Maden tekellerine servet, işçilere ölüm

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın açıkladığı stratejik plan, tepkilerden dolayı iktidarın iş cinayetlerini görmezden gelemediği fakat önlem almak gibi bir derdinin de olmadığını gösteriyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Ocak 2025
  • 08:00

Kapitalizm, çarklarını yoğun emek sömürüsü ve işçi kanıyla döndüren bir sistemdir. Sektör bazında bakıldığında madencilik, iş kazaları ve iş cinayetlerinin en sık yaşandığı alanların başında gelmektedir. Toplumsal gereksinimler açısından önemi yadsınamaz olan doğal kaynaklar, kapitalistlere büyük bir rant ve servet kapısı aralıyor. Sektörde çalışan işçilerin canı hiçe sayılırken, kapitalistler için madenlerde yaşanan toplu ölümlerin herhangi bir önemi bulunmuyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2024-2028 dönemine yönelik stratejik planı, maden işçilerinin iş güvenliği ve çalışma şartlarını düzeltmenin gündem olmadığını ve madenlerde yaşanan iş cinayetlerine nasıl davetiye çıkarıldığını gözler önüne seriyor. Bu plana bakıldığında, maden işçilerinin yaşadığı iş “kazaları” ve toplu cinayetlerin yeterince dikkate alınmadığı görülüyor. Zira halen önlem alınmasının ve koşulların iyileştirilmesinin önündeki engelin “maliyet” olduğu söyleniyor.

Bakanlık, her ne kadar maden işçilerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesine dikkat çekmiş ve toplumsal olarak maden işçilerine bir duyarlılık olduğunu vurgulamış olsa da bu vurgu, toplumun ve işçilerin taleplerinin sesini kısabilmek amacıyla yapılmıştır. Maliyet bahanesiyle önlemler alınmasına ket vuran bakanlık, enerji tekellerine milyarlarca liralık kaynak aktarmaya devam edeceğini ilan ediyor. İşçilerin can güvenliği için “gerekli adımların atılmayacağı” söylenerek, kapitalistlere “madenlerde işçi katliamlarına devam edebilirsiniz” mesajı veriliyor. Maden ve enerji şirketlerinin işçilerin yaşamını korumak için hiçbir önlem almaması, işçi sağlığı ve güvenliğinin pervasızca bir kenara itilmesi hem sermayenin hem AKP-MHP iktidarının kâr ve ranttan başka bir şeyi önemsemediğini kanıtlıyor. 

İş kapitalistlere kaynak aktarmaya gelince maliyet sorunu ortadan kalkıyor. Örneğin iktidar elektrik dağıtım şirketlerine milyarlarca lira kaynak aktarmakta zorlanmıyor. Son yıllarda bu şirketlere “genel aydınlatma ödemesi” adı altında yapılan ödemelerin listesi şöyle: 

-2020: 2 milyar 440 milyon TL

-2021: 2 milyar 961 milyon TL

-2022: 10 milyar 471 milyon TL

-2023: 23 milyar 627 milyon TL

-2024 (Ocak-Haziran): 1 milyar 212 milyon 699 bin TL

Elektrik dağıtım şirketlerine bunca kaynak sağlayan saray rejimi, sıra iş kazalarını önlemeye, işçilerin can güvenliğini sağlmaya gelince para bulamadığını söylüyor. Hatırlanacağı üzere Tayyip Erdoğan, 301 maden işçisinin Soma’da katledilmesi üzerine yaptığı açıklamada, kapitalistlerin işçileri toplu şekilde öldürmesini “bu işin fıtratında var” diyerek savunmuştu. Görüldüğü gibi iktidar da kapitalistler de bu konuda çok pervasızlar. Zira onlar için esas olan ihaleler, kâr oranları, milyarlarca liralık vurgunlardır. İşçilerin yaşamını korumak gibi bir gündemleri ise hiç olmadı. Onlara göre “maliyetten tasarruf sağlamak için işçilerin canı harcanabilir.” 

Soma’da bulunan Fernas şirketinde çalışan maden işçileri direnişe geçtiklerinde öncelikli talepleri şuydu: “On yıl önce yaşadığımızı yaşamak istemiyoruz!”. Bu talep, maden işçilerinin ölümü enselerinde hissederek çalıştıklarının ispatıdır. Çünkü Soma’dan sonra da madenlerdeki katliamların ardı arkası kesilmedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın açıkladığı stratejik plan, tepkilerden dolayı iktidarın iş cinayetlerini görmezden gelemediği fakat önlem almak gibi bir derdinin de olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla, bu düzenden madenlerdeki çalışma koşullarının düzeltilmesini, işçilerin yaşadıkları sorunların çözülmesini beklemek zaman ve can kaybından başka bir sonuç yaratmayacak. Bu vahşi kıyım, ancak maden işçilerinin örgütlü mücadelesi ile durdurulabilir. Böylesine köhnemiş olan bir düzen, işçiler tarafından yıkılmayı beklemektedir...

S. Sancar