Politik omurgasızlık ya da S. Soylu

S. Soylu, 180 derece dönüş yapma konusunda burjuva siyaset sahnesinin en ‘seçkin/düşkün’ örneklerinden biridir. O, her daim güce tapmış, güçten korkmuş, söylediklerini yalayıp yutmuş, makam için her türden tavizi vermiştir. Kabul etmek gerekiyor ki, bu rezil meziyetleriyle burjuva siyasetinin ‘seçkin’ temsilcilerinden biri olmayı bileğinin gücüyle kazanmıştır.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Haziran 2020
  • 18:09
ikon

“Dün dündür, bugün bugündür” yaklaşımı burjuva politikacıların pişkince sergiledikleri ortak tutumlardan biridir. Dün söylediğinin tam tersini söylemek, tükürdüğünü yalamak, U dönüşü yapmak burjuva politikacıların karakteristik özelliğidir. AKP “karşıtlığı”ndan saray rejiminin bakanlığına terfi ettirilen Süleyman Soylu da U dönüşünün, politik omurgasızlığın ‘seçkin/sefil’ örneklerinden biridir.

O, politik omurgasızlığı meslek edinmiş burjuva politikacısı karakterinin ‘tipik’  temsilcisidir. Böyleleri için önemli olan ilkin yüksek bir makama tırmanmak, sonra o makamı korumaktır. 

S. Soylu, geçmişte ‘Yeni Türkiye’ söylemine sarılıyor, sık sık FETÖ’nün kanalı Samanyolu TV’de boy gösteriyordu. Son yıllarda sıkı işbirliği yaptığı AKP ile MHP’yi hedef alan sert eleştirilerde bulunuyor, legal Kürt hareketinin mecliste yer almasına tam destek veriyordu. “Yeni Türkiye’de artık MHP’ye yer yok. Seçim barajı inmeli BDP meclise girmeli” diyordu. 

Geçmişte ‘BDP meclise girmeli’, dahası ‘MHP’nin yeni Türkiye’de yeri yok’ gibi laflar eden S. Soylu, şimdi ise HDP’yi meclisten atmak için mesai yapıyor. HDP yürüyüşünü engellemek adına rezil tehditler savuruyor. Şimdi ise, “HDP, bal gibi zillet ve illet ittifakına dahildir, dolayısıyla PKK da dahildir. Güya milletvekilleri yürüyüş yapacaklarmış sağda solda. Sizi yürüten adam değildir.” Türünden iğrenç tehditler savuruyor. O, HDP’yi kriminalize etme histerisinin önde gelen temsilcilerinden biri. Savaş çığırtkanlığında sınır tanımamakta, halkların kardeşliği inancını dinamitlemek için çırpınmakta, dün suçladığı MHP ile faşistlik alanında yarışmaktadır. 

Bu zatın politik omurgasızlığının son örneği ise önce istifa ettiğini ilan etmesi, ardından saraydan gelen emirle İçişleri Bakanlığı’na geri dönmesidir. O, AKP şefinin isteği üzerine istifa kararından vazgeçmiş, yaptığı U dönüşü ile politik omurgasızlığına yeni bir halka eklemiştir. İstifasını ilan ederek basit bir manevra yapmış, ancak kısa süre süre sonra AKP şefinin direktifiyle tıpış tıpış bakanlığa geri dönmüştür.

T. Erdoğan’ın direktifine boyun etmesi şaşırtıcı değil. Zira onun siyasal yaşamı U dönüşleriyle örülüdür. Bir dönem Tansu Çiller’in en yakınıydı. Mehmet Ağar’ın istifasının ardından Demokrat Parti’nin şefi oldu. Demokrat Parti liderliği boyunca özelde T. Erdoğan’ı ağır şekilde eleştirdi, hakkında etmedik ağır laf bırakmadı. Ancak rüşvetin yağlısını görünce deri değiştirmekte mahir olduğunu da ispatladı.

Görünen o ki, bu U dönüşleri ustasının AKP’yi hedef alan “sert” eleştirilerinin esas nedeni, kendini ‘önemli bir politik figür olarak’ pazarlama telaşından kaynaklanmış. “AKP’den hesap sormazsam namerdim” gibi iddialı laflar eden S. Soylu, AKP şefini padişah olma hevesine kapıldığı için suçladı. AKP iktidarına “zıkkımın kökünü göstereceğiz” türünden laflar etti. “AKP iktidarının yolsuzluk çukuruna düştüğünü, T. Erdoğan’ın rantçı olduğunu, at üzerinde duramayan birinin ülkeyi yönetmeyeceğini” söyleyen de ondan başkası değildi.

2012 yılında U dönüşü yapan S. Soylu, AKP’ye transfer edildi. Bu tutumuyla, politik alandaki omurgasızlığını bir kez daha gösterdi. Dönüşün mükafatı ilkin Çalışma Bakanlığı sonrasında ise İçişleri Bakanlığı oldu. Artık hakaretlerle yerin dibine batırdığı AKP’de tırmanmaya başlamıştı.  

AKP şefi T. Erdoğan gibi O da Fethullah Gülen’e dair hasret söylemlerini sık sık terennüm etti. F. Gülen’in iltifatlarına mazhar oldu. 2016’daki darbe girişiminin ardından “son peygamber” bellediği Fethullah Gülen’e sırt çevirdi. FETÖ’ye demediğini bırakmayan ‘AKP korosunun assolistleri’ listesinde başı çekti. Haliyle rejimin ağası T. Erdoğan’dan büyük takdir topladı. Bu aşamada İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturtuldu. 

U dönüşü ve politik omurgasızlığı İçişleri Bakanlığı koltuğunu işgal ederken de devam ediyor. 31 kent için alınan sokağa çıkma yasağı kararını iki saat kala açıkladı. İşçi ve emekçiler marketlere, alışveriş merkezlerine akın ettiler. Haftalardır yinelen hafta sonu izolasyon çağrıları boşa çıktı. Süleyman Soylu’ya yönelik eleştiriler arttı. Sarayın damadı B. Albayrak’la giriştiği iktidar-rant kavgasında mevzi kaybetti. 

Tepkiler üzerine, sokağa çıkma yasağı kararının AKP şefinin talimatıyla alındığını itiraf etti. Gerçeği söylediği için pişman oldu. Zira tepkiler Süleyman Soylu’nun yanı sıra Recep Tayip Erdoğan’a da yöneldi. Bunun üzerine Süleyman Soylu ikinci bir açıklama yaparak sorumluluğu üstlendi. Eleştirilere saygılı olduğunu, AKP şefinin yaşananlardan haberdar olmadığını iddia etti. Dahası hayatı boyunca AKP şefine bağlı kalacağını da söyledi. İstifasının üzerinden 24 saat geçmeden bir kez daha U dönüşü yaparak istifadan vazgeçti.

Napolyon’un ‘Yaşamım boyunca tanıdığım en kusursuz dönek.’ ifadesine denk düşen pratiklere imza atan S. Soylu, artık ırkçı-şoven vaazlarda sınır tanımıyor. O konuştukça provokatörler sürüsü harekete geçiyor. Ellerine silah alıp sosyal medya hesaplarından işçi ve emekçileri tehdit ediyorlar 

S. Soylu, 180 derece dönüş yapma konusunda burjuva siyaset sahnesinin en ‘seçkin/düşkün’ örneklerinden biridir. O, her daim güce tapmış, güçten korkmuş, söylediklerini yalayıp yutmuş, makam için her türden tavizi vermiştir. Kabul etmek gerekiyor ki, bu rezil meziyetleriyle burjuva siyasetinin ‘seçkin’ temsilcilerinden biri olmayı bileğinin gücüyle kazanmıştır.  

H. Yağmur