çin çeşitli konvansiyonel silahların yanı sıra balistik füzeler ve hipersonik silahlar gibi giderek daha karmaşık silah sistemleri geliştiriyor. Çin’in silah ihracatının, Çin’in ekonomik siyasi etkisini izlediği, daha çok Asya ve Afrika’da yoğunlaştığı, Venezüella’nın da önemli bir müşteri olduğu görülüyor.

Çin, geçmişte sömürgeciliğe karşı mücadelesinin ve mücadele eden ülkelere sunduğu askeri, ekonomik, ideolojik desteğin mirasıyla, özellikle Afrika ülkelerinde, siyasi ve kültürel etkisini artırıyor. Batı’nın dayatmacı, baskıcı geleneğinin aksine Çin, eşitlikçi, birleştirici, ekonomik, mali olanaklarla, altyapı yatırımlarıyla desteklenen ilişkiler sunarak bu ülkeleri kendi etki alanına çekiyor. 

Tarihte ilk kez, ABD merkezli Batı medyasında, “Küresel Güney” olarak nitelenen nüfuz alanlarının kaybedilmekte olduğu konuşuluyor. Kazanan hanesindeyse Çin görülüyor. Bu tartışma, yukarıdaki aktardıklarıma birleşince emperyalist sistem, içinde yeni bir hegemonya alanının şekillenmekte olduğuna işaret ediyor.

(Devam edecek)

Cumhuriyet / 05.10.23