"Öğretmenler ayakta", Eğitim Sen alanlarda değil!

Son dönemde taleplerini kazanıma dönüştüren sağlık emekçilerinin program ve pratiği incelenirse görülecektir ki talepler, uğruna mücadele edildiğinde kazanıma dönüşmektedir.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Ağustos 2022
  • 20:30
ikon

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yasallaşması durumunda eğitim emekçilerinin karşı karşıya kalacağı tabloyu maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz:

1- Öğretmenler arası eşitliği bozacağı için çalışma yaşamını olumsuz etkileyecek, “çalışma barışı”nı tahrip edecektir.

2- Öğretmenlerin aynı işi yapmalarına rağmen kariyerleri farklı olacaktır. Bu kariyer farklılığından kaynaklı aynı işi yapanlar eşit işe eşit ücret alamayacaklar. Ekonomik farklılaşma ortaya çıkacak, birileri haksız kazanç elde ederek diğerlerine göre az da olsa zenginleşecektir.

3- ÖMK göre yüksek lisans yapanlar 10 yılını doldurduğunda, doktorası olanlar hemen uzman öğretmen olacak. İşte tam da bu madde parayla diploma satın alma devrini başlatacak, birilerine yeni piyasa ve rant alanları açacaktır.

4- Yandaş sendikaya üye olmanın, adam kayırma ve torpilin de belirleyici olduğunu artık dünya alem biliyor. Hal böyle olunca kariyer basamaklarında yükselmenin ön koşulu olarak yandaş sendikaya üye olmak veya yandaş sendikanın onayını almak şart olacaktır. Böylelikle başka bir rant alanı da yandaş sendikaya açılmış olacaktır.

5- Eğitim hizmeti alan veliler, kariyeri olan öğretmenleri tercih edecek, siyasal iktidar kariyeri olan öğretmenleri alkışlayacak, ödüllendirecekken kariyeri olmayan öğretmenler hem veliler hem dolaylı olarak öğrenciler hem de siyasal iktidar tarafından küçümsenecek, yeri geldiğinde eğitimdeki tüm olumsuzlukların günah keçisi olarak ilan edileceklerdir.

6- ÖMK, öğretmenler arasındaki eşit olan ilişkiyi bozacak, ast-üst ilişkisi ya da kariyeri olanla (apoletli) kariyeri olmayan (apoletsiz) arasında hiyerarşik bir ilişki doğmasına sebep olacaktır.

7- Ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik daha da yaygınlaşacak. Siyasi iktidarın memuru olmayı kabul etmeyen stajyer öğretmenler işsiz kalma sopasıyla sindirileceklerdir.

8- ÖMK ile hedeflenen şey, eğitimin niteliğinin arttırılması olmadığı gibi eğitim emekçileri arasında az da olsa var olan eşitliği bozmaktır.

Var olan bu durumu en doğru değerlendiren ve eğitim emekçileri arasındaki eşitliği ve “çalışma barışı”nı önemseyen Eğitim Sen, bu yasanın eğitimin niteliğine ve eğitim emekçilerine olumlu bir katkısının olmadığını, bu amaçla kanuna karşı olduğunu ve geri çekilmesi için mücadele edeceğini, kanun konuşulmaya başlandığı ilk günlerde kamuoyuna deklare etmişti. Bu amaçla Eğitim Sen, “Öğretmenlik Meslek Kanunu ve yönetmeliği, seminer, sınav iptal edilsin!”, “Eğitim öğretim ödeneği tüm eğitim emekçilerine ödensin!” ve “Banka promosyonları yenilensin!” talepleriyle 18 Ağustos'ta alana çıkacağını ilan etti.

Son birkaç gündür eylemliliklerini sürdürüyor. Ancak Eğitim Sen'in "Öğretmenler ayakta, Eğitim-Sen alanlarda!" şiarı ne öğretmenler ne de sendika açısından gerçekçi değildir. Çünkü ne öğretmenler bu kanuna karşı ayağa kalkmıştır ne de Eğitim-Sen alanlara inmiştir. Eğitim Sen'li birkaç öğretmen ve Eğitim Sen'in bir günlük ve birkaç yerde yaptığı basın açıklamaları dışında kimse ayakta ve alanlarda değildir. Her zaman dediğimiz gibi evet Eğitim Sen, süreci doğru okumuştur ancak süreci değiştirecek eylem, etkinlik, plan, program ve toplamında örgütlü mücadele ortaya koyamamış, neredeyse bir yıldır tartışılan kanuna karşı gerekli hazırlığı yapmamış, bir günlük protesto, basın açıklamalarıyla sürece yüklendiğini düşünmüştür. 

Yapılan basın açıklamaları kararı bile tabanda tartışılmamış, işyerleri olmasa (yaz tatilinden dolayı) bile şubeler harekete geçirilmemiş, ÖMK ve sınava girip girmeme konusunda kendi üyesiyle konuşmamış, tartışmamış ve örgütleyememiştir. Sınava girip girmeme kararı üyelere, üyeler de kendi hallerine bırakılmıştır.

Eğitim Sen üyelerinin çok az kısmı, politik unsurlar, bu yasaya ve sınava topyekûn karşı iken sendika üyelerinin büyük bir çoğunluğunun sınava girecekleri bilinmektedir. Süreç tıpkı 2005'teki uzman öğretmenlik sınavı gibi yaşanmaktadır. O zaman da sendika ortaya koyamadığı mücadele programı sonucunda kendi üyesini bile ikna edememişti ve sendikalılar eylem alanlarını terk ederek sınav merkezlerinde soluğu almıştı. Eğitim Sen sürece kendi üyesini ikna ederek, onu bu düzenlemeye karşı mücadele zeminine çekerek sürece başlamalıdır. Sendika, mücadele zeminleri yarattığında ve mücadele dinamiğini açığa çıkardığında hem Eğitim Sen'lileri, hem de sendikalı olmayan ya da yandaş, şoven, gerici sendikalara üye olan kamu emekçilerini de taraflaştırmayı ve mücadeleye katmayı başaracaktır.

Kanun hala çıkmadı ve çıkana kadar az da olsa bir zaman var. 5 Eylül'de öğretmenler işyerlerinde olacaklar. Eğitim Sen, kanunun henüz Resmi Gazete’de yayınlanmamasını ve öğretmenlerin işyerinde olmasını avantaja dönüştürerek, tabandaki tartışmaları dikkate alan, kamu emekçisinin taleplerini karşılayacak bir mücadele programı ve pratiği ortaya koymalı ve ÖMK'yı geri püskürtmeli, sınavları iptal ettirmeli, promosyon ve eğitim ödeneğini eğitim emekçilerinin talepleri doğrultusunda kazanıma dönüştürülmelidir.

Son dönemde taleplerini kazanıma dönüştüren sağlık emekçilerinin program ve pratiği incelenirse görülecektir ki talepler, uğruna mücadele edildiğinde kazanıma dönüşmektedir.

KHK'li bir eğitim emekçisi