Bu yıl tekstil sektörünün patronları tarafından peş peşe açıklamalar yapıldı. Bu kapitalistler yaptıkları açıklamalarda "battık, kazanamıyoruz” ve “işçi maaşlarını bile kredilerle ödüyoruz" diye sızlanıyorlar. 500 firmanın kapandığını, 150.000 işçinin istihdam kaybına uğradığını söylüyorlar. Tekstil sektöründeki kriz çözülmezse ekonominin yüzde 20 oranında küçüleceğini, bir buçuk milyar dolarlık ihracat açığının olacağını iddia ediyorlar.
Açıkça diyorlar ki "biz daha çok sömürmek için daha fazla teşvik istiyoruz, işsizlik fonunu daha fazla yağmalamak istiyoruz. İşçileri daha uzun saatler kölece çalıştırmak istiyoruz. Ücretleri düşürmek istiyoruz…"
“Aynı gemideyiz” söylemleriyle biz işçileri kandırabileceklerini sanıyorlar. Ama yanılıyorlar. Bizler durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. Aynı gemide olmadığımızın da farkındayız. Marketlerde mutfak ihtiyaçlarımızın onda birini bile karşılayamıyorken, çocuklarımızı sağlıklı bir şekilde büyütemiyorken, hiçbir şekilde insanca yaşayamıyorken ve günlerimizin yarısından fazlasını tükettiğimiz fabrikalarda aynı gemide olmadığımızın ve bizlerin mücadelesinin önüne geçebilmek için suyun bulandırıldığının da farkındayız.
Tekstil patronları yıllarca ihracat rekorları kırarken, kar üstüne kar elde ederken aynı gemide olmadığımıza göre şimdi de aynı gemide değiliz. Yıllardan beri insanca yaşayabilecek ücretler almayı bırakın, kendi ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak ücretler alıyoruz. Ülkemizde yaşayan insanların yüzde altmışı kredi batağına batmış, ev alma, daha iyi bir yaşam umuduyla bankaların faizleriyle boğuşmakta hatta iş yerlerinde 8-10 saat bir yana, artık 12, hatta 16 saate varan sürelerde çalışmakta zorunda kalmaktadır.
Biz üretmezsek hiçbir şekilde doğrulamayacak olan kapitalistler bizlerin sırtından asalak gibi yaşamaya ve bizleri sömürmeye devam ediyorlar. İşçiler için ayrılan işsizlik fonlarının çok büyük bir kısmını AKP-MHP rejimi teşvik olarak onlara kullandırtıyor. O yüzden hiçbir zaman patronlarla ve onlara hizmet eden Saray rejimi ile aynı gemide olmadık ve olmayacağız da. Biz işçiler olarak bunların farkında olmalı ve mücadeleye atılmalıyız.
Kapitalistler kendi karları için her yolu mubah görüyor ve bunları bizlerin örgütsüz olmamızdan faydalanıp yapabiliyorlar. O halde biz işçilere düşen şey ne bu krizin faturasını ödemek ne de bizi sömüren patronların isteklerine boyun eğmektir. Yapmamız gereken şey; fabrikalarımızda bir araya gelmek, komitelerimizi kurmak ve haklarımız için mücadele etmektir. Bir arada olmaz, örgütlenmezsek her zaman açlık, yoksulluk içerisinde yaşamaya ve sömürülmeye devam ederiz. Unutmayalım ki, bizi kurtaracak olan birliğimiz ve kendi kollarımızdır!
İkitelli OSB’den bir kadın işçi