Oruç Reis gemisinin Meis Adası açıklarına gönderilmesi Yunanistan'da nasıl yorumlanıyor?

Türkiye'nin Rodos ve Meis (Kastelorizo) adaları arasında kalan deniz bölgesinde hidrokarbon araştırmaları başlatılacağı gerekçesiyle bölgeye Oruç Reis gemisini göndermesi ve NAVTEX (Denizcilere Duyuru) ilan etmesi, Yunanistan'da tepkiyle karşılanıyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 24 Temmuz 2020
  • 19:26

Yunanistan'ın resmi görüşüne göre, Türkiye'nin ilan ettiği NAVTEX, Yunanistan'a ait adaların kıta sahanlıkları üzerinde bulunuyor.

Yunanistan'da hükümetin resmi tepkilerini, muhalefetin açıklamalarını ve Yunan basınında yapılan yorumları derledik.

Başbakan Miçotakis: Meşru müdafa hakkımızı kullanırız

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in, sismik araştırmaların "Yunan kıta sahanlığında yapılması durumunda, anayasanın verdiği meşru müdafa hakkı ile Yunan egemenlik haklarının korunması için her türlü yola başvurulacağı" mesajını vermesi; bunun "savaş nedeni" olabileceği yorumlarına neden oldu.

Yunan Silahlı Kuvvetleri'ni ve donanmasının teyakkuza geçiren bu gelişmelere paralel olarak, Miçotakis, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'le telefon görüşmeleri yaptı ve "Türkiye'nin bölgedeki varlığından kaynaklanan endişelerini" dile getirdi.

Yunan hükümeti aynı zamanda, ABD, AB ve BM Güvenlik Konseyi ülkelerini bilgilendirdi; Ankara'daki Yunan Büyükelçi Türk Dışişleri Bakanlığı'nı ziyaret ederek "izahat verilmesini" istediğini açıkladı.

Bu arada Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron'un ve ABD'nin Atina Büyükelçisi Geofrey Pyatt'ın Yunanistan'ın kıta sahanlıkları konusundaki görüşlerini destekleyen açıklamalarından sonra Başbakan Mitsotakis, "Yunanistan'ın yalnız olmadığı ve hem kendi gücüne hem de müttefiklerine güvendiği" açıklamasını yaptı.

Yunan hükümeti, Türk-Yunan anlaşmazlıklarını Türk- Avrupa Birliği anlaşmazlıklarına dönüştürme hedefine yaklaştığına inanıyor.

Çipras: Oruç Reis'in kıta sahanlığımıza girişi önlenmeli

Miçotakis, Meis Adası merkezli gelişmeler için Yunan siyasi parti liderlerini de ayrı ayrı bilgilendirdi.

Bir önceki Başbakan ve ana muhalefetteki SYRIZA'nın lideri Aleksis Çipras, "Oruç Reis araştırma gemisinin Yunan kıta sahanlığına girmesinin önlenmesini" istedi ve "Türkiye, Yunan egemenlik haklarını ihlal ederse, AB'nin olağanüstü zirveye davet edilmesini ve AB'nin Türkiye'ye sert yaptırımlar uygulamasını" önerdi.

Sosyalistlerin "Değişim Hareketi" (KINAL) Partisi lideri Fofi Yenimmata "Türkiye'nin egemenlik haklarımızı ihlali olasılığında bunun yanıtsız kalmaması gerektiği" görüşünü savundu.

Yunan Donanması güney Ege'de

Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panayotopulos, sınır kenti Aleksandropolis'te (Dedeağaç) ABD Büyükelçisi Pyatt'ın da hazır bulunduğu askeri törende "Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin egemenlik haklarımızı korumaya kararlı olduğu, Yunan donanmasının güney Ege'ye gönderilmesinden bellidir" şeklinde konuştu.

Yunan basını: 'Her senaryo masada'

Yunan basını ise Türkiye ile yaşanan gerginliği hemen her gün manşetlerden duyurmaya devam ediyor.

Yunan TV kanalları ve radyo istasyonlarının ilk gündem maddesini oluşturan bu haberlerde Türkiye'nin bölgedeki faaliyetleri "provokatif eylemler" olarak tanımlanıyor ve Yunanistan'ın "kararlığını" irdeleyen resmi açıklamalara geniş yer ayrılıyor.

"Yunanistan'ın egemenlik hakları ihlal edilirse Türkiye ile savaşa gidilebileceği" gibi haber ve yorumlar ön plana çıkıyor.

Miçotakis buna rağmen "Ağustos ayında yaz tatiline çıkacağını" açıklamakla ülkede gözlenen gergin atmosferi bir anlamda yumuşatmaya çalıştı.

Ancak Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Yunanistan'ın bu olayı fazlaca abarttığı" yönündeki açıklaması da Atina'da "tansiyon düşürücü bir açıklama olabileceği" şeklinde yorumlandı.

Kıta sahanlıkları bilmecesi

Kıta sahanlığı sorunu yıllardan beri süren müzakerelere rağmen çözülebilmiş değil.

Türkiye'nin AB adaylığının kabul edildiği AB'nin 1999 Helsinki zirvesinde alınan kararlarda, "tarafların müzakerelerle gideremeyecekleri anlaşmazlıklarını Uluslararası Adalet Divanı'na götürmesi" maddesine yer verilmişti.

Tarafların günümüze kadar bazen kesilen bazen yeniden başlatılan müzakerelerde herhangi bir sonuca varamamasına rağmen, Lahey Adalet Divanı'na başvurmak için kendi aralarında bir taahhütname hazırlamaktan da kaçındıkları görülüyor.

Yunanistan, Adalet Divanı'na ancak ve ancak kıta sahanlıklarının belirlenmesi için gidilmesini kabul ediyor.

Türkiye ise , Adalet Divanı'na eğer gidilecekse, yalnız kıta sahanlıklarının belirlenmesinin değil; Ege'de, "öksüz" olarak nitelediği bazı ada ve adacıkların statüsü; karasularına oranla adaların daha geniş hava sahasına sahip olmaları; ve adaların silahsızlandırılması gibi konuların da aynı mahkemede görüşülmesini talep ediyor.

Bu kısır döngü, tarafların gerek kıta sahanlıklarının belirlenmesinde gerekse diğer anlaşmazlık konularında birbirlerini suçlamasına neden olurken; zaman zaman ülkeleri savaşın eşiğine getiren krizlerin ABD'nin ya da son olarak Almanya gibi ülkelerin aracılık yapmasına yol açılıyor.

Stelyo Berberakis - BBC Türkçe / 24.07.20