Tiflis parlamento binası önüne sürekli olarak yeni kasklar taşınıyor ve bunlar AB yanlısı gösterilerde dağıtılıyor.
Devlet, tutuklamalar ve havai fişeklerin dağıtımını yasaklama yoluyla protestoları geçici olarak durdurmuş olsa da öncesinde gaz maskeleri ve sokak çatışmalarında kullanılabilecek başka ekipmanlar ücretsiz olarak dağıtılmıştı. Bu durum şaşırtıcı değil; zira AB yanlısı eylemcilerin, neredeyse sınırsız mali kaynaklara sahip güçlü müttefikleri var. Bir protestocu, "İhtiyacımız olan her şeyi ABD Büyükelçiliği’nden alıyoruz" diyerek bu destekten övgüyle söz ediyor. Ayrıca, Friedrich Ebert Vakfı (FES) gibi sosyal demokrat kuruluşlar ve diğer Alman “Sivil Toplum Örgütler” de bu süreçte önemli bir rol oynuyor.
Gürcistan, Batılı Sivil Toplum Kuruluşları-STK’lar için bir cennet konumunda. Haziran 2024’te yürürlüğe giren yabancı etkilerin şeffaflığına ilişkin yasa, bu durumu değiştirmek için yeterli olmadı. Ülkede 30 binden fazla STK’nın faaliyet gösterdiği iddia edilse de bunlardan yalnızca 469’u kayıt altına alınabilmiş ve raporlama yükümlülüğünü yerine getirmiş durumda.
Reagan dönemi ABD yönetimi tarafından 1983’te kurulan ve kısa süre önce yönetim kuruluna Victoria Nuland’ın atandığı National Endowment for Democracy NED (Ulusal Demokrasi Vakfı), bu STK’ların faaliyetlerini özgürce sürdürebilmesini sağlıyor. Gürcistan AB’ye üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına karşı düzenlenen protestolar ve yeni seçim talepleri gibi etkinliklerin ardında da NED’in finansmanı var. Bu süreçte, Uluslararası Şeffaflık Örgütü Gürcistan, Gürcistan Genç Avukatlar Derneği ve Shame Movement (Utanç Hareketi) gibi kuruluşlar ön plana çıkıyor.
Batı’nın kontrolündeki hareketler
Shame Movement, 2023 yılında Ukrayna bayrağının renkleriyle hazırlanmış ve üzerinde “Ben attım!” yazan Molotof kokteyli resimli pankartlarla dikkat çekmişti. Bu hareket, Gürcü gençliği adına, “otoriter ve Batı karşıtı Gürcü Rüyası rejiminden bıktıklarını” ilan etmekle biliniyor. Sosyal medyada dolaşan ve Batı basını tarafından görmezden gelinen videolar, birçok aktivistin bu tür şiddet çağrılarına yanıt verdiğini ortaya koyuyor.
Bu süreçte, Belgrad merkezli Uygulamalı Şiddetsiz Eylem ve Stratejiler Merkezi (CANVAS) da önemli bir rol oynuyor. Renkli devrimlerin örgütlenmesinde uzmanlaşmış olan bu kuruluş, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) adına 2021’den bu yana Gürcistan’daki sokak eylemcilerini eğitiyor. Daha önce Ukrayna’daki Euromeydan sürecinde de yer almış olan CANVAS, Küba ve Venezuela gibi ülkelerde de benzer faaliyetlerde bulunmuştu.
Anti-komünist propaganda
Batı’nın ideolojik temelleri, "özgürlük ve demokrasi" mitleriyle birlikte Sovyet geçmişine yönelik bir düşmanlık üzerinden şekillendiriliyor. Bu süreçte, Almanya’nın öncülüğünde, tarihsel revizyonizm ve anti-komünizm Gürcistan’a ihraç ediliyor. 2010 yılında, Heinrich Böll Vakfı’nın girişimiyle kurulan Sovlab, ABD Büyükelçiliği ve NED tarafından destekleniyor. Bu kuruluş, Gürcistan üniversiteleri ve CIA destekli Radyo Liberty gibi kurumlarla işbirliği yaparak, Sovyet geçmişine yönelik olumsuz bir algı yaratmayı hedefliyor.
Batı yanlısı gösterilerde sıkça dile getirilen NATO, ABD ve AB’ye duyulan hayranlık ile sosyalist görüşlere karşı histerik tepkiler, STK’ların eğitim programlarının etkisini gösteriyor. Bu durum özellikle akademisyenler ve Batı ile bütünleşmenin kendilerine ekonomik fayda sağlayacağına inanan turizm, gastronomi, medya ve sanat alanlarındaki bireyler üzerinde yoğunlaşıyor.
Mikro kimlik politikaları ve işçi sınıfının yokluğu
Gürcistan’daki bu protestolar, işçi sınıfının tamamen dışlanmış olduğu bir ortamda mikro topluluklar ve kimlik politikalarıyla şekilleniyor. Protesto çağrıları, “ABD değişim programı katılımcıları,” “İngiliz üniversitelerinden mezunlar,” “tasarımcılar ve pazarlama uzmanları,” hatta “Harry Potter hayranları” gibi kesimlerden geliyor. Bu çeşitlilik, işçi sınıfının yokluğunu doldurmaya çalışsa da derin bir sınıfsal boşluk hissi yaratıyor.
Bilim ve araştırma alanlarında da uyum baskısı oldukça yüksek. AB’nin Erasmus programı gibi fonlar, bu baskıyı artırıyor. Yakın zamanda, Gürcistan Rüyası üyelerinin “Rusya’dan alınmış diplomalar” olduğu iddia edilen belgeler, öğrenciler ve akademisyenler tarafından yakıldı. Bu eylemler, akademik çevrelerdeki ideolojik baskıyı daha da görünür hale getirdi.
Batı’nın Gürcistan’a yönelik müdahaleleri, ülkeyi kaosun eşiğine getirmiş durumda. Sosyalist Gürcistan Platformu, bu süreçte bir iç savaş tehlikesine karşı uyarıda bulunuyor ve halkı, “Gürcistan’ın Ukraynalılaştırılmasına izin vermemeye” çağırıyor. Bu uyarı, ülkenin geleceği açısından kritik bir öneme sahip.
Çeviri: Kızıl Bayrak
Junge Welt - Susann Witt-Stahl, Tiflis / 28.12.2024