Son yaşadığımız pandemi süreciyle beraber ev içi yükü artan, eğitim hakları gasp edilen çocuklarının eğitimleri aksamasın diye her türlü olanaksızlığa rağmen üstün çaba sarf eden arkadaşlar tanıyorum. Kapitalistler için son derece kârlı bir yöntem olan evden çalışma sisteminin bir parçası olup, evini patron için üretim alanına çeviren emekçi kadınlar biliyorum. Bir yandan patron için üretip, diğer yandan ataerkil toplumun ürünü, anlayışsız ve kaba eşleriyle boğuşmaktan yorgun düşmüş kadın arkadaşlarımın varlıklarına tanıklık ediyorum.
Kronik astım rahatsızlıkları nedeniyle çalışırken uzun süre maske takamayan bir kadın arkadaşımın bu durumu patrona rapor edebilmek uğruna doktorlarla vermiş olduğu mücadelesini izlemiş, derinden öfke ve üzüntü duymuştum. Kendisi yaşamını sürdürebilmek için çalışmak zorunda kalan ve bu süreçte çocukları öz babaları tarafından tacize uğrayan komşuların acısını derinden hissediyorum.
Kendi işyerim olan yaşlı bakım evinde pandemi sürecinde riskli grupta yer alan bazı çalışma arkadaşlarımın doktor raporu ile belirli aralıklarda izine ayrılması bizlerin iş yükünü artırmış ve bu durum karşısında bize dayatılan fazla çalışma saatlerine karşı gelme hakkımızı arama noktasında sert uyarılara maruz kalacağımızın sinyalini almıştık. Birkaç işçi arkadaşla beraber kendi aramızda değerlendirmeler yapıp birlikte hareket etmenin koşullarını bir türlü sağlayamadık. Öte taraftan kapitalizm küreselleşerek bizlere saldırısında yeni taktikler geliştirirken, biz işçiler kendi aramızda en küçük birimde bile bir birlik sağlayamayarak, işimizi kaybetme endişesiyle bize dayatılanı kabul etmek zorunda kaldık. Onlarca örnek içerisinde sadece bir kaç tanesidir bunlar.
Buradan yalnız olmadığımızı, birlikte olursak güçlü olacağımızı bir kez daha dile getirmek istiyorum. Köleliğe ve ikinciliğe mahkum değiliz. Eril devlet ve erkek şiddetine, aileye, eve ve mutfak işlerine de... El ele, omuz omuza verirsek yeteneklerimizin önüne set çeken her türlü anlayışa karşı mücadele edebiliriz.
Pandemiye karşı “sosyal mesafe” dışında tutarlı hiçbir çözüm getiremeyenler, bizleri birbirimizden koparmış, yalnızlaştırmış ve umutsuzluğa sürüklemişlerdir. Kadın sorununu, her yerinden pislik akan bu düzenden ayrı tutmamalı ve yöntemlerimizi buna göre belirlemeliyiz.
Kendi çürümesine bağlı olarak bizlere her gün biraz daha baskı, sömürü, şiddet, taciz getiren bu sistemi kabul etmiyoruz! Bulunduğumuz her alanda daha güçlü ses çıkaracak, dünyayı sadece ellerimizle değil, bilinç ve cesaretimizle de değiştirecek ve kavganın yarısı olarak kalmaya devam edeceğiz. Emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Krefeld’den emekçi bir kadın