Düzenle devrim arasındaki kavga kızışıyor. Kapitalist sömürü düzeninin tarihin çöplüğüne gönderilmesinin zorunluluğu ve sosyalizmi örgütlemenin yakıcı önemi artıyor. Dün olduğu gibi bugün de devrimcilik, devrim davasına adanmak ve bu doğrultuda samimiyet, devrimci irade devrimci örgüt ve devrimci kimlik planında ortaya konulan bütünsel pratikle sınanıyor. Siyasal gericiliğin toplumsal yaşamı etkisi altına aldığı, toplumsal muhalefetin zayıf olduğu bir dönemde kendini devrim davasına adamak söz ve eylem arasındaki diyalektik bütünlükte belirginleşiyor. Helin Bölek’in Grup yoruma özgürlük ve adalet talebiyle başlattığı ölüm orucu direnişinde özgürleşmesi bu tespitin somut bir örneğidir.
Bu topraklar düzen karşısında devrimci başeğmezliğin, devrimci direnişin destansı örnekleriyle doludur. Devrim davasında söylediği sözün arkasında durarak tarihsel sorumluluğu omuzlamak devrimci kimliğin en temel özelliğidir. İşçi sınıfını devrim davasına kazanmak devrim davasını zafere ulaştırmanın yegâne yoludur. Ve ancak bu yolla dünden bugüne devrim için ölümü tereddütsüzce kucaklayan devrimcilerin anısını geleceğe taşımamız mümkün olacaktır. Helin’i gündelik yaşamındaki samimiyeti, devrimciliği, öğrenme azmi, kendini geliştirmedeki ısrarı, güzel sesi ve devrimci sanatı savunma uğruna gerçekleştirdiği direnişi ile hatırlayacağız.
Tarihten bugüne devrim davasında ölümsüzleşenlerin ve Helin Bölek’in anısı önünde haykırıyoruz ki, işçi sınıfının kızıl bayrağını kapitalizmin burçlarına dikeceğiz!
M. Devrim