#BenimAvukatım- Selçuk Kozağaçlı

Bugün, sesimizin ulaşabildiği her yerden, bir kere daha “#BenimAvukatım” diyerek bizi işaretlemenizi, mücadelemizi görünür kılmak için sesinizi yükseltmenizi istiyoruz.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 18 Ocak 2024
  • 08:54

Bundan tam 11 yıl önce bugün; 18 Ocak 2013’de, evlerimiz, bürolarımız, derneklerimiz basıldı ve gözaltına alındık. Ben ancak dört gün sonra yurtdışından dönebildiğim için, kendimi sadece uçağın kapısıyla adliyenin kapısı arasında kısaca dövdürebildim ama diğer arkadaşlarım o günler boyunca saldırıya tacize, hakarete ve işkenceye maruz kaldılar. Sevgili Ebru’muzun yıllar sonra bu haksızlığa direnirken öldürüleceğini, Özgür’ün, Süleyman’ın, Şükriye’nin, Naciye’nin, yıllarca çocuklarına sarılamayacaklarını ve yaşayacağımız başka birçok kaybı ve acıyı henüz bilmiyorduk; yıllar içinde öğrendik.

Hakkımızda dava açıldı hatta karar verildi; şimdi temyiz mahkemesinde inceleniyor.

Bizi gözaltına alıp tutuklayan, fezlekeyi, iddianameyi hazırlayan, yalancı tanıkları ve sahte belgeleri ayarlayan o zavallılara söylenecek pek bir şey kalmadı. Allah belâlarını vermiş görünüyor zaten. Bizim hakkımızda bir karar kesinleştirmeye ömürleri yetmeden, kendileri azılı terörist ilan edildiler, mesleklerinden atıldılar, hepsi firarda veya hapiste şimdi. Belki hatırlatıcı olur diye, onlara da arkadaşları tarafından işkence yapıldığını ve adaletsiz davranıldığını not edelim.

Karganın açtığı davayı kılavuz kabul edip ısrarla bugüne, temyiz incelemesine kadar taşıyan arkadaşları içinse bir şey söylemek henüz erken olur. Kaçının emeklilik itibarı yaşayabileceğini birlikte göreceğiz zamanla. Şimdilik hatırda tutulması gereken kadim bir bilgelik sadece: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.”

Arkadaş meselesi önemli.

Mesela ben dava arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Direndiler ve on bir yılın hayatlarından çalınmasına izin vermediler. Şiirler, romanlar, senaryolar ürettiler, inceleme kitapları yayınladılar, beste yaptılar, dil öğrendiler, açlık grevi yaptılar, dava takip ettiler; içerde ve dışarda mücadeleyi sürdürdüler.

Gerektiğinde ölümü göze alabilmiş olmalarına bakarak, bu adaletsizlikten etkilenmediklerini düşünmeyin. Kendilerine yapılana itiraz ettiler ama sızlanmadılar; öfkelendiler ama yeise kapılmadılar; endişelendiler ama telaşlanmadılar. Özgürlükleri, meslekleri hatta yaşamları tehdit altındayken bile teslim olmadılar: Yenilmedik biz.

Yargıtay -ünlü- Üçüncü Ceza Dairesi’nden bu aralar karar bekliyoruz. Ne çıkar bilmiyorum ama gelin “dava” klasörleri için “...şahıs, iltisak, talimat, terör, sözde...” klişeleriyle kurgulanmış kötü metinleri bir kenara bırakıp ne yaptığımızı tek paragrafta anlatayım size, kendiniz karar verin.

Bütün ezilenlerin; iş cinayetlerinde katledilip açlığa mahkûm edilen işçi sınıfının; mahallelerde kentsel dönüşümle uyuşturucu torbacıları arasında kıstırılmış kent yoksullarının; kimlikleri reddedilmiş Kürt ve Alevilerin; “Dur dedik durmadı” diye sokaklarda kurşunlanan göçmenlerin; istismar edilen çocukların, kadınların; doğaları talan edilen, madene, santrale, genetiği dönüştürülmüş tohuma boğdurulan köylülerin gönüllü avukatlığını üstlendik.

Belki bu kadarı suç olmazdı ama biz ısrarla yaptık; nasıl yapılacağını öğrettik, örgütledik, tavizsiz,  tatilsiz, ücretsiz, bütün benliğimizle yaptık. Haydi bu bile suç olmayabilirdi ama biz iyi avukatız, bütün bunları da zulmedenlerin canını çok sıkacak kadar iyi yaptık.

Yaşamımızın anlamı halkı faşizme ezdirmemekti, geride kalan yaşamımızın da anlamı budur. Bunlar hem katlimize hem de tutsaklığımıza yeterli gerekçe sayıldı.

Temyiz mahkemesi belki bu on bir yıllık orta oyununu bozar, belki biraz daha bekler, belki de onar. Çok önemli değil.

O önemli değil ama şimdi önemsediğimiz başka bir şey var. Bu yıldönümünde, yaşamlarımızın doğru anlaşıldığını, uğruna bedel ödemeyi göze aldığımız her şeyin ne kadar kıymetli olduğunu, halkın sadece avukatları değil kardeşleri, çocukları olduğumuzu dosta düşmana bir kere daha hatırlatmaya ihtiyaç duyuyoruz.

Bugün, sesimizin ulaşabildiği her yerden, bir kere daha “#BenimAvukatım” diyerek bizi işaretlemenizi, mücadelemizi görünür kılmak için sesinizi yükseltmenizi istiyoruz.

Biz sizin avukatınız olmaktan gurur duyuyoruz.

Siz de bizi tanıdığınızı söyleyin bugün; birbirimizin sesini duyalım, birbirimizi sahiplenelim, gerisini bize bırakın. Bize güvenin; sonuç ne olursa olsun, hiçbir hükümle, bizi asla teslim alamazlar.

Herkesi sevgiyle kucaklıyorum.

Biz kazanacağız! 

*Avukat

Gazete Duvar / 18.01.24