“Emperyalizmin en etkili araçları, ordular değil, ekonomik ve siyasi manipülasyonlardır”
John Perkins
Gürcistan’da 26 Ekim’de genel seçimler yapıldı. Daha sayımlar bitmeden ülkenin Batı yanlısı Fransız vatandaşı Gürcü Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, iktidar partisinin seçimlerde hile yaptığını ve sonuçları tanımadığını açıkladıktan sonra halkı protesto için sokağa çağırdı.
Söz konusu seçimler ülkenin siyasi sahnesinde ciddi bir gerilim yaratırken, Batı yanlısı muhalefet ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili'nin protesto çağrısı gerilimin daha da tırmanmasına neden oldu.
İktidardaki Gürcü Rüyası Partisi’nin yüzde 54 oyla seçimi kazanması sonrası başlayan tartışmalar, Gürcistan’ın iç politikasının sınırlarını aşıp küresel güçler arası mücadeleye dönüştü.
Emperyalist güçlerin Gürcistan’a “ilgisi”, ülkede “renkli devrim” senaryosunun yeniden gündeme getirilmesine yol açarken, tıpkı Ukrayna örneğinde olduğu gibi Gürcistan’ın da jeopolitik hesapların kurbanı yapılmak istendiği görülüyor.
Emperyalist müdahaleler ve "renkli devrim" taktikleri
Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili, seçim sonuçlarının “Gürcü halkının özgürlüğüne yönelik bir Rus operasyonu”olduğunu iddia ederek muhalefetin yenilgiyi kabul etmeyeceğini söyledi. İktidar partisinin seçim zaferinin "tam bir tahrifat" olduğunu öne süren Zurabişvili, halkı sokaklara dökülmeye çağırdı.
Ancak bu açıklamalar, sadece iç dinamiklerin değil Batı’nın Gürcistan üzerindeki emperyalist hesaplarının da bir yansıması olarak tezahür ediyor.
Özellikle AB, NATO gibi Batılı kurumlar, seçim sürecine "serbest seçim ilkelerinin ihlali" suçlamasını yöneltip yangına körükle giderek, Gürcistan’da kendilerinden yana rejim değişikliği yapabilmek için önden hazırlık yaptıklarını gösterdiler.
AB Konseyi Başkan Vekili Charles Michel ile AB dış politika şefi Josep Borrell’in bu müdahaleci küstah tavırları, Batı’nın Gürcistan’ı Rusya’ya karşı bir cephe hattına dönüştürme çabasının ipuçlarını veriyor.
Gürcistan’da ABD ve AB destekli muhalif kesimler, ülkenin Rusya sınırına olan coğrafi yakınlığını ve stratejik konumunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı hedefliyor. Özellikle emperyalist savaş aygıtı NATO’nun bölgedeki nüfuzunu artırma amacı, Gürcistan gibi ülkeleri "renkli devrim" senaryoları ile dönüştürme planlarının merkezine koyuyor. Emperyalist güçler, Gürcistan’daki muhalefeti destekleyerek ve seçimi "hile" iddiaları ile gölgeleyerek, tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi yeni bir kriz ortamı yaratmaya çalışıyor.
Ülkeyi “Ukraynalılaştırma” çabası
Gürcistan’ın AB ile katılım müzakerelerinin iptal edilmesi ve seçimlerdeki Batı yanlısı gözlemci kuruluşların sert eleştirileri, Batı’nın Gürcistan’da "demokratik değerler" maskesi altında kendi çıkarlarını empoze etme pervasızlığını açıkça gözler önüne seriyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in "Gürcüler kendi kaderlerinin efendisi olmalıdır" açıklaması, Batı’nın bu müdahaleci yaklaşımını örtbas etme çabasından öteye gitmiyor. Bu durum, Batı’nın Gürcistan’ı Avrupa yanlısı bir uydu devlet haline getirmek için çevirdikleri kirli oyunların göstergesidir.
Ancak Gürcü Rüyası Partisi ve iktidar yanlıları, ülkenin “egemenlik haklarını” ve “halkın iradesini” temsil ettiklerinde ısrar ediyorlar. İktidar partisinin Gürcistan için “Batı’sız bir yol izleme” hedefi, Batı’ya dokunuyor. Gürcistan’ın Batı yanlısı bir rejimle dizayn edilmesi çabası, Rusya’yı sınırlarında çevreleyerek stratejik dengeyi Batı lehine değiştirme planının bir parçası olarak şekilleniyor. Gürcü Rüyası Partisi’nin liderleri, halkın güven oyuna sahip olduklarını belirtirken, Batı’nın “serbest seçim ilkesi” kisvesi altında ülkede bir darbe senaryosunu kurguladığını ifade ediyorlar.
Gürcistan’da devam eden bu gerilim, Batı’nın bölgedeki emperyalist emellerinin ve Rusya’ya karşı yürütülen çevirme stratejisinin yeni bir halkasını oluşturuyor.
Batı’nın Gürcistan’ı “Avrupa değerleri” adı altında dizayn etme çabası, Kafkasya’daki istikrarsızlığı tetiklerken, bölgenin büyük bir krizle karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
Emperyalist güçler, Gürcistan’ı tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi “renkli devrim” senaryolarıyla kaosa sürüklemeyi, ülkeyi Rusya’ya karşı bir "cephe devleti" haline getirmeyi amaçlıyorlar.
Kremlin ise, seçimlere müdahale edildiği iddialarını reddederken, Gürcistan’daki gerilimden Batı’yı sorumlu tutuyor.
Rusya, Gürcistan'daki seçimlere müdahale etmediğini savunarak suçlamaları reddediyor; bu da Gürcistan’ın geleceği üzerinde Batı ile Rusya arasında büyük bir güç mücadelesinin yaşanacağına işaret ediyor.
Sonuç olarak Gürcistan’da yaşananlar, emperyalist güçlerin ülkeleri kendi çıkarlarına göre şekillendirme stratejisinin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.
Batı’nın Gürcistan’daki muhalefete destek vererek iktidar partisine karşı bir “rejim değişikliği” girişimi başlatma çabası, Gürcistan halkının iradesine doğrudan saldırı niteliği taşıyor. Rusya’ya sınır olan 3,7 milyon nüfuslu Gürcistan’da seçimlere müdahale etmeyi kendine “hak” gören Batı Gürcistan’ı Ukraynalılaştırmaya çalışıyor.
Gürcistan’ın geleceği, “Ülkenin bağımsız iradesi mi baskın gelecek, Batı’nın güdümünde bir uydulaşma mı olacak?” sorusuna verilecek cevapla şekillenecek.