Aidan Ratchford
Çeviri: Erman Çete – @ermancete
“Küba delegasyonu, beyaz sömürgeci azınlıklar tarafından ezilen Güney Rodezya ve Güney-Batı Afrika halklarına; Basutoland, Bechuanaland, Swaziland, Fransız Somaliland, Filistin Arapları, Aden ve Himaye Bölgeleri, Umman halklarına; ve emperyalizm ve sömürgecilikle çatışma halindeki tüm halklara selamlarını sunar. Onlara desteğimizi bir kez daha teyit ediyoruz.”
– Che Guevara, Birleşmiş Milletler 19. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma, New York, 11 Aralık 1964.
***
Ernesto “Che” Guevara’nın ölümünün 56. yıldönümü olan 9 Ekim 2023’te, Hamas’ın sürpriz bir askeri saldırı başlatmasının ardından İsrail ve Filistin’de şiddet yeniden tırmanmaya başladı. İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri saldırısı yıkıcı olmuştur. Bu olayların Guevara’nın Bolivya’da öldürülmesinin yıldönümüne denk gelmesi, Che Guevara ve Filistin’in iç içe geçmiş tarihlerini bir kez daha gündeme getirdi.
Guevara, 18 Haziran 1959’da Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır’ın isteği üzerine Gazze Şeridi’ni ziyaret etti. O zamanlar Mısır, Suriye ve Yemen’den oluşan Birleşik Arap Cumhuriyeti (1958-1961) olan Mısır, Guevara’nın yeni Küba hükümeti adına yürüttüğü “İyi Niyet Misyonu”nun ilk ayağıydı. Bu gezi Küba Devrimi’nin ilk denizaşırı misyonunu oluşturdu ve Küba ile Afro-Asya arasındaki bağların kurulmasına ve güçlenmesine yol açtı. Guevara, ABD’nin siyasi ve ekonomik egemenliğinden uzaklaşan Küba için yeni diplomatik ve ticari ilişkileri güvence altına aldı. Bu gezi, Afrika ile bugüne kadar süren yeni bir ilişki kurulmasını sağladı; özellikle de Güney Afrika ırk ayrımcılığına karşı mücadelenin bir parçası olarak Angola’ya yapılan müdahalede Küba’nın önemli askeri desteğini içeriyordu.
Guevara ve Kübalı heyet ilk olarak 1948 Nakba’sından kaçan 120.000 Filistinli mültecinin yaşadığı bir Filistin köyüne götürüldü. Devrimde birçok önemli görev üstlenen ve bu gezide Guevara’ya eşlik eden Küba İsyancı Ordusu’nda yüzbaşı olan Omar Fernández Cañizares’e göre, sefil koşullara tanık oldular. Filistinlilerin yerlerinden edilmesini gözlemleyen Guevara, Fernández’e şöyle dedi: “Bak, bu Gringoların [ABD] işi.” [1]
Refah’taki bir mülteci Guevara’ya yaklaştı ve Kübalılardan orada tanık oldukları gerçeği Amerika’ya anlatmalarını istedi. Guevara mülteciyi kucakladı ve Küba’nın gördüklerini “tüm insanlığın önünde” [2] kınayacağını söyledi.
Guevara’nın Gazze Şeridi’ndeki varlığı Filistinli araştırmacı Salman Ebu Sitt tarafından “çok önemli” olarak nitelendirilmiş ve “ilk kez ünlü bir devrimcinin Nakba’nın yarattığı yıkımı ilk elden görmeye geldiğini” yazmıştır [3]. Buna rağmen, Guevara’nın ziyareti garip bir şekilde yeterince haber yapılmadı ve bugüne kadar bir şekilde bilinmezliğini korudu. Akademik olsun ya da olmasın, bu geziyi belgeleyen ya da bu geziye büyük bir önem atfeden hemen hemen hiç kaynak yoktur. Guevara, UAR’ı [Birleşik Arap Cumhuriyeti] ziyareti hakkındaki raporunda, “Afro-Asya Balkonu” boyunca yaptığı seyahat hakkındaki düşüncelerinde ya da İyi Niyet misyonunun ardından yaptığı iki basın toplantısında bu ziyaret hakkında yazmadı. Küba ve Filistin, Kübalıların burslar, vatandaşlıklar ve maddi destek sunmasıyla ortak bir dayanışma tarihi başlatmış olsa da, bu Guevara’nın ziyaretinden çok sonrasına kadar gerçekleşmedi.
Ebu Sitte’nin Guevara’nın ziyaretine tanıklık eden çağdaşlarıyla yaptığı konuşmalara göre, Arjantinli, Filistinlilere silah ve askeri eğitim sağlamak istiyordu fakat Fidel Castro “bu yardımın Nasır aracılığıyla koordine edilmesini istiyordu” [4]. Ayrıca Guevara’nın, Filistinli bir kamp liderine, uluslarını özgürleştirmek için ne yaptıklarını sorduğunu belirtiyor: “Eğitim kampları nerede? Silah üretecek fabrikalar nerede? Halk seferberlik merkezleri nerede?” [5]
Lena Meari’ye göre Guevara’nın örneği ve daha geniş anlamda Küba Devrimi, Filistin direnişi için ilham kaynağı olmuştur:
Eski bir FHKC liderinin Kasım 2017’de bana söylediği gibi: Filistinli sol örgütler Küba’da devrimin zaferiyle karakterize olan tarihsel bir dönemde ortaya çıktı. Yeni ortaya çıkan bir devrim olarak Filistin devriminin ideolojik, maddi ve silah desteklerine ihtiyacı vardı. Kendi özgül deneyimini inşa edebilmek için devrimci hareketlerin deneyimine ihtiyacı vardı. Küba devrimci rejimi bu ihtiyaçları karşıladı [6].
Guevara hem 1964’te Birleşmiş Milletler’de, hem de ertesi yıl Cezayir’de düzenlenen Afro-Asya Konferansı’nda Filistinlilere destek verdi. Gerçekten de 1964 yılında Küba, yeni kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü’nü tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. Guevara’nın Gazze’ye yaptığı ziyaretle ilgili somut bilgiler belirsizliğini korusa da, Küba devleti adına ‘tüm insanlık önünde’ Filistin’i desteklemek için uluslararası forumları kullandığına şüphe yoktur.
Gerçekten de Küba Hükümeti Filistinlileri destekleme konusunda uzun bir geçmişe sahiptir. Küba 1973 yılında İsrail ile ilişkilerini kesmiş ve Castro birçok kez Filistin’i savunmak için konuşmuş, FKÖ lideri Yaser Arafat ile yakın bir ilişki geliştirmiştir.
Guevara’nın hem Küba Devrimi hem de ‘Üçüncü Dünya’ tarihinde önemli bir ana denk gelen Gazze ziyaretinin daha geniş bir bağlamı da vardır. 1959 Küba Devrimi "Latin Amerika’nın çağdaş tarih döngüsüne girişini" [7] oluşturdu. 1955’te Bandung’daki Asya-Afrika Konferansı ile 1961’de Belgrad’da Bağlantısızlar Hareketi’nin kuruluşu arasında Küba Devrimi ‘Üçüncü Dünya’ siyasi projesinin genişlemesine ve radikalleşmesine katkıda bulundu. Latin Amerika’da sömürgecilik çok daha önce sona ermiş olsa da, kıta yine de tıpkı ‘Üçüncü Dünya’nın geri kalanı gibi az gelişmişlik, yeni sömürgecilik ve yapısal ekonomik bağımlılık gibi ortak özelliklere sahipti. Guevara’nın İyi Niyet misyonunda vurgulamaya çalıştığı bu ortak deneyimlerdi; ama Guevara daha da ötesinde, anti-emperyalist ülkelerden oluşan yeni, üç kıtalı bir blok için çabaladı.
Filistin’e yapılan ziyaret, Küba Devrimi’nde genellikle göz ardı edilse de, Küba’nın kendisini ezilen ve az gelişmiş ulusların ve hareketlerin sesi olarak konumlandırmaya başladığı önemli bir olaydır. Kurtuluş hareketlerine verilen bu kritik destek, Küba’nın 1955’te Bandung ile 1961’de Belgrad arasında gerçekleşen Üçüncü Dünya projesinin radikalleşmesinde öncü bir rol oynamasına katkıda bulunacaktır. Bağlantısızlar Hareketi’nin kurulduğu 1961 yılına gelindiğinde, ‘Üçüncü Dünya’ ya da ‘tarafsızlar’ hareketi büyük ölçüde ılımlı, pasif, Nehruvari bir bağlantısızlıktan, aktif olarak radikal, açık sözlü bir siyasi projeye dönüşmüştü. Küba Devrimi bu radikalleşmeye hem denk geldi hem de katkıda bulundu; çünkü Latin Amerika’yı birliğe dahil etti, kurtuluş hareketlerini tanımaya başladı ve emperyalizmi kınamak ve radikal Afro-Asya hareketleriyle ilişki kurmak için uluslararası forumları kullandı.
Bu anlamda, Guevara’nın 1959’daki Afro-Asya gezisi, Üçüncü Dünya siyasi projesinin radikalleşmesinde ve 1966’da Havana’daki Tricontinental Konferansı’nda doruğa ulaşan radikal, anti-emperyalist bir bloğun sağlamlaşmasında önemli bir olaydır. 1955’teki Bandung, katı bir şekilde mevcut yasal yapılara dayanan ve çağdaş uluslararası hukuka başvuran resmi bir hareketti. Bağlantısızlar Hareketi 1961 yılına gelindiğinde egemen uluslar ile devlet dışı aktörler arasındaki çizgileri bulanıklaştırmaya ve hukuk dilinden radikal, açık sözlü retoriğe geçmeye başlamıştı. Örneğin Cezayir Ulusal Özgürlük Cephesi (FLN) ve isyancı Kongo hükümeti egemen ülkeler olarak zirveye davet edildi. Beş yıl sonra Havana, 82 ülkeden 500 delegeyi bir araya getiren Tricontinental Konferansı’na ev sahipliği yaptı. Konferansta Asya, Afrika ve Latin Amerika Halklarıyla Dayanışma Örgütü (OSPAAAL) kurularak emperyalizme karşı ve küresel kurtuluş hareketlerini desteklemek üzere üç kıtanın resmi ittifakı oluşturuldu. Konferansta Filistin de temsil edildi ve aslında Filistin Afro-Asya Dayanışma Komitesi’nin ev sahipliğinde 1961’de Gazze’de düzenlenen bir toplantıda Üç Kıtalı bir toplantı üzerinde mutabakata varıldı [8].
Guevara’nın Gazze ziyareti kısa sürmüş, yeterince haber yapılmamış ve Küba ile Filistin arasındaki ilişkilerin tarihinde nispeten az araştırılmış bir olay olarak kalmıştır. Guevara’nın ziyareti Filistin’in savunulmasının küresel bir dava haline gelmesine ne ölçüde katkıda bulunmuş olursa olsun, Küba Devrimi ve daha geniş anlamda ‘Üçüncü Dünya’ için önemli bir zamanda gerçekleştiğine ve Küba-Filistin dayanışmasının 21. yüzyıla kadar sürdüğüne şüphe yok. Örneğin 2014 yılında bölgede şiddetin tırmanmasının ardından Küba Gazze’ye önemli miktarda tıbbi yardım göndermiştir.
Son olayların ardından Küba Hükümeti 14 Ekim’de bir açıklama yayınlayarak ‘ateşkes ve Gazze’ye derhal insani yardım ulaştırılması’ çağrısında bulundu:
Küba Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Filistin halkının kendi topraklarındaki devredilemez haklarını açıkça ihlal eden İsrail’in onlarca yıllık yasadışı işgal ve sömürgeleştirme uygulamalarının bir sonucu olan İsrail ve Filistin arasındaki şiddetin tırmanmasından ve BM’nin ilgili çok sayıda kararı da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler Şartı ve Uluslararası Hukukun Amaç ve İlkelerinin uzun süredir göz ardı edilmesinden duyduğu derin endişeyi yineler.
Açıklamada ayrıca “1967 öncesi sınırlara dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan ve mültecilerin geri dönüş hakkını eşit şekilde sağlayacak bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin kurulması” çağrısında bulunuldu.
Guevara 1959 yılında Küba hükümeti adına Gazze’yi ziyaret etti ve 64 yıl sonra Küba Filistinlilere destek vermeye devam ediyor. Guevara’nın fikirleri Filistin de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki devrimci gruplara ilham verdi ve ölüm yıldönümünün Gazze’deki son direniş eylemine denk gelmesi hem İsrail baskısının uzun tarihine hem de Che Guevara ile Filistin arasındaki tarihlerin iç içe geçmeye devam etmesine bir örnek teşkil ediyor. Daha geniş anlamda, Küba’nın Filistin ile dayanışmasının uzun tarihinin izini sürmek için ilginç bir tarihsel olaydır.
“Yüz milyonlarca Afro-Asyalıya şunu söylemeliyim ki … ben fazladan bir kardeş; dünyanın bu bölgesinde sömürgeci tahakkümün anakronik varlığını sonsuza dek yok edecek bloğu [ne zaman] sağlamlaştırabileceğimizi sonsuz bir endişeyle bekleyen çok sayıda kardeşten biriyim.” [9]
Notlar:
[1] Omar Fernández Cañizares, Un Viaje Histórico con el Che, La Habana: Ciencias Sociales, Birinci baskı e-kitap, 2014, 33.
[2] Cañizares, Un Viaje, 33.
[3] Salman Abu-Sitta, Che Guevara in Gaza: Palestine Becomes a Global Cause. Middle East Monitor, 2015, 5.
[4] Abu-Sitta, Che Guevara in Gaza, 7.
[5] Abu-Sitta, Che Guevara in Gaza, 7.
[6] Meari, Lena. Reading Che in Colonized Palestine. On analyzing and drawing inspiration from revolutionary Latin American texts. 2018. NACLA Report on the Americas. 52.
[7] Omar Fernández Cañizares, Primer Viaje del Che al Exterior, 50 aniversario, La Habana: Ciencias Sociales, 2010, 122.
[8] Oron, Yitzhak (ed.) (1961). Middle East Record, Cilt 2. Tel Aviv: Reuven Shiloah Araştırma Merkezi, Tel Aviv Üniversitesi.
[9] Guevara, Ernesto. Latin America as seen from the Afro-Asian Balcony [Afro-Asya Balkonundan Görüldüğü Şekliyle Latin Amerika]. 1959. Humanismo.
Marbuta / 21.10.23